tag:blogger.com,1999:blog-44639425309089327322024-03-05T12:44:13.022-08:00Emine Öztürk TaşdemirHer yere ve her şeye dair..Emine Öztürk Taşdemirhttp://www.blogger.com/profile/11818870921787325331noreply@blogger.comBlogger10125tag:blogger.com,1999:blog-4463942530908932732.post-53085172375351334642014-04-04T07:06:00.000-07:002014-04-04T07:06:29.897-07:00GAZİANTEP MART 2014Yine, yeniden Pegasus'tan alınmış indirimli uçak bileti ile yapılan seyahat ile buradayım. <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgGAQI_3mCtJFVJl7UQt8KKzaNgQeakLOQfzDQ165nPdYyGdYl-bIfjVMC5SuiFQE5mmTLX3XHxbZZVxrCG_0mqde4Z4OqTuAmgsS7Jhmy51GgBi6QGs1vYyrHw4dg74dB26znh21rNcpOm/s1600/IMG_8626.JPG" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgGAQI_3mCtJFVJl7UQt8KKzaNgQeakLOQfzDQ165nPdYyGdYl-bIfjVMC5SuiFQE5mmTLX3XHxbZZVxrCG_0mqde4Z4OqTuAmgsS7Jhmy51GgBi6QGs1vYyrHw4dg74dB26znh21rNcpOm/s320/IMG_8626.JPG" /></a></div>
Uzun süren kararsızlık, mevsim, ucuz bilet karmaşasından sonra Mart ayı içerisinde 4 kız arkadaş Gaziantep'e gidebildik. Gezimiz tamamen yeme içme odaklı idi. Gitmeden yapılan araştırmalarda yemek için önerilen hemen hemen aynı yerlerdi. Biz hem risk almak istemediğimizden yeni mekan arayışına girmedik hem de Antep'e kadar gidip te bu mekanlarda yemeden dönmek olmaz diye düşündük.
Saat 10.30 gibi Antep Havaalanından taksiye binerek bizi Katmerci Zekeriya Usta'ya bırakmasını istedik ve yarım saat sonra dükkanın içerisinde katmer yapılışını izliyor ve kaydediyorduk. Tavsiye üzerine 4 kişiye 1 adet katmer söyledik aslında 1 tane daha yiyebilirdik ama tadında bıraktık. Kaymak ve fıstık dolu ama (nasıl oluyorsa) hafif bir tat.
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjhp5BfrcMj3A-4RUyjb51tR6zTi0-8t3uypiT2UUht9WL3Ho3j6P1Zg-vS6ExKDZipWmvRlvoRKC41QuMSOKn8LdfuayVusWB-Fq6lEwQyvh08fhpvbKwECRNp8IdK2dnUm8Y8Ex7ogZ7F/s1600/IMG_8660.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjhp5BfrcMj3A-4RUyjb51tR6zTi0-8t3uypiT2UUht9WL3Ho3j6P1Zg-vS6ExKDZipWmvRlvoRKC41QuMSOKn8LdfuayVusWB-Fq6lEwQyvh08fhpvbKwECRNp8IdK2dnUm8Y8Ex7ogZ7F/s320/IMG_8660.JPG" /></a></div>
Gezi noktalarımızdan Gaziantep Kalesi tadilat nedeniyle kapalı idi. Biz de Bakırcılar Çarşısını, Zincirli Bedesteni gezdik. Akşama bıraktığımız Almacılar Çarşısına yetişemedik.
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgOYBxLa71XzXKAoNRAndah_OQZ91k9c3f8lOS7LXSG4j9_MKACAI6nBGrCTg5UQgM8e0JAyRrppKNsyPw1ZfKCXTOT2Loe8NNKHi74hhD8ZQ9SwUu7In2P1qohKQCL9t8CTzCvKUob6wTU/s1600/IMG_8686.JPG" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgOYBxLa71XzXKAoNRAndah_OQZ91k9c3f8lOS7LXSG4j9_MKACAI6nBGrCTg5UQgM8e0JAyRrppKNsyPw1ZfKCXTOT2Loe8NNKHi74hhD8ZQ9SwUu7In2P1qohKQCL9t8CTzCvKUob6wTU/s320/IMG_8686.JPG" /></a></div>
Saat 14.00'e kadar gitmenin zorunlu olduğunu okuduğumuz için öğlen yemeği için Halil Usta'ya geçtik. Halil Usta'nın salatası bile meşhur. En meşhuru ise tabiki küşleme. Neden bu kadar özel olduğunun yanıtı ise 1 kuzudan sadece 1 porsiyon küşleme çıkıyor oluşu. Biz sipariş vermeden doğrudan masamıza yememiz gereken şeyler ve bakraçta ayranlarımız geldi. Tadlarını anlatmaya gerek görmüyorum.
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEho7_dgu2dcNFonaSdP9wPRox6IW-7HKAMkDJbpftya29aOGnldpSwAkxYXfB9whNUgU1wbfuh6AOXA8iyRjsQSGh_6Wt3yajeu7APX9p8NDJ2az49lPhgxG6VZZUZArH1_MONFoPxh-ls5/s1600/IMG_8709.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEho7_dgu2dcNFonaSdP9wPRox6IW-7HKAMkDJbpftya29aOGnldpSwAkxYXfB9whNUgU1wbfuh6AOXA8iyRjsQSGh_6Wt3yajeu7APX9p8NDJ2az49lPhgxG6VZZUZArH1_MONFoPxh-ls5/s320/IMG_8709.JPG" /></a></div> Halil Usta'dan sonra az ileride 2011 yılında açılmış ve Dünya'nın en büyük müzaik müzesi olma özelliğini taşımakta olan Zeugma Müzesine geçtik. Müze iki farklı binadan oluşuyor. İçerisinde eğer uzun uzun inceleyip kulaklık ile açıklamaları dinleyerek gezerseniz uzun zaman harcayabilirsiniz. Biz vaktimiz kısıtlı olduğundan hızlı bir tur attık. Öncelikle girişte bulunan salonda Zeugma tarihini anlatan 3 boyutlu filmi seyrettik. Birecik Barajı sebebiyle antik kentin bir bölümü sular altında kalmış çıkarılan mozikler ise sergilenmek ve korunmak amacıyla müzeye getirilmiş. Eserlerin çoğunun açıklamasında bir bölümünün kaçakçıların elinden kurtarılamadığı yazıyor. Maalesef tarihimizi ve eserlerimizi koruyamadığımız her yerde karşımıza çıkıyor.
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg5IcQo2SG-abSgtBWwzgYzofhvz1Ig-lPILGoU5tro509Zi6kj6l8-o978jFGtGz5VrwCbVtefMWaNDiqyPt4OeyjBnFV-HrDtPI5OuF4OOXmRCuJ4QMhXMPcRrLCeBtf-gM8BhG881Wqs/s1600/IMG_8741.JPG" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg5IcQo2SG-abSgtBWwzgYzofhvz1Ig-lPILGoU5tro509Zi6kj6l8-o978jFGtGz5VrwCbVtefMWaNDiqyPt4OeyjBnFV-HrDtPI5OuF4OOXmRCuJ4QMhXMPcRrLCeBtf-gM8BhG881Wqs/s320/IMG_8741.JPG" /></a></div>Zeugma'da sergilenen önemli eserlerden biri "Mars Heykeli", diğeri ise Dünyaca ünlü "Çingene Kızı" mozaiği. Ayrı bir oda da sergilenen çingene kızına okları takip ederek ulaşabilirsiniz. Çıkışta bulunan hediyelik eşya dükkanından çingene kızı magnetimizi aldıktan sonra tekrar merkeze döndük.
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi9msLf1jEtwS2CxezRhHn3GAUXsNBuuVyuv9tJM3P16ZTF9Goqor_OZh7v-D-vhhpgHbioxDk1x3Rc-vd0IWq5_Y12EaiHM4r3WsP_QkH8wUXBXKBB5a1C8LoEy1G2OCNUtzEp7B4bo81O/s1600/IMG_8747.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi9msLf1jEtwS2CxezRhHn3GAUXsNBuuVyuv9tJM3P16ZTF9Goqor_OZh7v-D-vhhpgHbioxDk1x3Rc-vd0IWq5_Y12EaiHM4r3WsP_QkH8wUXBXKBB5a1C8LoEy1G2OCNUtzEp7B4bo81O/s320/IMG_8747.JPG" /></a></div>Bu sefer hedefimiz Bey Mahallesi. Dar sokakları, geniş avlulu tarihi evleri, kafeleri ile Antep'in en beğendiğim yeri oldu burası.
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a
href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhYZHj8Ygl1keXWOS8OLzm9cQ1OrVEx3YWlhZ9Z9KBtPWaiD3peMgORYc4UOc0RQUv8SiOJ2o-Tb00aEOQisL6IqeiY9FBLLBt7i1_JZmzYJOtiDa9I3N92I0lxdPbQivEKnktedwBbf8wF/s1600/IMG_8760.JPG" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhYZHj8Ygl1keXWOS8OLzm9cQ1OrVEx3YWlhZ9Z9KBtPWaiD3peMgORYc4UOc0RQUv8SiOJ2o-Tb00aEOQisL6IqeiY9FBLLBt7i1_JZmzYJOtiDa9I3N92I0lxdPbQivEKnktedwBbf8wF/s320/IMG_8760.JPG" /></a></div>
Aynı zamanda Mustafa Kemal Atatürk'ün nüfusa kayıtlı olduğu yer olan Bey Mahallesi'nde Atatürk'ün Gaziantep'e geldiği zaman yattığı yatağın, kullandığı eşyaların sergilendiği müze olarak düzenlenen evi gezdik. Kafelerinde oturup birşeyler içmek istesek de zamanın kısıtlı olması sebebiyle yapamadık.
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhx7iPHnYrDxCUrredcjABch73R8R7H29W8b2enKt217Y_5JljX4akWrMVB-HengXYzouTeXNkuNS2VT4It6Em7WPkeeCU3BXXrSfm1H5PQEg71HCneLnT9Z-t9gcOMtShcDPfGYnpoRAHV/s1600/IMG_8795.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhx7iPHnYrDxCUrredcjABch73R8R7H29W8b2enKt217Y_5JljX4akWrMVB-HengXYzouTeXNkuNS2VT4It6Em7WPkeeCU3BXXrSfm1H5PQEg71HCneLnT9Z-t9gcOMtShcDPfGYnpoRAHV/s320/IMG_8795.JPG" /></a></div>
Buradan Atatürk'ün Gaziantep halkına seslendiği balkon'un hemen arkadasında bulunan Kendirli Gazi Kültür Merkezi'ne geçtik. Eskiden kilise olan şu anda Kültür Merkezi olarak kullanılan mekanda Gaziantep'in kurtuluşunu anlatan çok güzel bir gösteri sergileniyor ve gösterinin sonunda Atatürk'ün robotu çıkarak konuşma yapıyor. Etkilenmemek elde değil, gerçekten çok beğendiğimiz bir programdı.
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgtlAzHL1otyERKajBqohs4PBEKak7NJxIMxwQ9kzePs-LAQFHoRD4uscM4SWkE3HrJLh-6hWJxteq3Z4uxNwwCdAiCPIZT3353ODC4RzubYX2nuVesyYV5UCTVhTs6u8PmZk0boLK57mZa/s1600/IMG_8804.JPG" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgtlAzHL1otyERKajBqohs4PBEKak7NJxIMxwQ9kzePs-LAQFHoRD4uscM4SWkE3HrJLh-6hWJxteq3Z4uxNwwCdAiCPIZT3353ODC4RzubYX2nuVesyYV5UCTVhTs6u8PmZk0boLK57mZa/s320/IMG_8804.JPG" /></a></div>
Gaziantep'e gelip Koçak Baklava'ya uğramadan olmaz dediler. Her ne kadar orada yiyemesek bile İstanbul'a götürmek üzere paketlerimizi hazırlattık. Oradan Zincirli Bedesten'e döndük ve lokum, baharat, fıstık alışverişimizi tamamladık ve nihayet sıra akşam yemeğine geldi.
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEipamAa23iErkAh7T6_F2mZyCtlW8VKU_S8mDDiYDmmTBfUfdSXsh4uH89Bx1RB4ca4kDwgFDdCRxUn-eFTuyyUwnfV92O1JN5vVAlExLe8FaAxeSDoy-Jd_sSrP0rH01nLLb1PVkmscBC4/s1600/GAZIANTEP-14032014.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEipamAa23iErkAh7T6_F2mZyCtlW8VKU_S8mDDiYDmmTBfUfdSXsh4uH89Bx1RB4ca4kDwgFDdCRxUn-eFTuyyUwnfV92O1JN5vVAlExLe8FaAxeSDoy-Jd_sSrP0rH01nLLb1PVkmscBC4/s320/GAZIANTEP-14032014.jpg" /></a></div>
Akşam yemeği için Gar Lokantası'da önerildi. Ancak biz İmam Çağdaş'a uğramadı dedirtmemek için tercihimizi bu yönde kullandık. Ortaya birkaç salata, sonrasında lahmacun, patlıcanlı kebap, Ali Nazik, bakır kaseden kaşıkla içilen ayran, baklava ile sınırlarımızı zorladığımız bir akşam yemeği oldu. Tatlı için 1 kare 1 havuç dilimi istediğimizi belirttiğimiz halde garson ısrarla ikisi de aynı dese de vazgeçmedik.
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjT47kBdbYNwwnqgHWZNd3wBOpqiul01LmwlRJydRxK6Of5CgEgyj_6Kuf0APMCPDWGgUHYx86-3ok6EgnBaNK2jGQ2NrtLX_x-9jbqR-xJcVN4GCJhlnUuFdZLzsb-tW29g2bSCSq0xD3w/s1600/GAZIANTEP-140320141.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjT47kBdbYNwwnqgHWZNd3wBOpqiul01LmwlRJydRxK6Of5CgEgyj_6Kuf0APMCPDWGgUHYx86-3ok6EgnBaNK2jGQ2NrtLX_x-9jbqR-xJcVN4GCJhlnUuFdZLzsb-tW29g2bSCSq0xD3w/s320/GAZIANTEP-140320141.jpg" /></a></div>
Artık havaalanına dönmek için az bir vaktimiz kalmıştı ki Tahmis Kahvesi'ne geçtik. Sade Türk Kahvesi eşliğinde nargile ile keyif yaptıktan sonra (maalesef o kadar yemek üzerine menengiç kahvesi içemedik) Gaziantep'e veda ederek havaalanına doğru yola çıktık.
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjcnLf5XDGyeldQPEP4Whbw2wsA-oqLp5DOOU52d6JgvmmTtzolOVueZ7lbpXMeppJ8_bhylRPOlY2VoE7VCRYdWRlLHj4WI6I6fUEn4_FdLSla847z048F21I4LbaFs1DXvUN1H3369lxM/s1600/IMG_8770.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjcnLf5XDGyeldQPEP4Whbw2wsA-oqLp5DOOU52d6JgvmmTtzolOVueZ7lbpXMeppJ8_bhylRPOlY2VoE7VCRYdWRlLHj4WI6I6fUEn4_FdLSla847z048F21I4LbaFs1DXvUN1H3369lxM/s320/IMG_8770.JPG" /></a></div>
Dipnotlar:
Gezi süresinde hiçbir yemeği kişi başı istemedik. Ortaya karışık kebapları 4 kişi paylaşarak yemek en mantıklısı.
Gitmeden önce çizdiğimiz rotaya çoğunlukla uysak da rota gidince duruma göre değişebiliyor. Şehre ilk vardığınızda aslında mekanların birbirine çok uzak olmadığını Bakırcılar Çarşısı, Zincirli Bedesten, Almacılar Çarşısının yanyana veya karşılıklı olduğunu bunların az ilerisinde Tahmis Kahvesinin üst girişinde ise İmam Çağdaş'ın olduğunu göreceksiniz. Sadece Zeugma ve Kebapçı Halil Usta'ya giderken araç kullanmak gerekiyor. Bindiğiniz taksilerin hepsi havaalanına dönerken çağırmanız üzere kartvizit veriyor.
Bir de aslında her yere yürünebildiği halde Antep'lilere göre çok uzak mesafeler olmalı ki ne zaman adres sorsak "ooo ne yaptınız, çok uzak, oraya yürüyerek gidemezsiniz" deselerde her seferinde yürüyerek istediğimiz yere ulaştık.
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg0e1pU4Q8D17Zi_PWEI31zgleTdbl_VRpTZz-OhIPBuFJoL8uxqq9g-_qXXp1TAT4fgb6m11FF7_P9X4UMToannTfmHSJtmWSsqWpU70TdOvszIXVPKpRNvJUJSkuH2SM6rVgCSoaCPyah/s1600/IMG_8624.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg0e1pU4Q8D17Zi_PWEI31zgleTdbl_VRpTZz-OhIPBuFJoL8uxqq9g-_qXXp1TAT4fgb6m11FF7_P9X4UMToannTfmHSJtmWSsqWpU70TdOvszIXVPKpRNvJUJSkuH2SM6rVgCSoaCPyah/s320/IMG_8624.JPG" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEifTmfmZqGGoINpyOnQR1buoG4Uzve1gViBZ7NDqjW9WmxpDuWFTSZZUuBU6wvpRv_Wx8Y9YT7ld2xgIit36hz7U4UZjmAAmU_2Vtk5sLoZOYaWDVpnNoSwzOUfILRp-IYiToDSxharnR2e/s1600/IMG_8635.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEifTmfmZqGGoINpyOnQR1buoG4Uzve1gViBZ7NDqjW9WmxpDuWFTSZZUuBU6wvpRv_Wx8Y9YT7ld2xgIit36hz7U4UZjmAAmU_2Vtk5sLoZOYaWDVpnNoSwzOUfILRp-IYiToDSxharnR2e/s320/IMG_8635.JPG" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiOsdKzGy6lxmbZWJY5rmI2ILdcC80yj7UtrvUBwWkDfvBn3AZNsNooUdlp_9z05M4uBgOjVhZXXp-bOsekNvOU4_lZXdt9fz_bcjqdbh-cTC6wyTjd03jA7Obyb1e6n-BcbJQAbp9xhaw5/s1600/GAZIANTEP-140320142.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiOsdKzGy6lxmbZWJY5rmI2ILdcC80yj7UtrvUBwWkDfvBn3AZNsNooUdlp_9z05M4uBgOjVhZXXp-bOsekNvOU4_lZXdt9fz_bcjqdbh-cTC6wyTjd03jA7Obyb1e6n-BcbJQAbp9xhaw5/s320/GAZIANTEP-140320142.jpg" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgJ1zGfUfnApVeV0j6CjPPz2AeMLkHXzecbVotcA_63eGWwB7WC9awvKR_6cAGGnAuaefQxJnNSCWK2FvluvZy4TBg-DcGcO6OXFvIsg5AADkwWsMi7tX2xiY-7b62gKn00lwEUFEu9WTFO/s1600/GAZIANTEP-140320143.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgJ1zGfUfnApVeV0j6CjPPz2AeMLkHXzecbVotcA_63eGWwB7WC9awvKR_6cAGGnAuaefQxJnNSCWK2FvluvZy4TBg-DcGcO6OXFvIsg5AADkwWsMi7tX2xiY-7b62gKn00lwEUFEu9WTFO/s320/GAZIANTEP-140320143.jpg" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgn_Mf6Qk88XqrhyphenhyphenRZVK20EenuACP5LmOSNi-DVQT8w6DI7CbjD6myvhNVrYyDtTNDZFmo0GkAQ_sIL46Gy7c8hTTQqSihyvA0qHnN90WkwLt65XwY4mEx5zK5Wwqz8GlHJWOgCuETRpASx/s1600/IMG_8705.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgn_Mf6Qk88XqrhyphenhyphenRZVK20EenuACP5LmOSNi-DVQT8w6DI7CbjD6myvhNVrYyDtTNDZFmo0GkAQ_sIL46Gy7c8hTTQqSihyvA0qHnN90WkwLt65XwY4mEx5zK5Wwqz8GlHJWOgCuETRpASx/s320/IMG_8705.JPG" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhv_YXROfMWSf-YnI6osrfk5IQZJYiYn9ducsBhfEzO7ERfu8X8WgcQkh_lTH3vrj9wnKLaPPSlh7WMbQHX8Xych4E6ACRmXFgygnliDE7RVfFCQac5FGDmXHeDgwCgBslAeE2wwFspdPuk/s1600/IMG_8720.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhv_YXROfMWSf-YnI6osrfk5IQZJYiYn9ducsBhfEzO7ERfu8X8WgcQkh_lTH3vrj9wnKLaPPSlh7WMbQHX8Xych4E6ACRmXFgygnliDE7RVfFCQac5FGDmXHeDgwCgBslAeE2wwFspdPuk/s320/IMG_8720.JPG" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgxIZKhN6o-PM0xCzrx9da4F6cPM-_SKGgZqHC7USQC9Np_xmDvV1BfJyWsGghyXO5fEoSE-kfUrCQJbeoBQHF39_ssgDOI9X19z60oorjBPmFrmIQe_nvKCV0mYloonJndvAXDJspz4Ao9/s1600/IMG_8745.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgxIZKhN6o-PM0xCzrx9da4F6cPM-_SKGgZqHC7USQC9Np_xmDvV1BfJyWsGghyXO5fEoSE-kfUrCQJbeoBQHF39_ssgDOI9X19z60oorjBPmFrmIQe_nvKCV0mYloonJndvAXDJspz4Ao9/s320/IMG_8745.JPG" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjC1rXYP1EHlznfuWdS3ppu6_fdd8FAXfnYB60fYwgSNgMDYVtsAukoYzKrZLYU9rKBnHb7q8Ink-tgWMsvAfyEVK8WTEFaH5o0qcJMetMLg2QqWI3r9ey1_M0rylU0y4xpEE84unGKNUQi/s1600/IMG_8729.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjC1rXYP1EHlznfuWdS3ppu6_fdd8FAXfnYB60fYwgSNgMDYVtsAukoYzKrZLYU9rKBnHb7q8Ink-tgWMsvAfyEVK8WTEFaH5o0qcJMetMLg2QqWI3r9ey1_M0rylU0y4xpEE84unGKNUQi/s320/IMG_8729.JPG" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhwktb1p7MJAw_4p2-0ht7J_07NjXUGioO3DSIC8pKp_QwXmYfY3fb9SN-J0JthtZlY8B5XJTKqjE3KsCtSll-vLKpC7JNIqejEkvagfDPkBHq4NrRu9Ork03QjlSckH_36e9tvbqKRaLmz/s1600/IMG_8730.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhwktb1p7MJAw_4p2-0ht7J_07NjXUGioO3DSIC8pKp_QwXmYfY3fb9SN-J0JthtZlY8B5XJTKqjE3KsCtSll-vLKpC7JNIqejEkvagfDPkBHq4NrRu9Ork03QjlSckH_36e9tvbqKRaLmz/s320/IMG_8730.JPG" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSCayAVzuqZ_B7dbRKMLeiT07GavdH1IeNJAnV_4jSSUZk1r7xIztXymA_4ZgeBVQI2Z_elXQUBaqGSiE5uj9tl0WTK2oUV6tHMyw2LZRQ0IjDbWYVceU-vMrv5aUXiIdEspv8VZ6mVAcB/s1600/IMG_8750.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSCayAVzuqZ_B7dbRKMLeiT07GavdH1IeNJAnV_4jSSUZk1r7xIztXymA_4ZgeBVQI2Z_elXQUBaqGSiE5uj9tl0WTK2oUV6tHMyw2LZRQ0IjDbWYVceU-vMrv5aUXiIdEspv8VZ6mVAcB/s320/IMG_8750.JPG" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiDbPOLmeuiBoXh2jfL6r2GoiQgtxoJtNF6gvDFqVNcuuS1VGGjSYbEIq8CBh6Bmc08a4t_jlPw5NPZpmJv7qQapXwHvnIu3ejWEnzlkJX1zvvlEyHalG3Lf70UBHOmtK0v-JMv2G4kIL6r/s1600/IMG_8763.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiDbPOLmeuiBoXh2jfL6r2GoiQgtxoJtNF6gvDFqVNcuuS1VGGjSYbEIq8CBh6Bmc08a4t_jlPw5NPZpmJv7qQapXwHvnIu3ejWEnzlkJX1zvvlEyHalG3Lf70UBHOmtK0v-JMv2G4kIL6r/s320/IMG_8763.JPG" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhV9ofw8jbUsOQzH9f-mD9ZI4f04gMNK6xAu2u5aQhWqyl1C5D20dBgw2UKr5Hg7BqIPneX0Qxm86atLomzz96aBrGT0BkV6MRC758BKJgW7NLJqkyuVgSQ512FtY3oL54IOSIHfAWEa1ah/s1600/IMG_8771.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhV9ofw8jbUsOQzH9f-mD9ZI4f04gMNK6xAu2u5aQhWqyl1C5D20dBgw2UKr5Hg7BqIPneX0Qxm86atLomzz96aBrGT0BkV6MRC758BKJgW7NLJqkyuVgSQ512FtY3oL54IOSIHfAWEa1ah/s320/IMG_8771.JPG" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiIwsBu-TW4fY9EpjR3bUAQk-ZZ5d7nLPaeJ8Hd2uXEVI08L4uBFYSVYF6N2-RCuXPNQdQ5YEkpV2f8ofJZ37_VwdqOHIfC0jrMm0Avna7gA9eetVu6lruZwCjKZqmhuBxqIjoiem6sLGA_/s1600/IMG_8775.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiIwsBu-TW4fY9EpjR3bUAQk-ZZ5d7nLPaeJ8Hd2uXEVI08L4uBFYSVYF6N2-RCuXPNQdQ5YEkpV2f8ofJZ37_VwdqOHIfC0jrMm0Avna7gA9eetVu6lruZwCjKZqmhuBxqIjoiem6sLGA_/s320/IMG_8775.JPG" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEheNqFeTiyrg9kfF_8ItPD0spLKSr-Ve_hgCL3Z_joo4CJ-46leWdFIOCZBwnfUKq-Lp76l3BFgfHR3MC-pfy27PGfnuN4IfxUvWMYKJGcpsYMNfdC5ENm6ysBa_mmOEiTMdlXyb6tU4TLM/s1600/IMG_8786.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEheNqFeTiyrg9kfF_8ItPD0spLKSr-Ve_hgCL3Z_joo4CJ-46leWdFIOCZBwnfUKq-Lp76l3BFgfHR3MC-pfy27PGfnuN4IfxUvWMYKJGcpsYMNfdC5ENm6ysBa_mmOEiTMdlXyb6tU4TLM/s320/IMG_8786.JPG" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhLZdIWZlc_do4ehLfs9uh6sNFiL8sh0MrqTytQNzx_rvOKWAtH9bZ9838jtHOM5dcz8-I5MbAXpZXDKqojyrng8phPM2yE-m5STVaK-ouHGXnlbVSKGVkrf5o-tqTV1TI9tLfPOO2sBANW/s1600/IMG_8787.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhLZdIWZlc_do4ehLfs9uh6sNFiL8sh0MrqTytQNzx_rvOKWAtH9bZ9838jtHOM5dcz8-I5MbAXpZXDKqojyrng8phPM2yE-m5STVaK-ouHGXnlbVSKGVkrf5o-tqTV1TI9tLfPOO2sBANW/s320/IMG_8787.JPG" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhWMDMqik-lthhhX6d2RImrWq9cu5XMi-ocAfmRpUQ8IwtZHrBz5-5n8beSYhVNtmVkjf5DB51u8QnVwJsnPfrzhs-DsdQtAh5EoOoBRgseTymxfcNU9yplopKaY3pjUoish5MRyWv_8mxi/s1600/IMG_8792.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhWMDMqik-lthhhX6d2RImrWq9cu5XMi-ocAfmRpUQ8IwtZHrBz5-5n8beSYhVNtmVkjf5DB51u8QnVwJsnPfrzhs-DsdQtAh5EoOoBRgseTymxfcNU9yplopKaY3pjUoish5MRyWv_8mxi/s320/IMG_8792.JPG" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjblOlESb-14hlnczYA-85gYfJEqK1q-n-xLWlta2Bfhstl4tn38myO3ErTUcqW9nax3_Fhu2f8F3b_StnQWKLc31qdVx3ntBAQsG4T3hbUSZlruSMPiIYzIiSV5oTzBF1teGWgaUxtCDgy/s1600/IMG_8797.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjblOlESb-14hlnczYA-85gYfJEqK1q-n-xLWlta2Bfhstl4tn38myO3ErTUcqW9nax3_Fhu2f8F3b_StnQWKLc31qdVx3ntBAQsG4T3hbUSZlruSMPiIYzIiSV5oTzBF1teGWgaUxtCDgy/s320/IMG_8797.JPG" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi1I4dg662g9j0bIcotiFcFzWfA33iq-RWt_P_f-HQ2VH2zQveU_TqOzejEvsB9K87TUyOZhX1rld3CRVvNKvHXTjIW5xOzvLqIJglV58zol4PXEcSzcb8oRMluiA8ZMzwWirpVMVel20C3/s1600/IMG_8799.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi1I4dg662g9j0bIcotiFcFzWfA33iq-RWt_P_f-HQ2VH2zQveU_TqOzejEvsB9K87TUyOZhX1rld3CRVvNKvHXTjIW5xOzvLqIJglV58zol4PXEcSzcb8oRMluiA8ZMzwWirpVMVel20C3/s320/IMG_8799.JPG" /></a></div>
Emine Öztürk Taşdemirhttp://www.blogger.com/profile/11818870921787325331noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4463942530908932732.post-3261663578827841472013-10-31T14:39:00.002-07:002013-10-31T14:39:46.122-07:00KARAVAN İLE SEYAHAT<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj10f08OwDQbqBOEmq-4sf-WDO7M54cdrTBIHllWuGFc2qM6X-G64_epeu6S67uN3Gd3M_97KQakzfELo5jueMYNbgDFVDbNHcon2pPAVfVwS-ELGgfPed-sFWJZKiYA3yCUKOmTefJlLNx/s1600/20131012_133024.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj10f08OwDQbqBOEmq-4sf-WDO7M54cdrTBIHllWuGFc2qM6X-G64_epeu6S67uN3Gd3M_97KQakzfELo5jueMYNbgDFVDbNHcon2pPAVfVwS-ELGgfPed-sFWJZKiYA3yCUKOmTefJlLNx/s320/20131012_133024.jpg" /></a></div>12-19 Ekim 2013 tarihleri arasında yaptığımız karavan tatilinden notlar.
- Karavanımızı 3 ay önceden Naz Karavan'dan kiraladık. Zaman yaklaştıkça içerisinde neler olduğunu, nelere ihtiyacımız olduğunu öğrendik ve hazırlandık. 6 kişilik alkovenli karavanda 2 kişilik sürücü kabininin üzerinde, 2 kişilik de arka bölümde olmak üzere 4 kişilik yatak mevcut. Gün içerisinde masa olarak kullanılan bölüm ise gece kapatılarak yatağa dönüşüyor. Bana sorarsanız 2 kişi yatması mümkün değil. Yani karavan 5 kişilik :) Yatak, mutfak, tuvalet/banyo için gerekli olan yan ürünleri hijyen açısından tercih edilmediğinden vermiyorlar. Çarşaf, yastık, tencere, tabak, kaşık herşey sizden. Ayrıca içeri de ve dışarıda kullanılmak üzere 4 kişilik masa+tabure mevcut.
- Araç biraz ağır olduğundan 80-90 km üzerinde hız yapılmıyor. Bu da İstanbul- Antalya arasındaki yolu duraklamalarda 1 gece 1 gündüze bağlıyor. Yatarak seyahat esnasında ise bu hız size 150-160 km gibi geliyor ve her virajda devriliyoruz hissiyatı veriyor.
- Eşyalarınız için yeterince dolap var. Benim gibi bir dünya eşya ile gitmenizin tek avantajı sizi karavanda ziyarete gelen 6 kız arkadaşınıza üşüdüklerinde verecek yeterli kıyafetinizin olması. Haricinde 1 pantolon/ şort 2 tişört 1 saç bandı işinizi görüyor. Ben Can Barış'ın bütün gardrobunu aldım tabi, bebektir lazım olur diye. Ama kendimden de ödün vermedim, bana da lazım olabilirdi :)
- Karavanın güzel yanları olduğu kadar zor yanları da var tabiki. Mesela bizim sıcak suyumuz seyahat boyunca hiç çalışmadı. 1 hafta da 1 kere Kaş'ta konakladığımız yerde duş aldık. (evet rahat insanlarız) 100 lt. denilen temiz su depomuz banyo yap(a)mamıza rağmen her gün bitiyordu. Hatta Adrasan'da kaldığımız akşam su motoru bozuldu ki bizim beyler bu işlerden biraz anlamasa ne yapardık bilmiyorum. Dolayısı ile gözünüz sürekli su deposunda olmalı. (bizim ki arızalı olduğundan belki de) Tuvalet sorunsalını ise kolunuza kuvvet, pompalayın ve uygun bir yerde pis su deponuzu boşaltın şeklinde özetlemek istiyorum. Ayrıca araç hareket halinde iken üzerinize doğru uçuşa geçme ihtimali olan eşyaları sabitlemelisiniz. Geceleri benim haricimde üşüyen olmadı. Ben kat kat giyinmek suretiyle bu sorunu çözdüm. Her ne kadar klima olsa da elektrik sorunsalı diye birşey de var.
- Güvenlik konusunda kamplarda kalmamamıza rağmen bir sıkıntı yaşamadık ama kalınacak bölgelere göre tedbirli olmakta fayda var.
Teknik bilgilerden sonra gelelim kısa bir gezi özetine;
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEixgSufMhjE7PlwDW_DFPdGDkv96T6P44Rhs6zxU3fxwtenm4HTFdOptoWAAKc_b2m1-99mhPA2q9iwZ-ejM98fNufZKqtZfaw1nwvCb62uvDnbNg7IHFO3a84qW5iZZSraM_LNMf9p_Kxo/s1600/IMG_6848.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEixgSufMhjE7PlwDW_DFPdGDkv96T6P44Rhs6zxU3fxwtenm4HTFdOptoWAAKc_b2m1-99mhPA2q9iwZ-ejM98fNufZKqtZfaw1nwvCb62uvDnbNg7IHFO3a84qW5iZZSraM_LNMf9p_Kxo/s320/IMG_6848.JPG" /></a></div>- İlk durağımız daha önce bir karavan günlüğünde okuyup listeye aldığımız Burdur Salda Gölü idi. Bizim için sadece kahvaltı molası şeklinde bir ziyaret oldu. Gölün rengi, manzarası pek güzel ama biz asıl konaklanılan yeri bulamadık sanırım. Araştırma yaptığım zaman Salda Gölü'nde yüzmeyi planlamıştım ancak mevsim şartları sebebiyle kendisine sadece selam çaktım.
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi2M9yffx5ySGIKeF_Llq1HOSBo7_fkfJ8OlIMmIYZ5zCyPvI2HM0TdWbgR9_KWmf5M5y6IEmtE0XB33U2PhDThvhhUIYVsGLoOImWPFRop-vunlGRjlPGxsQrulyJa3rm2J70TsUUTmJOE/s1600/IMG_6879.JPG" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi2M9yffx5ySGIKeF_Llq1HOSBo7_fkfJ8OlIMmIYZ5zCyPvI2HM0TdWbgR9_KWmf5M5y6IEmtE0XB33U2PhDThvhhUIYVsGLoOImWPFRop-vunlGRjlPGxsQrulyJa3rm2J70TsUUTmJOE/s320/IMG_6879.JPG" /></a></div>- Konaklama noktamız Adrasan'da 2 gece kaldık. Denizin hemen kenarına park ettiğimiz karavan ile dalga sesleri arasında nefis Adrasan manzarasına uyandık. Bayram dönemi olmasına rağmen Adrasan çok sakindi. Bütün günü tembellik yaparak, türk kahvesi eşliğinde deniz manzarası seyri ile geçirdik. Akşamları ise güzel sofralara, güzel muhabbetler eşlik etti. Adrasan'da hava gündüz çok güzel iken akşam hırka üzerine deri ceket kombinine geçiş yapıldı.
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhh_LaOXX1ji6xsOMQqxWrNlfWN6puX3g-J06oHKj6e_A4EZpWrqT2Njlf1aq-wJesPsIE3tPBskxPb-FSoDG-8GD5PEDbi8UX48WcFA1RrbVqf4L49CeFUK7dJWoNppxXkRJ_goePm_bG3/s1600/20131014_165003.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhh_LaOXX1ji6xsOMQqxWrNlfWN6puX3g-J06oHKj6e_A4EZpWrqT2Njlf1aq-wJesPsIE3tPBskxPb-FSoDG-8GD5PEDbi8UX48WcFA1RrbVqf4L49CeFUK7dJWoNppxXkRJ_goePm_bG3/s320/20131014_165003.jpg" /></a></div>- Sonrasında 1 gece konaklamak için Kekova'ya geçtik. Kekova denince tekne turu yapmadan olmaz. Biz bebek ve rüzgar sebebiyle 2 saatlik kısa bir turu seçtik ve tersane koyunda yüzdükten sonra Simena'da kısa bir mola verdik. Simena'ya hayran olmayan var mı? Akşam Kekova'nın sakin sokaklarında bir tur ve tabi ki yemekte balık. Burada deniz kenarında konaklayacak yer olmadığından aracımızı otoparka çekerek sabahladık.
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhpJXnEOosd9UPJ2OH8RsoofTl-3gDwPR6s3KsVjAlBHT3BHCnNeq2JGu31nD_C4Ip-IWzSuFyWFwI6rcuQWyTLC211B1VrYcMCpVB9hzQIMFo1MQhyKXrU33w62Vqf0K-4VCF0TH4PEah4/s1600/IMG_6967.JPG" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhpJXnEOosd9UPJ2OH8RsoofTl-3gDwPR6s3KsVjAlBHT3BHCnNeq2JGu31nD_C4Ip-IWzSuFyWFwI6rcuQWyTLC211B1VrYcMCpVB9hzQIMFo1MQhyKXrU33w62Vqf0K-4VCF0TH4PEah4/s320/IMG_6967.JPG" /></a></div>- Sonraki durağımız Kaş. Zaten kampingte kalmak istemiyorduk ama her ihtimale karşı Kaş Kamping çadır koyacak bile yer olmadığını söyleyince kendimize İnceboğaz'da bizden önce gelip yerleşmiş Karavancıların yanında şahane bir yer bulduk. Önü deniz, arkası deniz olan bu alanda da 2 gece konakladık. Bir akşam Kaş merkeze gitmemizin dışında karavanımızı çok uzun süre yalnız bırakmaya gönlümüz el vermedi. Yeri geldi komşularımızla muhabbet ettik, yeri geldi denize girdik, arkadaşlarımızı ağırladık, güneşlendik, dinlendik, sabahın erken saatinde denize girdik, ay ışığı altında şarap içtik.
Derken bayramın ikinci gecesi gök gürültüsü ve şimşekler ardından gelen yağmur ile sabah gün ışıdığında Kaş'a veda ederek kıyı kıyı yukarılara doğru çıkmaya başladık. - iyi ki öyle yapmışız çünkü bulunduğumuz nokta çukur olduğundan sele kapılabilirdik.-
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgj7EEOOq4ngFNw_3ezHjUWhrS6J4voeD62-p3D48AyTBq08x_xpJojhWPv6F_re7mj7Yuy4pxXuuSNFNEvtmdoq_0nKcfnm6KG7yLNP8h-p6YMtBdPOZVSsmrCJESJJmwcKWg-2LnlZEP-/s1600/IMG_7002.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgj7EEOOq4ngFNw_3ezHjUWhrS6J4voeD62-p3D48AyTBq08x_xpJojhWPv6F_re7mj7Yuy4pxXuuSNFNEvtmdoq_0nKcfnm6KG7yLNP8h-p6YMtBdPOZVSsmrCJESJJmwcKWg-2LnlZEP-/s320/IMG_7002.JPG" /></a></div>- Akyaka seneler önce tesadüfen gittiğimde hayran olduğum ve bir şekilde yolumu düşürdüğüm bir yer. Çok güzel bir kamp alanı var. İçerisinde bungalovların da olduğu, karavan ve çadırla da gidilebilecek geniş alan üzerine kurulu bir orman kampı. Burada bir gece konaklama niyetindeydik ancak hava şartları açısından değişen bir şey olmadığından, aşırı yağış ve oluşan göletler ve başıboş köpek gruplarının verdiği rahatsızlık sebebiyle yapılan kahvaltının ardından kısa bir tur ve yeniden yollardayız..
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhEEa6F_MnY0a7a5BkLcUqdZjo1D88y1EIYUFvl9lEKiKXOsHpL3JA0vLboiJpaJDq7NKyicm3cVtzMO1F9U_hqQgYWqweJVyZDA7lWTaM_PRR5R7NRuSzmq_wQBA0OVlw9UXz9XwRLaxHv/s1600/IMG_7032.JPG" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhEEa6F_MnY0a7a5BkLcUqdZjo1D88y1EIYUFvl9lEKiKXOsHpL3JA0vLboiJpaJDq7NKyicm3cVtzMO1F9U_hqQgYWqweJVyZDA7lWTaM_PRR5R7NRuSzmq_wQBA0OVlw9UXz9XwRLaxHv/s320/IMG_7032.JPG" /></a></div>- Yağmur bizi Cunda'ya kadar sürükledi. Cunda'da yolculuk boyunca kaldığımız tek kamping olan Ada Camping'teydik. Korku filminden sahne gibi bir başlangıç yaptığımız Ada Camping Cunda'nın en güzel yerlerinden biri. Alanı, doğası, denizi pek güzel. Sezonunda fiyatlar biraz yüksek gelirse sezon dışı değerlendirilebilir. O gece soğuk hava sebebiyle burnumuzu çıkarmadan karavanda takıldık ve uyuduk. Ertesi sabah yine soğuk bir havaya uyansakta günün ilerleyen saatlerinde hava denize son bir girişe fırsat girecek kadar ısınmıştı. Akşama kadar yayıldığımız kamp alanındam yemek ve çay keyfi sonrasında ayrılarak Cunda'ya da veda ettik.
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhoJmH6fCYOOfQek5SC4iHNyEc2xc5COgZm5OgdFEeEnwyVn0K8BDRE6ugI1b9adGVNLsJweM6CvQ4a_-qCHrGDF6yuCN1byooQclT7Rak66COphMKN_vWzLuYTDm3RXTRHCVV8T3WEUO7M/s1600/IMG_6994.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhoJmH6fCYOOfQek5SC4iHNyEc2xc5COgZm5OgdFEeEnwyVn0K8BDRE6ugI1b9adGVNLsJweM6CvQ4a_-qCHrGDF6yuCN1byooQclT7Rak66COphMKN_vWzLuYTDm3RXTRHCVV8T3WEUO7M/s320/IMG_6994.JPG" /></a></div>- 2 yaşında bebek ile karavan tecrübesi ise şu şekilde; Can Barış her türlü büyük aracı çok sevdiğinden (kamyon, minibüs, vinç) karavana da bayılacağını düşünmüştüm. Hayalimde karavan çığlıkları atan, bütün gün karavanın içine girip çıkan, deniz kenarında kumlarla oynayan, denize koşarken yakaladığım bir afacan vardı. Ama öyle olmadı. Gece yola çıkarken yatağından alıp karavana naklettiğimiz bebeğimiz uyandı ve hareket eden bu evden hiç hoşlanmadı. O gece tedirgin ve sürekli uyanarak geçti. Ertesi günler yolculuk esnasında oyalamak için binbir türlü oyun geliştirildi. Cama buğu yapıp resim çizmeler, babanın telefonu ile karpuz kesmeler v.b. yine de bizim minik evini özledi ve her gün "eve gidelim" serzenişleri devam etti. Yolda oyalamak için daha fazla şeye ihtiyacımız olduğunu tecrübe ettik. Oyuncak bir çözüm değil çünkü araç hareket halinde iken ayağa kalkıp oyuncakları ile oynaması mümkün değil. Bir de üzerine hafif bir hastalığı olunca denize de çok giremedi, baba ve amcalar tekneden denize atlarken "anne, ben de ben de nidaları eşliğinde koşarken annesi yakaladı ve himayesine aldı. Can Barış için ilk tercübe çok başarılı geçmediyse de yan karavanda Almanya'dan gelen ve 5 haftadır 2 çocukla (biri 3,5 diğeri 1,5 yaşında) karavan yaşamı süren komşularımız sayesinde umudum tükenmedi. Bu çocukların hamuru bir başka dostum!
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgv9f9W5xi145P1OkP_sqlr82SVMTYpQMH-GSZL-RsRUmQgtr6VUQvkhPLZe2bosZXlDXCvc9Ib_HlAjVVKn3rVNYs7s1Lrc-kuaiHiM5DS9r-moPYgLizJlcvtCWaCsYFzgdUgHkEjeo5X/s1600/IMG_6874.JPG" imageanchor="1" style="clear: left; float: right; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgv9f9W5xi145P1OkP_sqlr82SVMTYpQMH-GSZL-RsRUmQgtr6VUQvkhPLZe2bosZXlDXCvc9Ib_HlAjVVKn3rVNYs7s1Lrc-kuaiHiM5DS9r-moPYgLizJlcvtCWaCsYFzgdUgHkEjeo5X/s320/IMG_6874.JPG" /></a></div>Karavan ile seyahatin en önemli noktası uyumlu dostlar ile beraber olmak. Sorunsuz geçen bu seyahat için sevgili dostlarıma teşekkürler ve öpücükler. Yeni karavan rotalarında görüşmek üzere.
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiVCHmjtkVL8HZYNU0wAd5rSMsJGl9jRH2tALxxRO1T4eNzZ1mo-Q3mIbrA8oPP2oxEO_Je8Z80MBQvPmOKOy2DR9WaVlqsBxTQYLbgGYFj4Hynv6sLciAi6-q35EWw3lZDdLS93_VZcIst/s1600/IMG_6873.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiVCHmjtkVL8HZYNU0wAd5rSMsJGl9jRH2tALxxRO1T4eNzZ1mo-Q3mIbrA8oPP2oxEO_Je8Z80MBQvPmOKOy2DR9WaVlqsBxTQYLbgGYFj4Hynv6sLciAi6-q35EWw3lZDdLS93_VZcIst/s320/IMG_6873.JPG" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEimly7GneKWnzcc0rHFG50cM3KHkOB6i2PuJ-ILJry0KbaxlSWC8zK4d1nEUvAvO5EYty38S9fnXbG1bUYLiVdFjKNC82ExRxx-ICHphpXC37zsaT-3iF563uVsCjRdQ1OS8ZnhN9zAEqsE/s1600/IMG_6885.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEimly7GneKWnzcc0rHFG50cM3KHkOB6i2PuJ-ILJry0KbaxlSWC8zK4d1nEUvAvO5EYty38S9fnXbG1bUYLiVdFjKNC82ExRxx-ICHphpXC37zsaT-3iF563uVsCjRdQ1OS8ZnhN9zAEqsE/s320/IMG_6885.JPG" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjhcWBW2eqL0sOMDdK5IdlaawrcaBfGWb40IgHsSJBKJE3dwFGs90pm_CPN_afWQgiIeayim_UaqjX5nNRkPghw_qgLC_2Gmmsk5JqDrERYVaM5THt16XDY7l1wmQpMkMGZANZ4_exwvTo1/s1600/IMG_6919.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjhcWBW2eqL0sOMDdK5IdlaawrcaBfGWb40IgHsSJBKJE3dwFGs90pm_CPN_afWQgiIeayim_UaqjX5nNRkPghw_qgLC_2Gmmsk5JqDrERYVaM5THt16XDY7l1wmQpMkMGZANZ4_exwvTo1/s320/IMG_6919.JPG" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiMjCu5h_TYOMDD_gIgCxul_Z_vB9_v1XwNy91Gs6SIXGXQWXH4bQUEWfe3dIS1QUjA11AEDcgo9JM9Z5ciCIQ1u_Sl6zy8kgzTvXVjV0QppueJtlyi-fKfUniMaaFtJUDo9ZdokCNH6ocI/s1600/IMG_6955.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiMjCu5h_TYOMDD_gIgCxul_Z_vB9_v1XwNy91Gs6SIXGXQWXH4bQUEWfe3dIS1QUjA11AEDcgo9JM9Z5ciCIQ1u_Sl6zy8kgzTvXVjV0QppueJtlyi-fKfUniMaaFtJUDo9ZdokCNH6ocI/s320/IMG_6955.JPG" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjWDY5y7pwmEReZ-CITELyjcXwH2QMvFiqvLNdyD5dUbhPDuJRfvhPh3nt2TZMa5JZSRXCIe6pFtM67S6tQLqwKcB37kyjbk7rDrOCYa5bSLce59Zw3UT8MUKxNlV9ofjrEw54XxPL62GlG/s1600/IMG_7058.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjWDY5y7pwmEReZ-CITELyjcXwH2QMvFiqvLNdyD5dUbhPDuJRfvhPh3nt2TZMa5JZSRXCIe6pFtM67S6tQLqwKcB37kyjbk7rDrOCYa5bSLce59Zw3UT8MUKxNlV9ofjrEw54XxPL62GlG/s320/IMG_7058.JPG" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj88vz4ir_rQJLDjXU6XiQ35EOjOcTJkdnNtTzw7ea4rknepyPH3GHJve0qUFAM8HA0e9CGW7HpSHC_YuoCT6SAXUUryNw3aYu_bd6aeVuunU2yNiPErV2A69sl8MPz6nY5Cg-J0ki_Wos7/s1600/IMG_7071.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj88vz4ir_rQJLDjXU6XiQ35EOjOcTJkdnNtTzw7ea4rknepyPH3GHJve0qUFAM8HA0e9CGW7HpSHC_YuoCT6SAXUUryNw3aYu_bd6aeVuunU2yNiPErV2A69sl8MPz6nY5Cg-J0ki_Wos7/s320/IMG_7071.JPG" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiTMi0sV0-dmJq7fTSt9UQkI81EMDQZuUCpsmipxijzwObaSuBUv6mUpEK-YAPTHPrMFz5r4-KmXjUFXcZ1_G44iJPtYfp-MaBxGxBNQ_E5ZqomBj13BQjpXPvR92WtzuQk04_Ev7trGa2N/s1600/IMG_6845.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiTMi0sV0-dmJq7fTSt9UQkI81EMDQZuUCpsmipxijzwObaSuBUv6mUpEK-YAPTHPrMFz5r4-KmXjUFXcZ1_G44iJPtYfp-MaBxGxBNQ_E5ZqomBj13BQjpXPvR92WtzuQk04_Ev7trGa2N/s320/IMG_6845.JPG" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgcqb-mOr0tgagatHub7LA29acpqzNZv5hcuPLs0ftXd8JTHv6FNRxqWboah08ef44f1TDyxR4V4TA8xxcN7H69_v5u4VYnCgVLquFIIfEpnLP9bd8U8De11DJwbS13WGsyfq_-oBtmjclM/s1600/IMG_6868.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgcqb-mOr0tgagatHub7LA29acpqzNZv5hcuPLs0ftXd8JTHv6FNRxqWboah08ef44f1TDyxR4V4TA8xxcN7H69_v5u4VYnCgVLquFIIfEpnLP9bd8U8De11DJwbS13WGsyfq_-oBtmjclM/s320/IMG_6868.JPG" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjlLbj5jPev-IbyTVBFxWjy9f2AdTAkZOakIqUb0EZTVkoPolHSiEMa2An1FXkvqt1U6PITjzZaYQ9__W1GFZw6W33Wq63J1ilbUOMNH7NcYxMnPgkLLINrp5pIRKuUwh-ECxZsDeV3c-7I/s1600/IMG_6870.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjlLbj5jPev-IbyTVBFxWjy9f2AdTAkZOakIqUb0EZTVkoPolHSiEMa2An1FXkvqt1U6PITjzZaYQ9__W1GFZw6W33Wq63J1ilbUOMNH7NcYxMnPgkLLINrp5pIRKuUwh-ECxZsDeV3c-7I/s320/IMG_6870.JPG" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhhDrlooclyJn0KlJMEv2U-XWFeOJMp04NZHwy3EJP7xCob9UibXvxQl4ZnT_c1cLhMh-_hmm55JKipvxxXXOD13zmBhT9vWHrGflF17uGWIg2P0vlx7_5-FcvuW0G4hTLeNJp1oGRoqNbb/s1600/IMG_6892.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhhDrlooclyJn0KlJMEv2U-XWFeOJMp04NZHwy3EJP7xCob9UibXvxQl4ZnT_c1cLhMh-_hmm55JKipvxxXXOD13zmBhT9vWHrGflF17uGWIg2P0vlx7_5-FcvuW0G4hTLeNJp1oGRoqNbb/s320/IMG_6892.JPG" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEghmNF4rG8PLbNKsAtQvCDLVk7kPBiCxAcqx2Jf8iAY2GogHdYHIBShY90gy5ZnfRBo96CCrTH0SPQy76xB3vYkSz0RzaFTK1KS-fRkY5_LpuJnlXTzIoweMLs9g5Bwsr3CvNjuVpZCgnlU/s1600/IMG_6903.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEghmNF4rG8PLbNKsAtQvCDLVk7kPBiCxAcqx2Jf8iAY2GogHdYHIBShY90gy5ZnfRBo96CCrTH0SPQy76xB3vYkSz0RzaFTK1KS-fRkY5_LpuJnlXTzIoweMLs9g5Bwsr3CvNjuVpZCgnlU/s320/IMG_6903.JPG" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEit6m29koKFGJDQYmHE5jyL031XOw7KJXqjIIdXLjyATY7FK0y51TcTfvhvEPDqi_2moHW5c6BHK1ges3-fsm77273VXRccAESzP__FXBAwM5ey4RLeCGnjBWL8NNuo1fQBaJ0DySt1m2G4/s1600/IMG_6912.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEit6m29koKFGJDQYmHE5jyL031XOw7KJXqjIIdXLjyATY7FK0y51TcTfvhvEPDqi_2moHW5c6BHK1ges3-fsm77273VXRccAESzP__FXBAwM5ey4RLeCGnjBWL8NNuo1fQBaJ0DySt1m2G4/s320/IMG_6912.JPG" /></a></div>Emine Öztürk Taşdemirhttp://www.blogger.com/profile/11818870921787325331noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4463942530908932732.post-39083452404021083552012-02-28T07:20:00.000-08:002012-02-28T07:20:55.966-08:00BOZCAADA- TEMMUZ 2011<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgxLSQewo0FFVn-Ov5jBVtP5VXfSKAXGEQbW3BW1eMcWCSxcVPViGX7Xiff7kpelmF9ZHM7bdPkksP2LZoB9IXuq5VfqXX_Cy-fl-oAc4GpYGz4RJxEG4WFaoE1PzSXngoOoIb7BaQ7VrbF/s1600/IMG_7398.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="320" width="214" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgxLSQewo0FFVn-Ov5jBVtP5VXfSKAXGEQbW3BW1eMcWCSxcVPViGX7Xiff7kpelmF9ZHM7bdPkksP2LZoB9IXuq5VfqXX_Cy-fl-oAc4GpYGz4RJxEG4WFaoE1PzSXngoOoIb7BaQ7VrbF/s320/IMG_7398.JPG" /></a></div>Birkaç sene evvel kız arkadaşlarım ile gittiğim Bozcaada’ya Temmuz 2011’de 4 çift olarak gittik. Herkese uyması için önceden tarih belirlendi ve Tenedos Evleri’nde yer ayırtıldı. İki araç peşpeşe yola çıktık ve normal hızda seyrettiğimiz için yaklaşık 7 saatte Geyikli’den kalkan feribotlar aracılığı ile Bozcaada’ya ulaştık. <br />
Önceliğimiz tabiki kahvaltı yapmaktı.<br />
Aracımızı park edecek bir yer bulduktan sonra gelmeden önce alınan referanslar doğrultusunda Ada Cafe’ye gittik ve birkaç kahvaltı tabağı ile birlikte meşhur patlıcanlı böreklerinden istedik. Önceki gelişimde deniz kenarında bulunan Martı’da yapmış olduğum kahvaltı kesinlikle Ada’nın kahvaltısından daha güzeldi.<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgjxjS2x2GarZUurLUTrVHewPy28A4KKjsM2xp74Ws5vpnUSr-rXDokImFOYA3RFz3HKhJn6QAUPgXF6vlhTI9r8EhhLHTiDb5ObdnDi82XEMiyDuZszaKqN3yKnbIe5PV4Z0hIsK5gFvij/s1600/DSCF8198.JPG" imageanchor="1" style="clear:left; float:left;margin-right:1em; margin-bottom:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgjxjS2x2GarZUurLUTrVHewPy28A4KKjsM2xp74Ws5vpnUSr-rXDokImFOYA3RFz3HKhJn6QAUPgXF6vlhTI9r8EhhLHTiDb5ObdnDi82XEMiyDuZszaKqN3yKnbIe5PV4Z0hIsK5gFvij/s320/DSCF8198.JPG" /></a></div><br />
<br />
<br />
<br />
Mekanda sadece bizim bulunmamız, kahvaltının serpme şeklinde sunulması, deniz manzarısı benim açımdan Martı'yı daha tercih edilir kılıyor. Aynı zamanda Martı’nın deniz kenarına koymuş olduğu pufidik mindeler ve şezlonglarda ister gündüz ister akşam keyifle içecekler yudumlanabilir.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjNbscF8TLt1u02niQgt5UexsiuX-lMir_JOk8o2J9lpncJQyK5ndjLg4trdzVXmV2zuC1T_gt7Rg7wlX6U3S0ZG2D5Q9ZDc0jNclTiNiGS9oQAvgdir9F0f8WeJKkfF-__Tpg0lqmbMX52/s1600/IMG_7433.JPG" imageanchor="1" style="clear:right; float:right; margin-left:1em; margin-bottom:1em"><img border="0" height="214" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjNbscF8TLt1u02niQgt5UexsiuX-lMir_JOk8o2J9lpncJQyK5ndjLg4trdzVXmV2zuC1T_gt7Rg7wlX6U3S0ZG2D5Q9ZDc0jNclTiNiGS9oQAvgdir9F0f8WeJKkfF-__Tpg0lqmbMX52/s320/IMG_7433.JPG" /></a></div><br />
<br />
<br />
Tenedos Evleri’ni bahçe içerisinde bağımsız odalarının olması, sebzelerini kendileri yetiştiriyor olmaları ve merkeze yakın olması sebepleri ile seçtik. İyiki de seçmişiz. Çok güzel bir bahçesi, kahvaltının sunulduğu bir çardak, rengarenk dinlenme köşesi ile Bozcaada’da en sevdiğimiz ve rahat ettiğimiz yer oldu. Sahibinin aşcı olması ise mekanı daha lezzetli kıldı. Bahçede bulunan rengarenk dekoratif ürünler ise güzel eşinin el emeği. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiwrAmqMGhcS9KD9Aa-ugVluOAfdj1OylIFaNsz2S2Whl8m7TTzmC3g79ZVWLwdAIT7IhJ7CMO7gs1o743k1S-_j7bo9wISnbsiiaejr19gPp-dI8g_Ak47aG9dgbUbiE5FVAvdgmlhchR2/s1600/DSCF8025.JPG" imageanchor="1" style="clear:left; float:left;margin-right:1em; margin-bottom:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiwrAmqMGhcS9KD9Aa-ugVluOAfdj1OylIFaNsz2S2Whl8m7TTzmC3g79ZVWLwdAIT7IhJ7CMO7gs1o743k1S-_j7bo9wISnbsiiaejr19gPp-dI8g_Ak47aG9dgbUbiE5FVAvdgmlhchR2/s320/DSCF8025.JPG" /></a></div>Ayazma adanın en güzel plajı. Denizi berrak fakat adanın genelinde olduğu gibi soğuk. Plajda şezlong+şemsiye bulunuyor. Haftasonu hem park yeri hem de şezlong bulmak güçleştiğinden erken gitmek gerekiyor. Etrafta restoranlar mevcut. Biz ilk gün Vahit’in Yeri isimli mekanda oturduk, ikinci gün ise başka bir yeri tercih ettik. Güneşin altında kalmak istemiyorsanız denizden çıktıktan sonra yukarıda birşeyler içip oturabiliyorsunuz. <br />
Denize girdiğimiz bir diğer plaj ise Akvaryum. Küçük bir koy. Şezlong+şemsiye ve herhangi bir tesis olmadığından akşam güneş batarken gidip kısa süreli takılmayı tercih ettik.<br />
Mitos ise oldukça talep gören bir yer olacak ki kendimize yer bulamadığımız için burada denize giremedik. Tabi bunda küçük bir bölge olmasının da etkisi var.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiXmEzThthb9-FIVw-zH945g1pcbxy8EDyVV64krRJ9Hf6ngQi3zGuIs1SiFpbSZoHifAE0c89thT3vjm6dQES4xqRKRO5Pfb0p_f4FTf0V5fW1hj9BHimN4r1SjJQcQkLap3WgcNoDa3Ql/s1600/IMG_7361.JPG" imageanchor="1" style="clear:right; float:right; margin-left:1em; margin-bottom:1em"><img border="0" height="214" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiXmEzThthb9-FIVw-zH945g1pcbxy8EDyVV64krRJ9Hf6ngQi3zGuIs1SiFpbSZoHifAE0c89thT3vjm6dQES4xqRKRO5Pfb0p_f4FTf0V5fW1hj9BHimN4r1SjJQcQkLap3WgcNoDa3Ql/s320/IMG_7361.JPG" /></a></div><br />
Akşam güneş batarken bir Bozcaada klasiği olan Polante’ye gitmemek olmazdı. İlk gidişimizde sandalyelerimiz, tripod v.b. teçhizatımızı alarak gitmiş, hatta biraz abartıp birkaç saat erken orada olmuştuk. Bu sefer içecek ve çerezlerimizi alıp, önce bizi karşılayan rüzgar güllerinin fotoğraflarını çektik ardından kalabalıkta kendimize yer edindik. Rüzgar güllerinden bir parça düştüğü için birkaç senedir tehlikeli olabileceğinden Polante’ye gidiş kapalıymış. Neyseki yeniden açılmış. Güneş battıktan sonra niye alkışlandığını anlayamamış olsam da bu noktadan manzarayı seyreylemek ve fotoğraf çekmek çok keyifli.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiOwJYah-37qkG2glS3dnX-xGCidMWHfn7LI_ccvnEpuwSM7ojPiCrdjntFC0mXXWuWgIg_Ou5qHbASo2bDXUE4pzVDaMrhIy2klfMVMxHYMfTc1oNnR0Xw5ZKEv8QSpPW7JDEyBrBHvzxT/s1600/IMG_7411.JPG" imageanchor="1" style="clear:left; float:left;margin-right:1em; margin-bottom:1em"><img border="0" height="320" width="214" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiOwJYah-37qkG2glS3dnX-xGCidMWHfn7LI_ccvnEpuwSM7ojPiCrdjntFC0mXXWuWgIg_Ou5qHbASo2bDXUE4pzVDaMrhIy2klfMVMxHYMfTc1oNnR0Xw5ZKEv8QSpPW7JDEyBrBHvzxT/s320/IMG_7411.JPG" /></a></div><br />
<br />
Akşam yemeklerimizden birini kaldığımız mekanda aşcı olan mekan sahibinin leziz mezelerinden yiyerek geçirdik. Tahinli patlıcan ezmesi o kadar güzeldi ki hem birkaç porsiyon yedik hem de tarifini istedik. Aslında tüm yemeklerimizi burada yiyebilirmişiz ancak gelmişken merkezde bulunan yerleri değerlendirmemek olmaz diyerek sadece bir seferlik bu leziz mezelere vakıf olduk.<br />
Bir akşam Sandal’da rakı, balık ile diğer akşam meydanda bulunan ev yemekleri yapan lokantada karnımızı doyurduk.<br />
Gelincik şerbeti, sakızlı kurabiye ve domates reçeli adanın lezzetlerinden. Sakızlı kurabiye Çiçek fırında oldukça güzel yapılıyor. Biz hergün 1 kutu aldık. Ayrıca buranın dondurması da oldukça güzel. Gelincik şerbetini seveceğimi düşünmediğim için denemedim. Domates reçelini bir önceki gelişimde denemiş ve beğenmiş dönerken stok yapmıştım.<br />
En popüler bar olan Polante’nin önü akşam saatlerinde oldukça kalabalık. Ancak belli saatte müzik yayını durdurulmak zorunda olduğundan eski tadının kalmadığı söylenenler arasında. <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjq2bnshS1Dt6XlNbE9SQagjJGQKgZFIuVhmL2Rd2AcLavJBEp341Ieqk6_RxUoedq46KUwhD7gW0pua_pbBe7mjoyplMlCI0ZYsRL9-lAGuHBGnR-HA04NO0P7f2S30g7AcZoRZc7vJOin/s1600/DSCF8054.JPG" imageanchor="1" style="clear:right; float:right; margin-left:1em; margin-bottom:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjq2bnshS1Dt6XlNbE9SQagjJGQKgZFIuVhmL2Rd2AcLavJBEp341Ieqk6_RxUoedq46KUwhD7gW0pua_pbBe7mjoyplMlCI0ZYsRL9-lAGuHBGnR-HA04NO0P7f2S30g7AcZoRZc7vJOin/s320/DSCF8054.JPG" /></a></div><br />
<br />
<br />
Ada’dan hediyelik eşya almadan dönmek olmaz. Meydanda sıralı tezgahlardan Bozcaada temalı magnet, kupa v.b. bulunabiliyor. Aynı zamanda teyzeler ev yapımı reçeller, çeşitli otlar, zeytinyağı satıyor. Şarap aksesuarları satan bir yer var ki mutlaka alacak bir şey bulursunuz. Salkım, kadeh şeklinde küpelerden, şarap temalı bebek önlüklerine, şarap ile ilgili çeşitli malzemelere kadar oldukça çeşitli alternatifler bulunuyor. <br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiIBvyo4-XYLSzx-FUzyTc4fDWpiLo2Yh6Hwc7ZHvqb71g5D3fdWSzFKHcl0z_kCVCZ-1AbdqmnOC1mlxWJxOiG_UmVb9WgYJZjf-yFVnY16Nl-kmo6Wy9Xx6pj5HH9jgwBRNxGP74omtXd/s1600/DSCF6700.JPG" imageanchor="1" style="clear:left; float:left;margin-right:1em; margin-bottom:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiIBvyo4-XYLSzx-FUzyTc4fDWpiLo2Yh6Hwc7ZHvqb71g5D3fdWSzFKHcl0z_kCVCZ-1AbdqmnOC1mlxWJxOiG_UmVb9WgYJZjf-yFVnY16Nl-kmo6Wy9Xx6pj5HH9jgwBRNxGP74omtXd/s320/DSCF6700.JPG" /></a></div><br />
<br />
<br />
<br />
Şarap alışverişinizi yapmadan önce bazı yerler bağ gezisine götürüyormuş. Benim durumuma uygun olmadığından bu seferlik bu geziyi es geçtik. Geçen sefer kendi aracımızla bir şarapevini ziyaret etmiştik. Bu sefer sadece merkezdeki yerlerden birini seçerek 2 şişe şarap aldık.<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi85upEGIxZq87xBj0I-Y8iA8romC53qM56VtwzRMyvfn9wccaBmL9o_28FRcygJfyCrRD9XXwt8nQR_ZzQYtZeC5DKXfagcFMb52xrKzgMGGwfNo42ImFYevnPX6g6n-wI4Mo2qkgSL9ng/s1600/DSCF6738.JPG" imageanchor="1" style="clear:right; float:right; margin-left:1em; margin-bottom:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi85upEGIxZq87xBj0I-Y8iA8romC53qM56VtwzRMyvfn9wccaBmL9o_28FRcygJfyCrRD9XXwt8nQR_ZzQYtZeC5DKXfagcFMb52xrKzgMGGwfNo42ImFYevnPX6g6n-wI4Mo2qkgSL9ng/s320/DSCF6738.JPG" /></a></div><br />
<br />
<br />
Son gün adanın feribot iskelesinin sol tarafında kalan kısmında çeşitli kafeler olduğunu farkettik. Biraz geç kalmış olsak da feribotu beklerken burada da birşeyler içmeyi es geçmedik. Önceki akşam nargile kafe aklımıza geldiğinde sormuş olsaydık keşfetmekte geç kalmayacaktık. Feribotların yanaştığı bölüme yakın olan bu kısımda denize girmek yasak, ancak kafelerde oturanlar sıcaktan bunalınca yasak dinlemiyor.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgGBRWC3HDB5c_i87RiGElh8WA_iCADkrZ8jZcEVbPbb0gjo_ae_sNJaJmZ62QgOpqotcxgM8toJLRjt5n68Rl3YwKrpyRkXaCW9sqO4vbLrK0x8LnLY7yezkHDwtNRORIu_VRgJAdCssyJ/s1600/HPIM0202.jpg" imageanchor="1" style="clear:left; float:left;margin-right:1em; margin-bottom:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgGBRWC3HDB5c_i87RiGElh8WA_iCADkrZ8jZcEVbPbb0gjo_ae_sNJaJmZ62QgOpqotcxgM8toJLRjt5n68Rl3YwKrpyRkXaCW9sqO4vbLrK0x8LnLY7yezkHDwtNRORIu_VRgJAdCssyJ/s320/HPIM0202.jpg" /></a></div><br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Bir Bozcaada gezimizin daha böylece sonuna geldik. Sevgili eşim birdaha gitmem diyorsa bile ben yeniden gitmeyi isterim. :)<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi7Rv9dGZImmxA9DNaO3M4AOR8_r_2aNL8sPqAxizuYt_piHsrXRc5QefId5KO6kCIKp0P2r2B5pZ3aMn17iIncTC4HkwfMO1elcSzQTGjnD3dwLAbR1dyAIVKJZY4nCEQVKf90zSDdheMl/s1600/IMG_7326.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="214" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi7Rv9dGZImmxA9DNaO3M4AOR8_r_2aNL8sPqAxizuYt_piHsrXRc5QefId5KO6kCIKp0P2r2B5pZ3aMn17iIncTC4HkwfMO1elcSzQTGjnD3dwLAbR1dyAIVKJZY4nCEQVKf90zSDdheMl/s320/IMG_7326.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEit57_PJ0frTnjnYzw8WRfqAPkb01KYB9bGMwtTiM6A4kw0TJVXc4PeTBrNAWR2KcJqdSmNrjjXyfnAIWp0RbSahOb7Nz94MCcAMXTcmMrcdg4y6LHEcNBVEnUOrTcKjWOYnS9_YZP75fTb/s1600/IMG_7431.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="320" width="214" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEit57_PJ0frTnjnYzw8WRfqAPkb01KYB9bGMwtTiM6A4kw0TJVXc4PeTBrNAWR2KcJqdSmNrjjXyfnAIWp0RbSahOb7Nz94MCcAMXTcmMrcdg4y6LHEcNBVEnUOrTcKjWOYnS9_YZP75fTb/s320/IMG_7431.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi6-o5qqixQrJf9oSp-bSfH7PSk8jM0gL5n4_CvpKSve8zXS_0HVygn3vSxcAkqEt3AD4SGIGKBsln9v15GYuyMzRyP5XXVHxYeGefbsuhfaNktililwbNPmb1qfC2cASFJDVFOmgXo7_-h/s1600/IMG_7429.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="320" width="214" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi6-o5qqixQrJf9oSp-bSfH7PSk8jM0gL5n4_CvpKSve8zXS_0HVygn3vSxcAkqEt3AD4SGIGKBsln9v15GYuyMzRyP5XXVHxYeGefbsuhfaNktililwbNPmb1qfC2cASFJDVFOmgXo7_-h/s320/IMG_7429.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg912VjtU0LvJGcrAq93TOETUYMFHO7swb6U5xYpQ7ZNJUhLJYTqAgziPdcXdPrkieuHPQxIVpxr-P3FTVovwRUvRGuZMzYyzRhzVC8JcLBGuvcTgJMQT3AvngJ0fi9Sic_RhteIMrslez6/s1600/IMG_7481.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="214" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg912VjtU0LvJGcrAq93TOETUYMFHO7swb6U5xYpQ7ZNJUhLJYTqAgziPdcXdPrkieuHPQxIVpxr-P3FTVovwRUvRGuZMzYyzRhzVC8JcLBGuvcTgJMQT3AvngJ0fi9Sic_RhteIMrslez6/s320/IMG_7481.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjq42FjEU5JSXa-maQuGfFyurEKJhtLd2QyA7l8MMmtWf21wHVsm2pUXtlWUTiRiE5SZC5SzfqV3Fb_iD5xYeImMLenI47TeDor56YIZhIv8iMp5FTezXKf9N9dbaVnT9E9cxeOfDvBwdZn/s1600/IMG_7409.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="320" width="214" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjq42FjEU5JSXa-maQuGfFyurEKJhtLd2QyA7l8MMmtWf21wHVsm2pUXtlWUTiRiE5SZC5SzfqV3Fb_iD5xYeImMLenI47TeDor56YIZhIv8iMp5FTezXKf9N9dbaVnT9E9cxeOfDvBwdZn/s320/IMG_7409.JPG" /></a></div><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh085x4FYDytgmW0kQ-oAd9TZZnVNm4__izNCWsbWPf83p7-Mt1__BnH_GkbnnD24fyR4rANdeJVzMfZW5UTxZDphESHu0stqta8QM45PUi4YDuYaiSaIE3AbiDW2t7xbYNu52Y-K2jYxxH/s1600/DSCF8036.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh085x4FYDytgmW0kQ-oAd9TZZnVNm4__izNCWsbWPf83p7-Mt1__BnH_GkbnnD24fyR4rANdeJVzMfZW5UTxZDphESHu0stqta8QM45PUi4YDuYaiSaIE3AbiDW2t7xbYNu52Y-K2jYxxH/s320/DSCF8036.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiVAE7m9A_BPsUW7rQfC5H2yhOUDbuAFyAYEmoUXW147QonQTGNaH2SuyC_wZtgecF8oIp9wqExd74TRar9kKvfCj9nemQ1UmCP4Vv93QyppYCDdeogEV1UUyftCxWIce63hBE05iqOY45u/s1600/IMG_7510.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="214" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiVAE7m9A_BPsUW7rQfC5H2yhOUDbuAFyAYEmoUXW147QonQTGNaH2SuyC_wZtgecF8oIp9wqExd74TRar9kKvfCj9nemQ1UmCP4Vv93QyppYCDdeogEV1UUyftCxWIce63hBE05iqOY45u/s320/IMG_7510.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEihsmi2Xy5-JtsHSe72G53KADv0pIsGFaGh2omOM7X2pTJrYOqrReyB9trlCWzCroSDA_wl7rCFVYg-gcy1RCdIBf1uKQyq7H26GHBIMdINAU4PPD9VKwI9CpNPcmzKtH1Hx0q9Ij60ucO_/s1600/DSC03537.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEihsmi2Xy5-JtsHSe72G53KADv0pIsGFaGh2omOM7X2pTJrYOqrReyB9trlCWzCroSDA_wl7rCFVYg-gcy1RCdIBf1uKQyq7H26GHBIMdINAU4PPD9VKwI9CpNPcmzKtH1Hx0q9Ij60ucO_/s320/DSC03537.JPG" /></a></div>Emine Öztürk Taşdemirhttp://www.blogger.com/profile/11818870921787325331noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4463942530908932732.post-50794361105489224562012-01-16T11:59:00.001-08:002012-02-16T13:24:22.977-08:00Kaş’ta 29 Ekim Coşkusu- 2010<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEguZTj-UAYJTgQ_eLWdekDsG2OMHC6dLy-PPVHJR9Y5QM0enlMNYu6SBMme6V7BSXX_u4jIl98-4aMr4wyVIuigoYESqLzRRfqTdmiNuRxMZsTdv13c7tpXeUJosFIqL7_-7XS9LQwcIVsc/s1600/DSCF3602+%2528Large%2529.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEguZTj-UAYJTgQ_eLWdekDsG2OMHC6dLy-PPVHJR9Y5QM0enlMNYu6SBMme6V7BSXX_u4jIl98-4aMr4wyVIuigoYESqLzRRfqTdmiNuRxMZsTdv13c7tpXeUJosFIqL7_-7XS9LQwcIVsc/s320/DSCF3602+%2528Large%2529.JPG" /></a></div>Pegasus her kampanya yaptığında bir yerlere gitmek üzere plan yapmaya çalışan ama bir türlü organize olamayan bir grup olarak nihayet Kaş seyahatimizi gerçekleştirmek için özel bir günü 29 Ekim’i seçmiştik. Katılamayanlar olsa da (mesela sevgili kocişim) 5 kişi programımızı yaptık.<br />
Gidiş için karayolunu tercih ettik dönerken ise havayolunu. Kamil Koç ile 13 saat süren yolculuğumuz boyunca yağmur bir dakika dinmedi. Yollar çalışma sebebiyle delik deşik, kaza var derken zorlu bir yolculuğun ardından Fethiye otogarında mola verdiğimizde gök delinmiş gibi yağmur yağıyordu. O an fark ettim ki alt yapı sorunu İstanbul’a özgü değil, Türkiye’nin heryerinde. Yağmurun bu denli yağmasının tatil psikolojisini bozması bir yana yanımıza aldığımız terlikler, bikini ve şortlar bu duruma pek ayak uyduramayacağımızı gösteriyordu. Acaba yağmur çizmesi bulur muyuz, ne yapsak, şansa bak konuşmaları ile Kaş otogarına vardığımızda yağmur dinmiş ve kalacağımız yer olan Aphrodite pansiyondan bizi almaya gelmişlerdi.<br />
Küçük balkonları, kahvaltı sundukları bahçeleri ile çok şirin bir yer olan pansiyonumuza yerleştik, kahvaltı için merkeze indik, küçük bir yerde kahvaltımızı yaptıktan sonra havanın açması ile koşa koşa pansiyona gittik. Pansiyonun kendi aracı ile ulaşım sağlama imkanı olması arabasız gidenler için oldukça avantajlı. Plajlar biraz uzak olduğundan araca ihtiyaç oluyor. <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEifCQgG-36i9rXtnX1XZbs-Acw1edxBqWLw2zWWdoIkF_444dP9P5_1IVM5pvntGKxb_yZ2GvXi-15Cm9p-DDhltSddBV1auIh9kxD2DtXawLX5_9c8niC49vzf6V0claOPSvBF3hot0ylH/s1600/DSCF2809+%2528Large%2529.JPG" imageanchor="1" style="clear:left; float:left;margin-right:1em; margin-bottom:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEifCQgG-36i9rXtnX1XZbs-Acw1edxBqWLw2zWWdoIkF_444dP9P5_1IVM5pvntGKxb_yZ2GvXi-15Cm9p-DDhltSddBV1auIh9kxD2DtXawLX5_9c8niC49vzf6V0claOPSvBF3hot0ylH/s320/DSCF2809+%2528Large%2529.JPG" /></a></div>İlk gün küçük bir koya gittik deniz ve güneşin tadını bira+patates ikilisinin eşliğinde çıkardık. Akşam ise tavsiye üzerine özellikle mezelerinin ününü çok duyduğumuz Bahçe’ye gittik. Leziz mezeler yedikten sonra ertesi akşam için yer bakmaya koyulduk. Rezervasyonlar çok önceden yapıldığı için oldukça zorlandık. 29 Ekim’de orada olmak o kadar keyifli ki bunu ve kalabalık olacağını bilen herkes tedbirli davranmış. Zaten çoğu yeri üniversite v.b. yerlerden gelen gruplar kapatmıştı. Yine de azmettik ve meydanda güzel konumu olan Pelikan’ı seçtik. O akşam için tüm restoranlarda fiks menü uygulaması var. Kimi bunu açık menü şeklinde uygularken kimi yer ise standart tabak şeklinde sunuyor. Yer ayarlamış olmanın rahatlığı ile birşeyler içmek için saklı bir bahçe olan Hideaway’e geçtik. Sunumu ilgimizi çektiği için saksıda servis edilen kokteylden istedik. Tadını çok sevmesekte sunumu için denemeye değer.<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgbQa8dBtSPt030YrU7kA3cjrg93x05HW-P3pkwbnlC1uN0qgc_Kije9KdVHQMLZBaM_QT1r-GWbf1BqRGPMX2raJd5E4_Dl3AVhMGgwLRHMLj0uRYZSjWIDEsk6vInWOifIrcOm9-VTGjR/s1600/DSCF2887+%2528Large%2529.JPG" imageanchor="1" style="clear:right; float:right; margin-left:1em; margin-bottom:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgbQa8dBtSPt030YrU7kA3cjrg93x05HW-P3pkwbnlC1uN0qgc_Kije9KdVHQMLZBaM_QT1r-GWbf1BqRGPMX2raJd5E4_Dl3AVhMGgwLRHMLj0uRYZSjWIDEsk6vInWOifIrcOm9-VTGjR/s320/DSCF2887+%2528Large%2529.JPG" /></a></div>Ertesi sabah denize girmek için aynı koyu tercih ettik. Sessiz sakin olması aynı zamanda içecek ve yiyecek servisinin olması tercihimizde etkili oldu. Akşam 29 Ekim kutlamaları için yeterince kalabalık ortamda bulunacaktık zaten. Otele dönüp hazırlandıktan sonra kendimizce şıkşıkırdam giyinerek rezervasyon mekanımız olan Pelikan’a geçtik. <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjqTHlVRzfuP6WJgJR_zvX6rxnonjuj1dfcBYzVo6wp-j5HjzJ3vT9Jdjgm8XQfHwTf6Z-zLbUJoIltjC9L7VyzEyL1iZFoqKgHOu0KseWC58leA4NGAV0kdOa6RJGQXbhETLgfvQlhM2GY/s1600/DSCF3115+%2528Large%2529.JPG" imageanchor="1" style="clear:left; float:left;margin-right:1em; margin-bottom:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjqTHlVRzfuP6WJgJR_zvX6rxnonjuj1dfcBYzVo6wp-j5HjzJ3vT9Jdjgm8XQfHwTf6Z-zLbUJoIltjC9L7VyzEyL1iZFoqKgHOu0KseWC58leA4NGAV0kdOa6RJGQXbhETLgfvQlhM2GY/s320/DSCF3115+%2528Large%2529.JPG" /></a></div>Ortam hareketlenmeye başlamıştı, bir yandan yemek yerken bir yandan eğlenceye dahil olduk. 7’den 70’e aynı ruh ile oraya gelmiş Cumhuriyet Bayramı coşkusunu yaşamaya ve yaşatmaya çalışan kişiler olarak defalarca 10. Yıl Marşını hepbir ağızdan söyledik. Kah masamızın etrafında kah meydanda halaylar, göbek havaları devam etti. Kalabalık sanki birbirini tanıyormuş gibi tek yürek eğlendi. <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgmJk3FVE_4jo2kuSdsFmiaDOegNM_UtuhyOYjjnzoIyCXjvTdUrL6NJquC3ahNAuH6CBwiVw1f5BWYxgl4F91_8Qx8A70zXjKisdYlcpN78O_UjlDJYHJ5R81ch39h_sK_9x8gApo64Nrq/s1600/DSCF3146+%2528Large%2529.JPG" imageanchor="1" style="clear:right; float:right; margin-left:1em; margin-bottom:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgmJk3FVE_4jo2kuSdsFmiaDOegNM_UtuhyOYjjnzoIyCXjvTdUrL6NJquC3ahNAuH6CBwiVw1f5BWYxgl4F91_8Qx8A70zXjKisdYlcpN78O_UjlDJYHJ5R81ch39h_sK_9x8gApo64Nrq/s320/DSCF3146+%2528Large%2529.JPG" /></a></div>30 Ekim’de önceki akşamın keyfi ile uyandık. Pansiyonumuz aracılığı ile ayarladığımız tekne turuna çıkmak için hızlandırılmış kahvaltımızı yaparak yola koyulduk. Tur için bir minibüs gelip bizi aldı ve yolculuğun başlayacağı noktaya yaklaşık 45 dakikada ulaştık. Tekne de bizim dışımızda birkaç kişi daha olması bize özel havası yaratmıştı. Yolculuk esnasında yüzmek için birçok koya uğramanın yanı sıra tarihi kalıntıları görüyor ve tekne rehberinden bunlara ilişkin bilgileri dinleyebiliyorsunuz. Kalıntılara ulaşmak için kıyıya yüzmeyi gerektiren yerler de var. Yüzme ile aram iyi olmadığı halde kalıntılara ulaşabilmek için tekneden karaya kadar yüzerek kendimce büyük bir başarı elde ediyorum.<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiu0drEerE3jlElBymy8zPmxM5CzG3N0ODQc_d7-GTml7tXj8vd3GKpoOQdm5eo0_LNIsvjL4UE5ihiBsRMTpmvV03jK6Q1CvFXGByyw66ZDjEQfi2W_Wb5SP2ZMXwfjNu474lWZw5-rGbZ/s1600/DSCF3365+%2528Large%2529.JPG" imageanchor="1" style="clear:left; float:left;margin-right:1em; margin-bottom:1em"><img border="0" height="320" width="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiu0drEerE3jlElBymy8zPmxM5CzG3N0ODQc_d7-GTml7tXj8vd3GKpoOQdm5eo0_LNIsvjL4UE5ihiBsRMTpmvV03jK6Q1CvFXGByyw66ZDjEQfi2W_Wb5SP2ZMXwfjNu474lWZw5-rGbZ/s320/DSCF3365+%2528Large%2529.JPG" /></a></div>Tur esnasında uğradığımız yaşam olan tek karasal alan Kaleköy (Simena). Muhteşem güzellikte bir yer. Merdivenlerden ve çiçeklerle bezenmiş daracık sokaklarından tırmanarak tepedeki kaleye ulaşıldığında bir miktar para ödeyerek kaleye giriyorsunuz. Böyle durumlarda müzekart edinmek daha anlamlı olabilir. Kalenin içerisinde ahşap basamaklar ile tepeye ulaşılıyor ve manzara insanı büyülüyor. Bu civar genellikle sit alanı, aşağılarda lahitleri, antik tiyatro gibi tarihi kalıntıları görebiliyorsunuz. Şansımıza o gün orada bir nikah töreni bile vardı. Evlenmek için daha güzel bir yer olamaz. <br />
Kaleden aşağı inerken hediyelik eşya satan teyzeler ile karşılaşılıyor. Bir de burada tavsiye edilen bir dondurmacı var. Denedik ama özellikli bir tarafı yok bence.<br />
Tekne turu esnasında yemek hizmeti de veriliyor. Yemeklerin tadı iyiydi, denizin yorduğu acıkmış bünyelerimizi tatmin etti. <br />
Akşam grup olarak takılmak yerine bireysel planlar yapıldı. Biz Köprü 6 Rock Bar’a gitmeyi tercih ettik. Beklediğim tarzda müzikler çalınmasa da keyifli bir mekan, belli bir saatte canlı müzik başlıyor. Kaş meydanına bakan balkonunda içkilerimizi yudumlarken genel bir kritik yaparak son güne uyanmak üzere otele döndük.<br />
Son günümüzü deniz ve güneşin tadını çıkararak geçirdik. Gönül bu canım manzaraya karşı yamaç paraşütü yapmak isterdi ancak yükseklik korkusu bu adrenalini yaşamama engel oldu. En azından beşimizden biri yamaç paraşütü yaptı. Kaş’ta yapılacak bir diğer aktivite ise dalmak. <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiDT9I4vfBHx4P7LS0w8SUNUiAIeDvMlJDdBH3JdiGMrtC5usd9YHPEOxp47rZyq2iVV6Hl0_wSoH8E571_2oVyBsmEuVh143-JtjvftQVhiaV-Aa5R-OEzpJ0g_NTfgCgMGgVjDhGtlcT-/s1600/DSCF3499+%2528Large%2529.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiDT9I4vfBHx4P7LS0w8SUNUiAIeDvMlJDdBH3JdiGMrtC5usd9YHPEOxp47rZyq2iVV6Hl0_wSoH8E571_2oVyBsmEuVh143-JtjvftQVhiaV-Aa5R-OEzpJ0g_NTfgCgMGgVjDhGtlcT-/s320/DSCF3499+%2528Large%2529.JPG" /></a></div>Akşam uçağa ulaşmak üzere kiraladığımız minibüs ile yola çıktık. Kaş’a havayolu ile gelmek tabiki karayolundan daha avantajlı ancak merkeze ulaşım açısından yine de sıkıntılar var. <br />
Türkiye’nin en güzel plajlarından biri olan Kalkan ile Kaş arasında kalan Kaputaş’a bu sefer gidemesem de daha evvel bu plaja uğramışlığım var. Anında derinleşen denizi ile bana pek hitap etmediğinden ve araçsız zor olacağından seyahatimizde burayı es geçtik. Umarım uğrayamadığımız diğer yerler için yolumuz yeniden Kaş’a düşer.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjD0iUSRfv1RjakPIIW-HnSb1J4jdr4969sm5JKwOwzdhrVnk9slbbQfnLnGs1K-vS8p6t5hYhjC_X-YMc5tUyni7fi20V2ZU-Wyo56BX2VW7fdlA6AKL2sgiVSdDs_jL9ocyu3aKB76w65/s1600/DSCF3608+%2528Large%2529.JPG" imageanchor="1" style=""><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjD0iUSRfv1RjakPIIW-HnSb1J4jdr4969sm5JKwOwzdhrVnk9slbbQfnLnGs1K-vS8p6t5hYhjC_X-YMc5tUyni7fi20V2ZU-Wyo56BX2VW7fdlA6AKL2sgiVSdDs_jL9ocyu3aKB76w65/s320/DSCF3608+%2528Large%2529.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhLDSpNEA917-6tDANJuToNeQuV2l-XrLkdoZ4253wFGrtoZP9_PFyfPDp2o_X6wSSGa0YTDg4ft5aMFlTqY-dEtmZLXst-8B63nFmCKW_4jeyAndVDYDRMRl62wqqE0sxG2GWFQi9U2FI9/s1600/DSCF3570+%2528Large%2529.JPG" imageanchor="1" style=""><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhLDSpNEA917-6tDANJuToNeQuV2l-XrLkdoZ4253wFGrtoZP9_PFyfPDp2o_X6wSSGa0YTDg4ft5aMFlTqY-dEtmZLXst-8B63nFmCKW_4jeyAndVDYDRMRl62wqqE0sxG2GWFQi9U2FI9/s320/DSCF3570+%2528Large%2529.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg5Id1HCBS7U2SNEGVzO44dYhXfxAUKOoBqMOWF6P3hrc5J0HQ-0OuoJuq3zH0onHFF3-t9lLzQALGiqO38GiALMpSF_rfCzCKF90FK-DKR0mMBWGod04MzVeodqhSy52gslLRmttKHZSCp/s1600/DSCF3571+%2528Large%2529.JPG" imageanchor="1" style=""><img border="0" height="320" width="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg5Id1HCBS7U2SNEGVzO44dYhXfxAUKOoBqMOWF6P3hrc5J0HQ-0OuoJuq3zH0onHFF3-t9lLzQALGiqO38GiALMpSF_rfCzCKF90FK-DKR0mMBWGod04MzVeodqhSy52gslLRmttKHZSCp/s320/DSCF3571+%2528Large%2529.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiwtxyIVYtgryy1FsENEaFuaT7GGPX2d-8Jbh9IrePJ79Z61KGr7MworpS7Kq1c19QU4VxqLlBgOD1_KBNqHlZXziwSlGdj-tKLmUYtK-ctUEvLbDaaFJFLmQTiJEoSjXSHyFxW3LGbS15L/s1600/DSCF3577+%2528Large%2529.JPG" imageanchor="1" style=""><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiwtxyIVYtgryy1FsENEaFuaT7GGPX2d-8Jbh9IrePJ79Z61KGr7MworpS7Kq1c19QU4VxqLlBgOD1_KBNqHlZXziwSlGdj-tKLmUYtK-ctUEvLbDaaFJFLmQTiJEoSjXSHyFxW3LGbS15L/s320/DSCF3577+%2528Large%2529.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiw-y4OKRsimlbpt556_0zNrzI0nATTTi0uibN5YqYTUIFRMcWu2iI-nKG6-lhXJIXbzDLwK_-JFwKHP6DFxNRyx2OAt8prhRnUt9nUsRXD_5pfjRLdQuxm4tXDMdEcHMDxYKveXxA2q_qB/s1600/DSCF3594+%2528Large%2529.JPG" imageanchor="1" style=""><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiw-y4OKRsimlbpt556_0zNrzI0nATTTi0uibN5YqYTUIFRMcWu2iI-nKG6-lhXJIXbzDLwK_-JFwKHP6DFxNRyx2OAt8prhRnUt9nUsRXD_5pfjRLdQuxm4tXDMdEcHMDxYKveXxA2q_qB/s320/DSCF3594+%2528Large%2529.JPG" /></a></div>Emine Öztürk Taşdemirhttp://www.blogger.com/profile/11818870921787325331noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4463942530908932732.post-83628308597344358092011-08-16T06:04:00.000-07:002012-01-17T12:35:01.925-08:00BALKANLAR- SARAYBOSNA- HIRVATİSTAN- MOSTAR- EYLÜL 2010<strong>3 Eylül 2010- SARAYBOSNA</strong><br />
Türkiye’den Bosna Hava Yollarına ait saat 8’de bindiğimiz uçak Bosna saati ile 9’da iniş yaptı. Pasaport kontrolünden sonra araç kiralama şirketinden gelecek adamlarla park alanındaki Cola tabelası altında buluştuk. İstanbul’dayken yapmış olduğumuz görüşmelerde Ford Fiesta için anlaşmış sonrasında ellerinde kalmadığı için aynı fiyata bir üst model olan Ford Focus alacağımızı öğrenmiştik. Bizi bekleyen araç ise WV Passat idi. Koca bavulumuzu alacak kocaman bagajlı bir Passat! :) 3-13 Eylül tarihleri arası için 290 Euro ödedik ve İstanbul’dan getirdiğimiz navigasyon cihazı ve tarif sayesinde 11 günlük maceramıza başladık. <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEickWCttBzqky6owaUqh8gLu-QR9TgwqXSll1zpahvX1oaZOLrtqIT9H7rhRXlCyHBCxXq1z6p-KfACmwIL05K87ALwpnd4t8Iz9nhbRfc_djUEXeEjcuo5_btq4Vxas5RFNU5_J4EWr-nt/s1600/DSCF1256.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="320" width="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEickWCttBzqky6owaUqh8gLu-QR9TgwqXSll1zpahvX1oaZOLrtqIT9H7rhRXlCyHBCxXq1z6p-KfACmwIL05K87ALwpnd4t8Iz9nhbRfc_djUEXeEjcuo5_btq4Vxas5RFNU5_J4EWr-nt/s320/DSCF1256.JPG" /></a></div>Saraybosna’da kalacağımız Guest House’ı bulmak içinse birkaç tur atmamız gerekti. Sonraları yolun yürüyerek daha basit olduğunu araba ile gitmeye pek uygun olmadığını anladık. Sokaklar dar olduğundan ve biz henüz tatilin başında yabancılık çektiğimiz için aracımızı güvenli olması amacıyla 2 gecesi 15 Euro olan bir parka bıraktık. <br />
2 gece kalmak üzere 2 ranzalı, 4 kişilik odamıza yerleştik. Hostelde banyo ortak, mutfak yok. Küçük bir dinlenme ve bilgisayar odası mevcut. Sanıyorum 3 odası var ve hep doluydu. <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgLbJs4Z_xZkjbgVopt12xTDIuQgw0DUsEbbWYJwcWuYVFX60phZS7OjpIqSgyTPl-dDaYJpv9iyGszVU7yEw9z2a0_UkwD6RkhProF5a5h9ZefqiOTT6beos8R0AZM_Cpd8vOk7kVQ1glx/s1600/Picture+084.jpg" imageanchor="1" style="clear:left; float:left;margin-right:1em; margin-bottom:1em"><img border="0" height="214" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgLbJs4Z_xZkjbgVopt12xTDIuQgw0DUsEbbWYJwcWuYVFX60phZS7OjpIqSgyTPl-dDaYJpv9iyGszVU7yEw9z2a0_UkwD6RkhProF5a5h9ZefqiOTT6beos8R0AZM_Cpd8vOk7kVQ1glx/s320/Picture+084.jpg" /></a></div>Bosna sokaklarına çıktık, öncelikle turist bürosundan tanıtıcı broşür v.b. belgeleri topladıktan sonra civardaki en iyi burek yapan yeri sorduk. Gelmeden evvel ününü duyduğumuz bureki ilk kez tattık ve bağımlısı olacağımızı anladık. <br />
Akşam yemeği içinse daha önceden okuduğumuz/duyduğumuz GS’lı futbolcunun köftecisini tercih ettik. 1’er porsiyon köfte yanında kaymak 1 karışık salata ve 1 domates salatası, 3 limonata bir su için 54 KM ödedik. Domates salatası dedikleri yuvarlak kesilmiş domatesler, karışık salata ise lahana ve yine kenarlarında aynı şekilde kesilmiş domatesten ibaret. <br />
Yemek sonrası kahve keyfi içinse meydandaki kahveye girdik. Bos Kahve diye tanımladıkları bize gore bizim Türk Kahvemizden sipariş verdik. (Kahveler şekersiz olarak yanında şeker ve lokum ile servis ediliyor ve cezvelerde geliyor. Bir cezveden 2 fincan kadar kahve çıkıyor.) Akşam kalan zamanı nasıl değerlendireceğimizi düşünürken kahveci içeri giren arkadaşına bizi işaret ederek Türk olduğumuz söyledi. Gelen Arda isimli Bosna’da politika okuyan arkadaş ile yaptığımız ve Metal Müzik dinleyicisi olduğunu öğrenmemizle koyulaşan muhabbet birkaç saat sürdü. Kahveler ardından, çaylar darken mekanın kapanışına doğru hepbirlikte fotoğraf çektirip uyumak üzere buz gibi havada titreyerek hostele yol aldık.<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgAo_kPByBgILkRpukdQvE7CWSnU5B456bdkNQDnfqH5bHYzNjrvsgfIgm8mGOvVGwmXVA8Ec-Q2ZdN1UpAQHfupZDYf9XVa3lDjF1FtorRIUzOdMI4h0h1oY1MOxODW_1xNpoYh-P3-qqE/s1600/Picture+077.jpg" imageanchor="1" style="clear:right; float:right; margin-left:1em; margin-bottom:1em"><img border="0" height="320" width="214" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgAo_kPByBgILkRpukdQvE7CWSnU5B456bdkNQDnfqH5bHYzNjrvsgfIgm8mGOvVGwmXVA8Ec-Q2ZdN1UpAQHfupZDYf9XVa3lDjF1FtorRIUzOdMI4h0h1oY1MOxODW_1xNpoYh-P3-qqE/s320/Picture+077.jpg" /></a></div>Balkanlardan gelen soğuk hava dalgası tanımı son dereye yerindeymiş. Tatil, güneş, deniz hazırlığı içerisinde gelen biz bu hava şartlarına uyum sağlayacak hiç kıyafet getirmemiştik. Birer ceket veya sweetshirt. Birdahaki sene bavula birkaç parça kazak konulacak! <br />
İlk günü yiyip içerek ve Başçarşı’yı gezerek tamamladık. Yarın yakın çevreleri göreceğiz. <br />
<strong>4 Eylül 2010- SARAYBOSNA</strong> <br />
Tatilde erken kalkmak kuraldır zamandan kazanmak için ama benim gibi 6’da uyanmaya gerek yok. Şayet uyanırsanız birkaç saat arkadaşlarınızın uyanmasını beklemek zorunda kalırsınız. <br />
Herkes kalktıktan sonra güneşli bir Bosna sabahına merhaba diyerek kahvaltı yapmak üzere burek yemeğe gittik. Önceki gün kıymalı burek yemiştim bu sefer patatesli yiyeceğim. Burek diye sadece kıymalı olana deniyor ve istenirse krem peynir yoğurt arası bir sos ile servis ediliyor. Burek 2,5 KM diğerleri 2 KM. <br />
Bugün Cumartesi, bazı yerler yarım gün açık olduğundan programımızda ilk once yakın çevre gezisi vardı. Başçarşıdan yürüyerek Ulusal Müze’ye gittik. Giriş 5 KM. İçeride arkeolojik eserler v.b. ile arka tarafında botanik bahçesi var. Eserler bulunduktan sonra hanginin parçası olduğu nasıl anlaşılıyor merak ediyorum. Ancak bu müze bizi tatmin etmiyor. Belki de savaştan sonra elde ancak bu kadarı kalmıştır, bilemiyorum. Oradan tekrar yürüyerek merkeze gidiyor, arabamızı alıyor ve Savaş Müzesi olan Tunel’e gidiyoruz. <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgH-mX9Xb7Z2AH90hZdsQ_04z2yngp0FD7kPweboiXScHx4tXfSGFmqXOmET7C8OfA5fHxTiV6Polc7OEaPBAVdcuQLG5tV-pE-aDCNLCi7zEWfWSFq-R6e7GV2cY0Su1bTSBtbkc_WBWDE/s1600/Picture+138.jpg" imageanchor="1" style="clear:left; float:left;margin-right:1em; margin-bottom:1em"><img border="0" height="214" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgH-mX9Xb7Z2AH90hZdsQ_04z2yngp0FD7kPweboiXScHx4tXfSGFmqXOmET7C8OfA5fHxTiV6Polc7OEaPBAVdcuQLG5tV-pE-aDCNLCi7zEWfWSFq-R6e7GV2cY0Su1bTSBtbkc_WBWDE/s320/Picture+138.jpg" /></a></div>Tunel Müzesi savaş zamanında havaalanına yakın olduğu ve bodrum katı bulunduğu için havaalanı-şehir arasındaki asker, erzak v.b. geçişlerin sağlandığı Hırvat asıllı Boşnak bir çiftin evi. Girişte 20 dakikalık bir video gösterimi var. Evin altında bulunan 800 mt uzunluğundaki tünelin sadece birkaç metresi ve evin içerisi görülebiliyor. Boyu 1.60 mt olan tunelde ilerlemek şu an bile zorken savaş zamanında saatlerce yük ile buradan ilerlendiğini düşünmek hüzün verici. Müzede askerlere ait eşyalar, fotoğraflar, gazete küpürleri sergileniyor. Binanın dışı heryerde olduğu gibi mermi izleri ile dolu. Havaalanından merkeze giderken de onlarca binada halen savaşın acı izlerini görmek mümkün. <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgZdh5qmsdR4duq9Q2TIwcXL-Hgy6Mk4c9NnEu73IX2Dv-n8UbAV3BElfIrOM5tBtJ_tCIeaYRVkpuJYV6BdXuX7KqAUmKnNi-vHPt9AX_1ZX0Rqyo_Q5h8OR_Yd3u9Hoyn6eyC2VSzI6MT/s1600/DSCF1394.JPG" imageanchor="1" style="clear:right; float:right; margin-left:1em; margin-bottom:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgZdh5qmsdR4duq9Q2TIwcXL-Hgy6Mk4c9NnEu73IX2Dv-n8UbAV3BElfIrOM5tBtJ_tCIeaYRVkpuJYV6BdXuX7KqAUmKnNi-vHPt9AX_1ZX0Rqyo_Q5h8OR_Yd3u9Hoyn6eyC2VSzI6MT/s320/DSCF1394.JPG" /></a></div>Ilıdcza’ya geçiyoruz. Burası tunele yakın bir park. Uzun iki sıra ağaç kaplı bir yürüyüş yolunun ardından ulaşılan içinde derelerin, ördek ve kuğuların, çocuk oyun alanları ve kafelerin olduğu keyifli ve yemyeşil bir alan. Yaklaşık 40 dakika süren yolu yürümek istemeyenler için faytonlar mevcut 15 KM. Biz sportif ve doğa sever kişiler olarak bu yolu keyifle yürüyoruz tabiki. Yolun sonunda pazardan aldığımız meyveleri yedikten ve dinlendikten sonra aynı yolu daha tempolu yürüyerek dönüyoruz. <br />
Merkeze döndüğümüzde tepedeki mezarlığa çıkıyor, savaş zamanında devlet başkanlığı yapan kişinin mezarını ve mezarlığın ardındaki Türk kalesini ziyaret ediyor ve kuşbakışı şehir fotoğrafı çekiyoruz. <br />
2. günün akşamında yemek tercihimiz pizza. Ardından börekçinin yanında bulunan çay aldığımız pastaneden pastalarımızı alarak çay kahve içmek için önceki akşam gitmiş olduğumuz mekana gidiyoruz. <br />
Gün içerisinde yemiş olduğumuz dondurmanın daha ziyade krem şanti gibi olduğunu belirtmeden geçmeyeyim. <br />
Saraybosna 2 gün içerisinde dolu dolu gezilebilecek bir şehir. Yeme içme fiyatları makul. Türklere karşı son derece sıcakkanlı olduklarını duymuştuk ama biz o kişilerle karşılaşamadık. Ayrıca ingilizce bilen oranı merkezde bile oldukça az. Adres sorduğumuz polisten, taksiciden tutun otoparkçısına kadar bilen yok. Son akşam yemek yediğimiz pizzacıda çalışan eleman hariç. <br />
1 KM = 1 TL <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiEWLL4YS01bTuTTNbz8h2BnHyzrhItcG5NpZ6-94tRtyGMckRaKfrkemsgna67Ns0aJQaJNET2RUDvPew7Rv98C3x-GCpPLxUAdiQeebzcSh5Fi3uiC8iaXcPGxuPYPHobu68GaI_T_hNW/s1600/DSCF1341.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="320" width="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiEWLL4YS01bTuTTNbz8h2BnHyzrhItcG5NpZ6-94tRtyGMckRaKfrkemsgna67Ns0aJQaJNET2RUDvPew7Rv98C3x-GCpPLxUAdiQeebzcSh5Fi3uiC8iaXcPGxuPYPHobu68GaI_T_hNW/s320/DSCF1341.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj7ptDOGZZS4Frbf2t2fbz7nvIr9BNyy_QmmuaVGn-qcnLSdp3X97rr3vC2fFduuKgKW-0oGDX4dMESLmrkynr_0BYzh8efyXlJMU7RPXlNmEzYdxkoym27nOUU-mttrHG59VP7fkEoD4YY/s1600/DSCF1202.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="320" width="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj7ptDOGZZS4Frbf2t2fbz7nvIr9BNyy_QmmuaVGn-qcnLSdp3X97rr3vC2fFduuKgKW-0oGDX4dMESLmrkynr_0BYzh8efyXlJMU7RPXlNmEzYdxkoym27nOUU-mttrHG59VP7fkEoD4YY/s320/DSCF1202.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhNDgIpa10MzTWiEp-HydX_C6_zrXygkcdYnsezRb4VSRv_lfKu8iwYPpnexyiK4YnQzXQcNtMvSGx5Md1_X24k9BHgvbll_qSzsspHQz0iLJiJxHpzKTvMv_hKngF3Ibn4tknU7Y-96IWh/s1600/DSCF1432.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="320" width="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhNDgIpa10MzTWiEp-HydX_C6_zrXygkcdYnsezRb4VSRv_lfKu8iwYPpnexyiK4YnQzXQcNtMvSGx5Md1_X24k9BHgvbll_qSzsspHQz0iLJiJxHpzKTvMv_hKngF3Ibn4tknU7Y-96IWh/s320/DSCF1432.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYmZGOmt-xuQftqx_9NsMiVvVbl0SQrvc2NGcF6LIcqZQrcbQh9x9g795pmzYI0JNhBopkEnf-1yJXYnWdVmZtVjPfHcRWRUS1CHhk0qjWODWG77u1METPDmbP5FhN8S67CUxqs-S-Q-HZ/s1600/DSCF1343.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYmZGOmt-xuQftqx_9NsMiVvVbl0SQrvc2NGcF6LIcqZQrcbQh9x9g795pmzYI0JNhBopkEnf-1yJXYnWdVmZtVjPfHcRWRUS1CHhk0qjWODWG77u1METPDmbP5FhN8S67CUxqs-S-Q-HZ/s320/DSCF1343.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEitZkbT0Xd-PvLhBsz_QJM959k3wgjcS0xASRF9Dr8QSBTq6NE0aNKEm4iP1IR4oeXStdlhXhsQKosVEavAqfiRlLt-uvQ-BANxTUNPiwlXYjVlQut9u8L3zm-ctY4qNmmTt3z2nhDcWr_c/s1600/Picture+003.jpg" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="214" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEitZkbT0Xd-PvLhBsz_QJM959k3wgjcS0xASRF9Dr8QSBTq6NE0aNKEm4iP1IR4oeXStdlhXhsQKosVEavAqfiRlLt-uvQ-BANxTUNPiwlXYjVlQut9u8L3zm-ctY4qNmmTt3z2nhDcWr_c/s320/Picture+003.jpg" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgl7HbiWRdyo_rx3POdtJjSafOBXmIdsrgvPPa0rULJ2aZuu-s8q4oeg0SeFe2xWqbnNPsRsbqLVW9tNxMFRgorWnUsfP1jePSGFngQG_5ueaRqmOvnmsB62x5bPeT9WrnpN6lhkuILodUC/s1600/DSCF1313.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgl7HbiWRdyo_rx3POdtJjSafOBXmIdsrgvPPa0rULJ2aZuu-s8q4oeg0SeFe2xWqbnNPsRsbqLVW9tNxMFRgorWnUsfP1jePSGFngQG_5ueaRqmOvnmsB62x5bPeT9WrnpN6lhkuILodUC/s320/DSCF1313.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgisuyIiYU19wDXBYd3R4EfLBYj07LnZNNFN-gvaoy75gEjVuVEz4iIFwh7SvGW4zZSEbBo5VgpIl5ePHslzKm85H1K6c17ihyphenhyphenlJ_YYlAt5F-OAjapBvpwmm3OdjcRkaDKORSGboiNl-YG4/s1600/DSCF1324.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgisuyIiYU19wDXBYd3R4EfLBYj07LnZNNFN-gvaoy75gEjVuVEz4iIFwh7SvGW4zZSEbBo5VgpIl5ePHslzKm85H1K6c17ihyphenhyphenlJ_YYlAt5F-OAjapBvpwmm3OdjcRkaDKORSGboiNl-YG4/s320/DSCF1324.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiFRp97KdqHrGvWxX5_kxmQbRl3w1EipJA_9Gpc_bxkmcPfOK7VCThm6t8obAUPATZvHulwdwR8FWra__4QuBT3znqYLql3LLZlIShRq2GuwJ7D9GrlU6CjnkrOG8ik9O59tljhS4zIEIMc/s1600/DSCF1445.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="320" width="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiFRp97KdqHrGvWxX5_kxmQbRl3w1EipJA_9Gpc_bxkmcPfOK7VCThm6t8obAUPATZvHulwdwR8FWra__4QuBT3znqYLql3LLZlIShRq2GuwJ7D9GrlU6CjnkrOG8ik9O59tljhS4zIEIMc/s320/DSCF1445.JPG" /></a></div><strong>5 Eylül 2010- HIRVATİSTAN- ZAGREB</strong> <br />
Sabah eşyaları toplayıp hostelden ayrıldık. Artık bir Bosna klasiğimiz olan börekle kahvaltının ardından 1 kg böreği yanımıza alarak Zagreb’e gitmek üzere yola çıktık. Yol 6 saat sürdü. Yerleşim bölgelerinden geçerken hız sınırı 50 ye düşüyor. Yollarda trafik polisleri ellerinde hız tespit ediciler ile bekliyor. Bu yüzden dikkat etmekte fayda var. <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh05hzP4Yj_IZP_avlsw5LRGa7JdY9NdYHeDG1-ZmeyzzUcFbhXAqOfc5zwIWGSL7Q0-aWYNqMyKpGlgshonEnf27Fi0eeCFF-dcsNmN0Hq2BZnRUZCNQVK-wcdOC1I-4tg2xrR6jbRNKnK/s1600/DSCF1468.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh05hzP4Yj_IZP_avlsw5LRGa7JdY9NdYHeDG1-ZmeyzzUcFbhXAqOfc5zwIWGSL7Q0-aWYNqMyKpGlgshonEnf27Fi0eeCFF-dcsNmN0Hq2BZnRUZCNQVK-wcdOC1I-4tg2xrR6jbRNKnK/s320/DSCF1468.JPG" /></a></div>Navigasyon cihazımız sayesinde kalacağımız Funk hosteli rahat bulduk. Saraybosna’da kaldığımız hostelden çok daha güzel ve temiz. Resepsiyondaki eleman girer girmez bize nereleri görmemiz gerektiği, nerelerde yemek yenebileceğini anlatıyor. <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEirJ1A-8pBD_T0JsnbGQI1aJYSLf4PLOgy6DByDjsMAW1GYdCKvAo5QoKOfCqd-xdLE_XqBxO8bdubmLxVCkgEn0lT43om74caK7i2XAdQiWIPxBZaZBaYgrfpbzWzkBNO_4NZGYKTOINXl/s1600/Picture+335.jpg" imageanchor="1" style="clear:left; float:left;margin-right:1em; margin-bottom:1em"><img border="0" height="214" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEirJ1A-8pBD_T0JsnbGQI1aJYSLf4PLOgy6DByDjsMAW1GYdCKvAo5QoKOfCqd-xdLE_XqBxO8bdubmLxVCkgEn0lT43om74caK7i2XAdQiWIPxBZaZBaYgrfpbzWzkBNO_4NZGYKTOINXl/s320/Picture+335.jpg" /></a></div>Elimizde harita yine düşüyoruz yollara. Haritadaki yürüyüş çizgisini takip ederek müze ve arşiv binasını, catedral gibi yapıların yerini tespit ediyoruz. Akşam olduğu için hepsi kapalı. Tavsiye üzerine oturduğumuz Nokturna isimli restoranın yeri kathedrale bakan sokakta. Dışarıdaki masalardan birine yerleşiyoruz. Siparişi almaları oldukça uzun sürüyor. Menüde çok seçenek olsada içinde ne olduğunu anlamadığımız şeyleri ve domuz eti yemek istemediğimiz için bildiğimiz tatlardan domates çorbası ve tavuk yemeği söylüyoruz. Uzun sure beklemek sinirlerimizi bozduktan sonra garsonun söylediklerimizi ters getirmesi üzerine tuz biber oluyor. İtiraz etmiyor yiyoruz, açız. <br />
Akdeniz, Ege havasına sahip barlar sokağı upuzun ve café/barlar oldukça dolu. Sakin ve kahve içilecek bir yer beğenemediğimizden ve soğuk katlanılmaz bir hal aldığından hostele dönüyoruz. <br />
<strong>6 Eylül 2010- HIRVATİSTAN- ZAGREB</strong> <br />
Bir gün önceden Bosna’dan aldığımız börekler, marketten aldığımız çaylar ve kruasan ile yaptığımız kahvaltının ardından sokaklardayız. Müzeleri gezmemeye sadece şehir tutu yapmaya karar veriyoruz. Aslından Mimar Müzesi çok cazip geliyor ama bir gün önceki müze gezisi bizi mutlu etmediğinden ve zaman kısıtlı olduğundan vazgeçiyoruz. <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEihU0k9q-HqGbJIJ6NERjulpHI_TgmrYIwuE70Qdp2SlBJRSF0fLtJe8FKLZuUR2IMAgFcj9JOIcj949lUhvU9m5HRrgsBFooKH4JEdruqWqg1L3GWpV1UBG2d0khNvdqtzrcSwmp1XoucZ/s1600/DSCF1512.JPG" imageanchor="1" style="clear:right; float:right; margin-left:1em; margin-bottom:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEihU0k9q-HqGbJIJ6NERjulpHI_TgmrYIwuE70Qdp2SlBJRSF0fLtJe8FKLZuUR2IMAgFcj9JOIcj949lUhvU9m5HRrgsBFooKH4JEdruqWqg1L3GWpV1UBG2d0khNvdqtzrcSwmp1XoucZ/s320/DSCF1512.JPG" /></a></div>Zagreb meydanı oldukça büyük. Pazar akşamı bomboş olsa da bugün oldukça canlı ve kalabalık. Müzik yapanlar, oturup onları izleyen muhabbet eden ve meydanda birşeyler atıştıranlar ile dolu. <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjTHyXjPyK55H3MEiGOS6JcLCemchk6n9oYcRfPFgZTutNzhnxi_Wurz7Lr0y3U33HNLQdQyAHy5DoSuHLxn_BAZHi9PXvyrAR4J_SJHXbQ5YL1FT7uLRBAXB8zH80IgAYu5KArgWbLegho/s1600/DSCF1663.JPG" imageanchor="1" style="clear:left; float:left;margin-right:1em; margin-bottom:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjTHyXjPyK55H3MEiGOS6JcLCemchk6n9oYcRfPFgZTutNzhnxi_Wurz7Lr0y3U33HNLQdQyAHy5DoSuHLxn_BAZHi9PXvyrAR4J_SJHXbQ5YL1FT7uLRBAXB8zH80IgAYu5KArgWbLegho/s320/DSCF1663.JPG" /></a></div>Saat 12:00’de meydanda kravatlı kişiler turistlere 1,5 saat boyunca bedava şehiri gezdirmek için bekliyorlarmış ama biz bağımsız gezmek için onlara bakmıyoruz. Turist informationdan birkaç broşür alıyoruz, içlerinden biri tabiki bir metal bar broşürü. Kapıda gördüğümüz gezi treni ile yaklaşık yarım saat etrafı gezdikten sonra kathedrali ziyaret ediyoruz. Oldukça görkemli, içeride fotoğraf çekmek serbest. Dua edenler olduğu kadar bizim gibi ellerinde fotoğraf makinası ile gezenlerde mevcut. Ortada camdan tabut içerisinde rahip mumyası var. Bütün kathedrallerde olduğu gibi işlemeler v.b. on numara. Meydanda kurulan Dolac Pazarında dolaştık. Hediyelik eşyalar satan yerlerden birşeyler aldıktan sonra meyve sebzecileri öksüz bırakmadık. Barlar sokağından doğru Meryem Ana’yı yangından kurtaran kapıyı ve Marcov meydanında bulunan Kiliseyi görmeye gittik. Marcov meydanına finükülerle çıkmaya niyetli olsakda yol bizi buraya getirdi, bir baktık ki finiküler aşağıda kalmış. Kilise kapalı olduğundan ziyaret edemediğimizden civarı gezmekle yetindik. <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiAbQPv0ZPYWIFwBk1SxiAepkn0dVZMzqqkDiRzLQYqWS1a_LwTI6AND4i7HYu7qXB2KX3dzUxjadh5HFkU2xrdXhWAXj0yIZT2Fkq2nsdWE8Hknq2lDQ7czdD-kFjCOzptPhDfKLimzy8L/s1600/Picture+372.jpg" imageanchor="1" style="clear:right; float:right; margin-left:1em; margin-bottom:1em"><img border="0" height="214" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiAbQPv0ZPYWIFwBk1SxiAepkn0dVZMzqqkDiRzLQYqWS1a_LwTI6AND4i7HYu7qXB2KX3dzUxjadh5HFkU2xrdXhWAXj0yIZT2Fkq2nsdWE8Hknq2lDQ7czdD-kFjCOzptPhDfKLimzy8L/s320/Picture+372.jpg" /></a></div>Soğuktan donan bacaklarımızı korumak için mağazalarda deli gibi çorap ararken gördüğümüz ve listemizde öneriler arasında olan pastacıda pasta yedik, o kadar beğenmedik. Aslında dondurmaları mükemmel görünse bile bu havada dondurma yemek fikri içimizi üşüttü. Yinede pasta yerine dondurma öneriyorum. <br />
Biraz tersden olsa da yemek yemek üzere bu sefer Nokturna’nın üzerindeki restoran olan Leonardo’ya giriyoruz. Tercihimiz spagetti ve pizza. <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-VhRNu-svRK73gN1OKbjJlliNk-_7SpZRDXVbH8TpiPRBRFjRGebBE-1G_RICUH6n2w_VgIWrCV-i2ltgVUtrDeZD4c8UAs2aiysYTIcAVFhvIwgFLfV6IpzzsF8eJz2EIhu0lokXUVft/s1600/Picture+424.jpg" imageanchor="1" style="clear:left; float:left;margin-right:1em; margin-bottom:1em"><img border="0" height="214" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-VhRNu-svRK73gN1OKbjJlliNk-_7SpZRDXVbH8TpiPRBRFjRGebBE-1G_RICUH6n2w_VgIWrCV-i2ltgVUtrDeZD4c8UAs2aiysYTIcAVFhvIwgFLfV6IpzzsF8eJz2EIhu0lokXUVft/s320/Picture+424.jpg" /></a></div>Şehirden ayrılmadan evvel metal barı bulmak üzere yeniden Marcov Meydanına doğru çıkıyoruz Meryem Ana kapısından çıkınca hemen sağdaki sokakta. İçeride birkaç kişi var pek bir özelliği yok biz girdiğimizde Metallica v.b. çalarken eşimin üzerinde Death tişörtünü görünce listeyi genişletiyor ve Death v.b. çalmaya başlıyorlar. Biraz müzik dinleyip kulaklarımızın pasını attıktan sonra çıkarken işletmeciye kendisi ile fotoğraf çektirmek istediğimizi söylüyoruz, şaşırsa da kabul ediyor ve bize gezeceğimiz diğer şehirlerde metal bar önelerilerinde bulunuyor. Sapığız metalci görünce dayanamıyoruz diyemiyoruz. :P <br />
Arabaya dönüyor ve karanlıkta şehirden ayrılıyoruz. Şehirleri 1 güne sığdırdığımız için mutluyuz. <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjdozAjNMT4Sg1zYiwimB-5pbmyV7LlyMiEAk5cUc2vLEoo8AuKUqbXr6bmtmUSU882zQYRUa7Eei1HDUGKdzK0j8vtIUlOj29l7DcT5qCM6unpKyARcUn57Amp1sXWyFdYAFxXpmXkA2Km/s1600/Picture+396.jpg" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="214" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjdozAjNMT4Sg1zYiwimB-5pbmyV7LlyMiEAk5cUc2vLEoo8AuKUqbXr6bmtmUSU882zQYRUa7Eei1HDUGKdzK0j8vtIUlOj29l7DcT5qCM6unpKyARcUn57Amp1sXWyFdYAFxXpmXkA2Km/s320/Picture+396.jpg" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEguLTJ0NZu7oBj8aNMhUOajoWEQ3h6OeJaxnfTcAwM5hXFIhuBVJwRlzkJ4T7jNIh1NwHPCUrV1vQW6oHjNysf4UPKWMvMZt8_Pztw93Ejd5GpYSm0RuCYTvBx8DYLi24z779n6tYUWl7Xk/s1600/DSCF1501.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEguLTJ0NZu7oBj8aNMhUOajoWEQ3h6OeJaxnfTcAwM5hXFIhuBVJwRlzkJ4T7jNIh1NwHPCUrV1vQW6oHjNysf4UPKWMvMZt8_Pztw93Ejd5GpYSm0RuCYTvBx8DYLi24z779n6tYUWl7Xk/s320/DSCF1501.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhCxYrhj4-5lfCfrBaih89wnvjQk4eazaliWPVREZKa6hKMWSzHaMVjMlhPA3OGDBEq57zNHlQNFKbzqeK626mvmin9tki6y8vX5ctAWVAPmcgBarhRrhhY_4DPUz2g_FjWhGEwkRr7LndE/s1600/DSCF1560.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhCxYrhj4-5lfCfrBaih89wnvjQk4eazaliWPVREZKa6hKMWSzHaMVjMlhPA3OGDBEq57zNHlQNFKbzqeK626mvmin9tki6y8vX5ctAWVAPmcgBarhRrhhY_4DPUz2g_FjWhGEwkRr7LndE/s320/DSCF1560.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj1TKxUkcR1M658itcMvLN_44HZ38FfT7WaJdb-48OJ0MRxn1bWfEK0s3nZdmcenUroL0_jy47fHRyy_RP0i6oZ9f7nlauAgGUnHGHtDU85-11SRKbHFdtx4x0yqMr2DhF6juMBvczfGeya/s1600/DSCF1613.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj1TKxUkcR1M658itcMvLN_44HZ38FfT7WaJdb-48OJ0MRxn1bWfEK0s3nZdmcenUroL0_jy47fHRyy_RP0i6oZ9f7nlauAgGUnHGHtDU85-11SRKbHFdtx4x0yqMr2DhF6juMBvczfGeya/s320/DSCF1613.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjBm_JPl4QQlvS8v4s2-h27KtFIAez1SqR3RkOcrk3v4PhoWgkkXqzrpjiTMMXqeUGgeEaY-BMycsyX2kle2xmaadTaUT_j0-a4oxCLxSInxo68fdWZaIYT8snxjNbXBXiQuiX0DYdb5ynf/s1600/DSCF1623.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjBm_JPl4QQlvS8v4s2-h27KtFIAez1SqR3RkOcrk3v4PhoWgkkXqzrpjiTMMXqeUGgeEaY-BMycsyX2kle2xmaadTaUT_j0-a4oxCLxSInxo68fdWZaIYT8snxjNbXBXiQuiX0DYdb5ynf/s320/DSCF1623.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjXJzJKg43NkMYcoW_V1sI01_WD7wpF3tMYQYOc8-BIsmZSkKwVgm-N9KwRHx4jzfudMOwgYgfDjgH7WNuY1m53OPWMnoU21EbwEagAJbzhvG0tKxYPh4vuw27V7jnRo3izub4oLNy0qeQq/s1600/DSCF1723.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjXJzJKg43NkMYcoW_V1sI01_WD7wpF3tMYQYOc8-BIsmZSkKwVgm-N9KwRHx4jzfudMOwgYgfDjgH7WNuY1m53OPWMnoU21EbwEagAJbzhvG0tKxYPh4vuw27V7jnRo3izub4oLNy0qeQq/s320/DSCF1723.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjTfZbfos5MxChNCKvqacxUL3A4Ar3hnVTzaoNzsjniVcVNNfuCzZwixkFy2FR5w-0JjAXHZmZxoXCGqtKvenpMxpPj-v36R4aQtzelrwD-2Z5t2kAO97Pjwrsd8vYIsqRFlKRCAuRFumXe/s1600/DSCF1690.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="320" width="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjTfZbfos5MxChNCKvqacxUL3A4Ar3hnVTzaoNzsjniVcVNNfuCzZwixkFy2FR5w-0JjAXHZmZxoXCGqtKvenpMxpPj-v36R4aQtzelrwD-2Z5t2kAO97Pjwrsd8vYIsqRFlKRCAuRFumXe/s320/DSCF1690.JPG" /></a></div><br />
<br />
<strong>7 Eylül 2010- HIRVATİSTAN- PLITVICE</strong> <br />
Plitvice.. Seyahate başlamadan evvel beni buraya götürmezseniz öldürün dediğim mekan. Ve ben midemi üşüttüğüm veyahut birşey dokunduğu için bütün geceyi uykusuz ve kıvranarak geçirdim. <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhpOoZ1ZW_FQ7haBa_N9C-NQKC-hDjlWx4X5MlZiCAmIY0rKwxRxMix4bilqNGxw8-x7xBgkQcKMqxkFZ187H7B-EmsMiHfiyEG7j6vaEtmsynI_mJPMRhjNdybPYoPlL5iOobh2gKDdLKS/s1600/Picture+457.jpg" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="214" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhpOoZ1ZW_FQ7haBa_N9C-NQKC-hDjlWx4X5MlZiCAmIY0rKwxRxMix4bilqNGxw8-x7xBgkQcKMqxkFZ187H7B-EmsMiHfiyEG7j6vaEtmsynI_mJPMRhjNdybPYoPlL5iOobh2gKDdLKS/s320/Picture+457.jpg" /></a></div>Sara Guest House’a oldukça virajlı bir yoldan yaklaşık 1,5 saat gelerek ulaştık. Burası köyün içerisinde bir apart daire. 2 odası ve odalarında ayrı banyo tuvalet var.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh1tR1EU4azCGuGsQbDO39FIWixERQz2p7F5kJW7U3HHL-WpEI77y25hCQBSLJTzrzgf2S5WAhutdxBsDsKJP1x1_QHWSim8zSbH1Nb9bLg7x-OaV2ig1ReLqmwDPEEyYc1PA091FMjUcLH/s1600/DSCF1729.JPG" imageanchor="1" style="clear:left; float:left;margin-right:1em; margin-bottom:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh1tR1EU4azCGuGsQbDO39FIWixERQz2p7F5kJW7U3HHL-WpEI77y25hCQBSLJTzrzgf2S5WAhutdxBsDsKJP1x1_QHWSim8zSbH1Nb9bLg7x-OaV2ig1ReLqmwDPEEyYc1PA091FMjUcLH/s320/DSCF1729.JPG" /></a></div>Sabah altıda dışarıdan yağmur sesleri geliyordu, bütün gece uyuyamamanın verdiği yorgunluk hissi ile biraz daldıktan sonra gözlerimi açtığımda neyseki yağmur yoktu. Bitkin bir halde kalkıp hazırlandım ve kahvaltı için az ileride ki bir restorana girdik. Midemden ötürü ben kuru ekmek, çay ve kahveye talim ederken bizimkiler 3 kahvaltı tabağı ve 2 omleti hapur hupur götürdüler. 15 km sonra Plitvice’deydik. Oldukça kalabalık, turlarla gelenler çoğunlukta ve yaş ortalaması 60 :=) emekli olduktan sonra kendini gezmeye vuran tipik avrupalı amca ve teyzeler. Giriş için 110’ar KN ödedikten sonra alternative rotalardan Tekne turu ile başlayıp Tren/otobüs turu ile noktalananı seçiyoruz. Fiyata bunlarda dahil ama tekneye binerken biletlerimize cancelled kaşesi bastılar, sanıyorum bu birdaha binemezsiniz demek oluyordu. <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgv1i9heH61G8fC1kMiEkASNOhEkTAwxtnGBMSnHa3jdtNaZIwqM7VzdzaPPLZlIJwXzl36yrEXSBa_hx9fp62ebxn3xazp57zjueV0cNLXmOmiHnInkcs7EwJTvreasHaJOamXt4dQ5Y1q/s1600/DSCF1776.JPG" imageanchor="1" style="clear:right; float:right; margin-left:1em; margin-bottom:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgv1i9heH61G8fC1kMiEkASNOhEkTAwxtnGBMSnHa3jdtNaZIwqM7VzdzaPPLZlIJwXzl36yrEXSBa_hx9fp62ebxn3xazp57zjueV0cNLXmOmiHnInkcs7EwJTvreasHaJOamXt4dQ5Y1q/s320/DSCF1776.JPG" /></a></div>Plitvice içerisinde gölleri, şelaleri ve mağaraları barındıran yürüyüş parkurları dinlenme alanları/tesisleri olan oldukça büyük bir park. Göllerin üzerinde yürüme imkanı sağlayan ahşap patika yollar görsellik anlamında da süper. <br />
6 saat boyunca manzaranın büyüsüne kapılarak yürüyor, fotoğraf çektiriyor, mağaralara tırmanıyoruz. <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEheM1P7SwFYPE_uyiz8Ort9XPeF-x6ZzqGNd11dwEP9buFBmQcHnFlTs3bDfVsJsi6wtdV4v2P17TkvUFm-SG_EA8-hf3xUr5pzUJpgE3raXmnWmxPTrDhhR5FR9H_UOaOMy1bWlKAdAmZr/s1600/DSCF1827.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="320" width="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEheM1P7SwFYPE_uyiz8Ort9XPeF-x6ZzqGNd11dwEP9buFBmQcHnFlTs3bDfVsJsi6wtdV4v2P17TkvUFm-SG_EA8-hf3xUr5pzUJpgE3raXmnWmxPTrDhhR5FR9H_UOaOMy1bWlKAdAmZr/s320/DSCF1827.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj1QfdY1sIaAqEyzU4zGI6Gt37O2yEoJAsLmDqC1XdVkCQ60STr9MEJ_Os_cUiJ9X1fY5lJEnZIpuNDHL8aaOXjaKszE0f9cV9ibvHxsD0bQ_xw9ZQjqsCWkW_w4ORherCY-j1-IooAjlko/s1600/Picture+434.jpg" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="214" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj1QfdY1sIaAqEyzU4zGI6Gt37O2yEoJAsLmDqC1XdVkCQ60STr9MEJ_Os_cUiJ9X1fY5lJEnZIpuNDHL8aaOXjaKszE0f9cV9ibvHxsD0bQ_xw9ZQjqsCWkW_w4ORherCY-j1-IooAjlko/s320/Picture+434.jpg" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhY9zC2JbEUcvy3vTRz1hJsVjgv92lL2WRuJZwf_DOlNxKYI3LcJuPEYENn-MMcW7S1ruPgBQJ89TrfbV1EfUIwvEi06so2aN-pCAkiMRk3gIX_ClZcd8txoXo0GEiacUVtVeZoubGC0q4V/s1600/Picture+451.jpg" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="214" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhY9zC2JbEUcvy3vTRz1hJsVjgv92lL2WRuJZwf_DOlNxKYI3LcJuPEYENn-MMcW7S1ruPgBQJ89TrfbV1EfUIwvEi06so2aN-pCAkiMRk3gIX_ClZcd8txoXo0GEiacUVtVeZoubGC0q4V/s320/Picture+451.jpg" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjPIc-l0fXLN33eU0kMEk8P-ucmaHr3kKK1G89wYA71OGlu700bLZqc_EnmVPXkAKgVhq7ixVzslRSbalhdxpjM524gCU7vU7y0EtknFb4x69-9Bs8otpKE-OrV4a0F6U0vKYFRMrvZOnUn/s1600/Picture+482.jpg" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="214" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjPIc-l0fXLN33eU0kMEk8P-ucmaHr3kKK1G89wYA71OGlu700bLZqc_EnmVPXkAKgVhq7ixVzslRSbalhdxpjM524gCU7vU7y0EtknFb4x69-9Bs8otpKE-OrV4a0F6U0vKYFRMrvZOnUn/s320/Picture+482.jpg" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjkJqz5Elf-XShrSiYWroKbTjNRFITLKkMmDv-YptQ9gVRBooPCgViaG2RynI4zp6XDwJYNn4RZb55_zSwK4TwSEcXIx3C4R05BGkHPuj96Jmh2oPqgN0lW0cGewgT0vyuyEQxo-wCdqjYF/s1600/DSCF1762.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjkJqz5Elf-XShrSiYWroKbTjNRFITLKkMmDv-YptQ9gVRBooPCgViaG2RynI4zp6XDwJYNn4RZb55_zSwK4TwSEcXIx3C4R05BGkHPuj96Jmh2oPqgN0lW0cGewgT0vyuyEQxo-wCdqjYF/s320/DSCF1762.JPG" /></a></div>Plitviceden ayrılarak Zadar’da yer ayırttığımız Denis’e doğru yola çıktık. Hava kararırken Zadar’a 6 km uzaklıktaki Bibinje’de bulunan apart dairemize ulaştığımızda kapı duvardı. Sağa sola bakıp alt katta bulunanlardan yardım isterken yan evden bir teyzenin sürekli dışarı çıkıp bizi gözetlediğini bu arada elinde ki telefonlar bir yerleri aradığını gördük. 2 seçenek vardı ya bize yardımcı olmak için kalacağımız evin sahibini arıyor ya da bu tiplerde kim evimin önünde diyerek polisi. :) Sonunda ev sahibini aradığını ve bize yardımcı olmaya çalıştığını anladık. Yapılan telefon görüşmesi sonucu Denis’de kalamayacağımızı zaten su sıkıntısı olduğunu telefonda çemkiren teyzeden öğrendik. Yardımsever teyze Hırvatca birşeyler söylüyor biz Türkçe karşılık veriyor, anlaşmaya çalışıyorduk ki Franjo gelerek bize yardımcı oldu ve kendi evini ayarladı. Ev dışarıdan cazip görünmese bile içi son derece temiz ve yeni. İlk kalan kişilerden bile olabiliriz. Biz birşeyler almak üzere markete giderken onlarda evi hazır etti ve gecemizi burada geçirdik. <br />
<strong>8 Eylül 2010- HIRVATİSTAN- ZADAR- SİBENİK- SPLİT</strong> <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjTIujUjmJqqjNgQ9erJWGVS8J6qoiPYGjw2JoXBHT2xkTqZWz4naYcQ_3AVA9SzO7OOGLnvrhLtjQYvG1jyyceMMWcPSSbk3A_waV37BkN0tChFWaFgupBYJM-D6CUSx8NqHNVkXzg6dPG/s1600/DSCF1844.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjTIujUjmJqqjNgQ9erJWGVS8J6qoiPYGjw2JoXBHT2xkTqZWz4naYcQ_3AVA9SzO7OOGLnvrhLtjQYvG1jyyceMMWcPSSbk3A_waV37BkN0tChFWaFgupBYJM-D6CUSx8NqHNVkXzg6dPG/s320/DSCF1844.JPG" /></a></div>Sabah denize girecek hava olmadığından yürüyüş yapıp kahvaltılık alışverişi yaptıktan sonra döndüğümüzde uykucu kocaları uyanmış ve masada hazır beklerden görünce mutlu olduk. <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYK3gZLv9WEuzHKPkaPFa26So0L8EzyHvXxQSlLBt2ESsMrx7kVrRnbCLsGqPvEByZRpfl-bX0lgcrU3jJmNeQ1W4B2NTvnZ_C7WU7zFH4DXIiVXJXQNJ8dQYDwOPE23GFl9MU0ar4wTCM/s1600/DSCF1899.JPG" imageanchor="1" style="clear:left; float:left;margin-right:1em; margin-bottom:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYK3gZLv9WEuzHKPkaPFa26So0L8EzyHvXxQSlLBt2ESsMrx7kVrRnbCLsGqPvEByZRpfl-bX0lgcrU3jJmNeQ1W4B2NTvnZ_C7WU7zFH4DXIiVXJXQNJ8dQYDwOPE23GFl9MU0ar4wTCM/s320/DSCF1899.JPG" /></a></div>Zadar’da kilise ve deniz orgunu gezdik, kuleye çıktık. Kilisenin girişi 12 KN diğerleri kuleden şehire bakmak istedikleri için onu tercih ettiler bense ikisini de görmek istediğimden kuleden sonra kiliseye tek girdim. Lakin kilisenin içerisinde para verip görmeye değer birşey bulamadım. Kuleden ise şehri fotoğrafladık. Deniz orgu dalgaların asfaltta bulunan deliklere vurması ile rüzgarla birlikte orgdan çıkan sese benzer bir ses çıkarması sebebiyle bu ismi almış. <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiKxXKYblj7kW0DOqWlUtxsH5pJiSQxgURXjqPIYvOg8NgbRPRO7dBON5FpI_ar2nfA41cLhfEfqNX_YLGscJcBD37tm_E7ed-8HirUTRdb38AR1CPjHD22U4Q5tfJkRu6JvfweNKLaBdfV/s1600/DSCF1943.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="320" width="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiKxXKYblj7kW0DOqWlUtxsH5pJiSQxgURXjqPIYvOg8NgbRPRO7dBON5FpI_ar2nfA41cLhfEfqNX_YLGscJcBD37tm_E7ed-8HirUTRdb38AR1CPjHD22U4Q5tfJkRu6JvfweNKLaBdfV/s320/DSCF1943.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjqQtB-8jwK8jiLvren7zJ-F5capUYs3OobDZGKNFdtC-qKRVVbTWS8vdjUMxJdeH9GWeR52YzJ1NK-TnNoDM_7xcVNGesFL3DkRSpn0R3fJQEXyLKm4RRHhG4VtioQhxz5YKRHq-xmQjiy/s1600/DSCF1868.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="320" width="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjqQtB-8jwK8jiLvren7zJ-F5capUYs3OobDZGKNFdtC-qKRVVbTWS8vdjUMxJdeH9GWeR52YzJ1NK-TnNoDM_7xcVNGesFL3DkRSpn0R3fJQEXyLKm4RRHhG4VtioQhxz5YKRHq-xmQjiy/s320/DSCF1868.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgJPKhsRghqFACj5_9pu11vyYKK3JqgaOuTv1-Fx-yfQg2XBP8PQicv8LlCdgFwFCefDIYrOxu4OWsnZ0eG7Sm0AXqi0VVPHleFzQtLRJ1M1FcMLa33_XnE9R0IEza5KdOw6POOlqPbo53_/s1600/DSCF1880.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="320" width="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgJPKhsRghqFACj5_9pu11vyYKK3JqgaOuTv1-Fx-yfQg2XBP8PQicv8LlCdgFwFCefDIYrOxu4OWsnZ0eG7Sm0AXqi0VVPHleFzQtLRJ1M1FcMLa33_XnE9R0IEza5KdOw6POOlqPbo53_/s320/DSCF1880.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgbmtDlMQT3k_37LFJBjY3bOoR4irBaeDhxfUhbgGfmU919-pkyYEswiN8efdSuOyD1UhSjk86fhXH4E2AMjDzTJ4n7FLxPBY7U2XeP615cjonNhac7hc5eytpug_SBH_tfqTyxWGZ4AjsC/s1600/DSCF1904.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" widjavascript:void(0)th="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgbmtDlMQT3k_37LFJBjY3bOoR4irBaeDhxfUhbgGfmU919-pkyYEswiN8efdSuOyD1UhSjk86fhXH4E2AMjDzTJ4n7FLxPBY7U2XeP615cjonNhac7hc5eytpug_SBH_tfqTyxWGZ4AjsC/s320/DSCF1904.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiv-pT8kAgQE7Xh8zPmVm2MVCwI2eEk-6dbBTVpH6igm2hC4_vspd8i-TOLufHowrlfvW_l2pL4u-beNm_9zBc-P5BAlOx3miPn3-ZxEMUsVUbz_80TCTtg9jDUagd-YmUw4tyXdhCY5Xwh/s1600/DSCF1928.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiv-pT8kAgQE7Xh8zPmVm2MVCwI2eEk-6dbBTVpH6igm2hC4_vspd8i-TOLufHowrlfvW_l2pL4u-beNm_9zBc-P5BAlOx3miPn3-ZxEMUsVUbz_80TCTtg9jDUagd-YmUw4tyXdhCY5Xwh/s320/DSCF1928.JPG" /></a></div>Zadar’dan Sibenik<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiVBLR4jvFRvIEDLSiO-K4CdXRDr_hKSCfsHoxsf7Jox4XrS6MazVJyNoZLFGiAi0MuqaJF486kBsagcd5RBOVkxD7L7SVjGFRLKC1IymjxqMZqzu9-KfvolohFJgIRpDde-8sBpOtV12-w/s1600/Picture+574.jpg" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="214" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiVBLR4jvFRvIEDLSiO-K4CdXRDr_hKSCfsHoxsf7Jox4XrS6MazVJyNoZLFGiAi0MuqaJF486kBsagcd5RBOVkxD7L7SVjGFRLKC1IymjxqMZqzu9-KfvolohFJgIRpDde-8sBpOtV12-w/s320/Picture+574.jpg" /></a></div>Sibenik tarih kokan sokakları, taş evleri, yeşil panjurları ile küçük ama sevimli bir yer. Güzel sokaklarında kısa süreli bir yürüyüş yapıp fotoğraf çektirdikten sonra programa uymak adına çok oyalanmadan Split’e doğru yola çıktık. Aslında Sibenik daha uzun vakite geçirmeyi hakedecek sevimlilikte. <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiDIwVsQxdUQqkHQTEkmHPu1fcxANVpkGU6U7LUfFn5RexDzp42C600kkwoGZXzib7LL0aBOdvuwV584cpG_na2ov4g0T_52UT-ezKQdxRT-LxoAN72f4ljfSBf53pcYZ0P7l2q7rFvSa9Q/s1600/DSCF2011.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiDIwVsQxdUQqkHQTEkmHPu1fcxANVpkGU6U7LUfFn5RexDzp42C600kkwoGZXzib7LL0aBOdvuwV584cpG_na2ov4g0T_52UT-ezKQdxRT-LxoAN72f4ljfSBf53pcYZ0P7l2q7rFvSa9Q/s320/DSCF2011.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgf9Xui6uXejCBPzjCEkekOi6V1Oy1zD0n9CKtHZlm7NLL2OX1gi5Gv0xE88AN5dghlBrjvyEOtTqHuJYflL0r2aoE23T-8nPE0fFRKVwZvyE1iWytAu-MjQc2CPu5NrochBMztalnogfc_/s1600/Picture+588.jpg" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="214" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgf9Xui6uXejCBPzjCEkekOi6V1Oy1zD0n9CKtHZlm7NLL2OX1gi5Gv0xE88AN5dghlBrjvyEOtTqHuJYflL0r2aoE23T-8nPE0fFRKVwZvyE1iWytAu-MjQc2CPu5NrochBMztalnogfc_/s320/Picture+588.jpg" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhE_xqezQeGCuHjXrFuQxbz-udxNNOOuE-eHT9m9FMB-OVCrGAD9cktN0aH_wE5A_pIz7mdBgcI7p87CyRnNCiBw-aQrXCLAjpC-AzSJu9f_wky6fyS8443hkIoCKXT-R-CX5i4kzOm23p4/s1600/Picture+603.jpg" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="320" width="214" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhE_xqezQeGCuHjXrFuQxbz-udxNNOOuE-eHT9m9FMB-OVCrGAD9cktN0aH_wE5A_pIz7mdBgcI7p87CyRnNCiBw-aQrXCLAjpC-AzSJu9f_wky6fyS8443hkIoCKXT-R-CX5i4kzOm23p4/s320/Picture+603.jpg" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjjA2JslanuQJaGvbPg29AG2Csxc4FOxcqp4lwaaxPy78XplWvnq3vAgr5Ozavu1__JoA_IwvpPYGNFevkZF5yAKcV3KPevlHjFfjOZHUDn7VYDdDzPdEWrlEOziUeDwNPtjlKiKEShK-_G/s1600/DSCF1966.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="320" width="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjjA2JslanuQJaGvbPg29AG2Csxc4FOxcqp4lwaaxPy78XplWvnq3vAgr5Ozavu1__JoA_IwvpPYGNFevkZF5yAKcV3KPevlHjFfjOZHUDn7VYDdDzPdEWrlEOziUeDwNPtjlKiKEShK-_G/s320/DSCF1966.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjV63YngzsZYLibXnexcMPNrL_e5wN1K_kbqakWcNhC6T_bLwLvX1m0vew0gbmqf5wqmQAhWxN9I4217hRV0IgbezkvDOc1o0jmIu1GE83XZRCf84O1niLXD9tM_l8yfrxzCNZDphzjiT5Z/s1600/DSCF1980.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="320" width="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjV63YngzsZYLibXnexcMPNrL_e5wN1K_kbqakWcNhC6T_bLwLvX1m0vew0gbmqf5wqmQAhWxN9I4217hRV0IgbezkvDOc1o0jmIu1GE83XZRCf84O1niLXD9tM_l8yfrxzCNZDphzjiT5Z/s320/DSCF1980.JPG" /></a></div><br />
Split<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgjmBymQpnef31YgZBG5Fcl_qmNxkSQtBnYHv8P6bemPsJ8dqz8KzV67SMC4RK3xf9Zcg9zRT0wgdL79DrjJHfEscZl01loalofJehgFRENXuBOL22s4bMEw2Txf3bBVyrU7oHZEFWbXHhM/s1600/Picture+630.jpg" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="214" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgjmBymQpnef31YgZBG5Fcl_qmNxkSQtBnYHv8P6bemPsJ8dqz8KzV67SMC4RK3xf9Zcg9zRT0wgdL79DrjJHfEscZl01loalofJehgFRENXuBOL22s4bMEw2Txf3bBVyrU7oHZEFWbXHhM/s320/Picture+630.jpg" /></a></div>Merkeze çok yakın Dalmatian Villas’da kaldık. Konum itibari ile güzel olan otelimiz imkanlar itibari ile tatmin etmedi. 2 kişilik odayı bize 4 kişi diye vermeleri ve sıcak su sıkıntısı yaşanması 2 gece kalacağımız Split’de hoşa gitmeyen bir başlangıç olmuştu.<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgU46xnim7G9uhM-xZTrQC5Q7PDKZqDteRBV3Fqb5tZrpA-2MLHYrlLMAuN9LIz8HBRtD29MgY7NKJPv-I5KIrpYYjWE2vhO2BEwCnA6m-QAmJVpYP5FQWB7dU5MBnoGANyc1C5cgX-FatX/s1600/DSCF2035.JPG" imageanchor="1" style="clear:left; float:left;margin-right:1em; margin-bottom:1em"><img border="0" height="320" width="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgU46xnim7G9uhM-xZTrQC5Q7PDKZqDteRBV3Fqb5tZrpA-2MLHYrlLMAuN9LIz8HBRtD29MgY7NKJPv-I5KIrpYYjWE2vhO2BEwCnA6m-QAmJVpYP5FQWB7dU5MBnoGANyc1C5cgX-FatX/s320/DSCF2035.JPG" /></a></div>Yerleştikten sonra karnımızı doyurmak üzere restoran/café v.b. bakındık. Kararsızlığımızdan ötürü yine fast food yapan küçük bir dükkanda ekmek arası köfte, hamburger yedik. Bu tarz fast food/pizza dükkanlarının yanında sokakta Eminönü usulü balık ekmek yapan bir yer ile birsürü küçük börek dükkanı var. Meydan şeklindeki avluda yapılan canlı müzik eşliğinde oturup uzun bir sohbet eşliğinde kahvelerimizi içtik ve ertesi sabah Hvar’a gideceğimiz iskele için keşif turu yaptık. Kordon’da yaşları 18-20 arası olan bir grubun verdiği konseri izledik. Zadar’da gittiğimiz metal barda tavsiye edilen barı aradık fakat bulamadık. En sonunda çalıştığı mekanı kapatan uzun saçlı bir elemana yanaşarak yakınlarda metal bar olup olmadığını sordum. Hımmm metal bar diye süzdükten sonra arkada bir tane var Panchos dedi. Onu gördüğümüzü fakat bize tavsiye editen barın orası olmadığını söyledik. İsmi söylediğimizde eleman “burası” dedi. İnanmak zor olsa da aradığımız mekan orasıymış ama tavsiye eden dayı yalnış biliyor olacak ki metal bar ile pek ilgisini göremedik. Sorduğumuz eleman beklerseniz işim bitince başka bara beraber gideriz, ben istediğiniz şarkıyı çaldırırım diye ufaktan bize asılırken biz teşekkür edip kocalarımızın yanına kaçtık ve biraz daha dolaştıktan sonra otelimize döndük.<br />
<br />
<br />
<strong>9 Eylül 2010- HIRVATİSTAN- HVAR ADASI</strong> <br />
11’de kalkan feribot ile Hvar adasına gittik. 1 saat 40 dakika sonra adaya vardığımızda bizdeki gibi başka adalara da uğrayarak gittiğini düşündüğümüzden once yerimizden kımıldamasak da doğru yerde olduğumuzu kiralık oda tabelaları taşıyan kadınların ellerindeki dövizlerden anladık. Bayramın ilk günü olduğu için postaneden kart alarak ailelerimizi aradık. <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgPkewe0gcZCySd1wtzwWqPAPD9zRfwaO2zcWvvK87z7tEmhQJYQ5ng9OkE4IKxpae1eBsOsvoN4a-lXX-YKBlRdojXQowIN_jtdKAXJTuXx_Cg-k-lyYLqu7eU4DeQJbbgd6cRuwg5gd3a/s1600/DSCF2040.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgPkewe0gcZCySd1wtzwWqPAPD9zRfwaO2zcWvvK87z7tEmhQJYQ5ng9OkE4IKxpae1eBsOsvoN4a-lXX-YKBlRdojXQowIN_jtdKAXJTuXx_Cg-k-lyYLqu7eU4DeQJbbgd6cRuwg5gd3a/s320/DSCF2040.JPG" /></a></div>Meydandaki turizm bürosuna en yakın ve güzel plajı sorduğumuzda yürüyerek 10 dakika ileride bir plajı tavsiye ettiler. Küçük ve çakıllı plajda şezlonglar 40 KN. Biz havlularımızı serdik ve havanın biraz serin olması sebebiyle çekinerek kendimizi Adriyatik Denizine bıraktık. Buz gibi Adriyatik bici kucakladıktan sonra kendisi ile çok asir neşir olamayacağımızı anladık. Kısa süreli yüzme faslının ardından tepedeki kaleye tırmandık. <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjddGZHtKdfOGD3ux6XrsI06MwyTMqh4wSdB_ovvqa_idcAPaBzPFlFJ1Rn5Mh-ze33K4vO87kFAGAlDHR-22awFPT2P16C5_zqjjhagT7n7mPlRA7mKuOzxtu5JLrmPuRSu8h0wqDBXM2x/s1600/DSCF2089.JPG" imageanchor="1" style="clear:left; float:left;margin-right:1em; margin-bottom:1em"><img border="0" height="320" width="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjddGZHtKdfOGD3ux6XrsI06MwyTMqh4wSdB_ovvqa_idcAPaBzPFlFJ1Rn5Mh-ze33K4vO87kFAGAlDHR-22awFPT2P16C5_zqjjhagT7n7mPlRA7mKuOzxtu5JLrmPuRSu8h0wqDBXM2x/s320/DSCF2089.JPG" /></a></div>Kaleye giriş ücretini hatırlamıyorum ama biz girmeye gerek görmedik. Saat 7’de Stari Grad’dan kalkacak feribot ile döneceğimiz için o bölgeye giden otobüsü beklemeye başladık. Yanımıza yanaşan birisi aynı fiyata (25 KN) dolmuşu ile götürebileceğini söyleyince kabul ettik. İndiğimiz yerden Stari Grad’a patikavari bir yoldan yürüyerek 20 dakikada gidiliyordu. Buraya koca bavullarla gelenlerde aynı şekilde mi ulaşıyor merak ediyorum. Küçük bir restoranda (ki içeride Is this Love, Pink Floyd v.s. çalmasını sevdim) yemek yedik. Buralardan balık yemeden dönmemek ve pizza v.b. hamurlardan sıkıldığım için küçük balık tabağı söyledim. Ama karşılaştığım hamsiden küçük ve temizlenmemiş kızarmış balıklar karşısında hüsrana uğradım. Birkaç tane yedikten sonra masadaki diğer aperatiflerden atıştırmayı ve Emre’nin kalamarından araklamayı tercih ettim. <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjkQB-5coSxKr0y56Dssm-Sh6P1Px46d0pWuco3MdrvWsjJpyELBtedxV2HXlPINFqyDw9icqKCetOkJDtKF-0ZcP2qUi4TXd_z-uJXRYoeE4YbuuXpKhgBqOr5sC2m5y6QZxDqnWKmNUh6/s1600/DSCF2119.JPG" imageanchor="1" style="clear:right; float:right; margin-left:1em; margin-bottom:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjkQB-5coSxKr0y56Dssm-Sh6P1Px46d0pWuco3MdrvWsjJpyELBtedxV2HXlPINFqyDw9icqKCetOkJDtKF-0ZcP2qUi4TXd_z-uJXRYoeE4YbuuXpKhgBqOr5sC2m5y6QZxDqnWKmNUh6/s320/DSCF2119.JPG" /></a></div>Stari Grad’da benim giremediğim ama bayıldığım çok güzel bir koy var. Ormanın yeşilliği denize vurduğu için deniz daha çok göl gibi görünüyor. Durgun, berrak, yeşil.. Kesinlikle tavsiye ediyorum. <br />
Ada ile ilgili ikinci Ibiza olma yolunda v.b. yazılar okumuştuk ama biz mevsimden de olabilir gayet sakin bir yer ile karşılaştık. Bir tek Stari Grad’da konser veriliyordu ve 15-20 kişi onları izliyor birkaç kişi dans ediyordu. <br />
Dönüş feritotumuz geldiğimiz katamarandan kat kat büyük içine girdiğimizde feribotdan daha lüks bir yer izlenimi veren konforlu bir araçtı. Ben 2 saat süren yol boyunca uyudum. <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh21HbIdU4UUqAcxvrS5BN1UL_lmGYW-D_Nk4EY4mXvAc7ZQ1h3OjfvCvnxdQY2b_2CJiZ5UM_DDraPtTHp-X4RWrPzjd3FR38xDmGWOd4DvY7-hnKaP-SSablqy87defiFXojkl57E64cI/s1600/Picture+675.jpg" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="320" width="214" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh21HbIdU4UUqAcxvrS5BN1UL_lmGYW-D_Nk4EY4mXvAc7ZQ1h3OjfvCvnxdQY2b_2CJiZ5UM_DDraPtTHp-X4RWrPzjd3FR38xDmGWOd4DvY7-hnKaP-SSablqy87defiFXojkl57E64cI/s320/Picture+675.jpg" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEigJpu8P8S7e12ivx5j-glQH7FJiuf9Spuf277btmbVYMsWqTrSQKXe1ayFSkIWjpdEWYjVdhGfFjiSJV6hM5KO9fSQi4L-gN3vB8RgnA8rx7ub4qNkq36rL6eHvpdJQG9l2ftYyRagluPN/s1600/DSCF2066.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEigJpu8P8S7e12ivx5j-glQH7FJiuf9Spuf277btmbVYMsWqTrSQKXe1ayFSkIWjpdEWYjVdhGfFjiSJV6hM5KO9fSQi4L-gN3vB8RgnA8rx7ub4qNkq36rL6eHvpdJQG9l2ftYyRagluPN/s320/DSCF2066.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj4_BmvB8JhXu8R6wK9Dm9padb9X1EnpfJDpY9lDJsRzAekr-DhvJKhwiZivNzKHqd1Ns-RX83IUdNN6ieCkv9uGK5rn4p1G2fodi-jC907-cjsLyTYy-buUYB2HZ2_5PNwAmzZIQFslZ7W/s1600/DSCF2091.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj4_BmvB8JhXu8R6wK9Dm9padb9X1EnpfJDpY9lDJsRzAekr-DhvJKhwiZivNzKHqd1Ns-RX83IUdNN6ieCkv9uGK5rn4p1G2fodi-jC907-cjsLyTYy-buUYB2HZ2_5PNwAmzZIQFslZ7W/s320/DSCF2091.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhrdrWsc8YPHsjDtpiwRp3PP4nhsxVWOOWOD0eOa66dFAGGU1hkgUjRTRqJYSokKtesVUG2iVhljKPor84kW8G71X7GGg8XGaSJNz8CCOn9qCVhTsf46TtmmvSt2INksxjaB5w2EHkgJ-eH/s1600/DSCF2126.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhrdrWsc8YPHsjDtpiwRp3PP4nhsxVWOOWOD0eOa66dFAGGU1hkgUjRTRqJYSokKtesVUG2iVhljKPor84kW8G71X7GGg8XGaSJNz8CCOn9qCVhTsf46TtmmvSt2INksxjaB5w2EHkgJ-eH/s320/DSCF2126.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiKL3FiUrUQfH5lI3u2igDFiT0qFOpqST1cpd1eB_ufsB7IC4RWuB_sYoh8nkGQppMMTxAO6Fy-BJ5JNndsJiSRjEotoxMVTBXiL2zJhobTlvv5HTXgh_IstaqZINKFZ2OPIg6EJ_-tV0RK/s1600/DSCF2142.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiKL3FiUrUQfH5lI3u2igDFiT0qFOpqST1cpd1eB_ufsB7IC4RWuB_sYoh8nkGQppMMTxAO6Fy-BJ5JNndsJiSRjEotoxMVTBXiL2zJhobTlvv5HTXgh_IstaqZINKFZ2OPIg6EJ_-tV0RK/s320/DSCF2142.JPG" /></a></div><br />
<strong>10 Eylül 2010- HIRVATİSTAN- SPLİT- DUBROVNİK</strong> <br />
Yo yo bu bir kabus olmalı. Split'in daracık sokakların gezip alışveriş yapacağımız gün o tarih kokan labirent içerisinde fotoğraflar çekeceğimiz gün yağmur yağıyor olamaz. Bir cesaret burnumuzu sokağa uzatıyoruz aynen geri kaçıyoruz. Bu şartlarda Split'i görüp görebileceğimiz budur diyerek Dubrovnik'e gitmeye karar veriyoruz. <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh2TDuQM7kf9ocaiBUxNQv-NePRkrgrJIV8pKBopYF_QbUm6wOkjlPqrR2XfTvZP643mgAyJaA5eprF9AVcZuz-GkiY5tRoTsnOd4b-1A4118_Dn_OEcckmp40HfbKJuJZoL5Gt0-U-lbZK/s1600/DSCF2175.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh2TDuQM7kf9ocaiBUxNQv-NePRkrgrJIV8pKBopYF_QbUm6wOkjlPqrR2XfTvZP643mgAyJaA5eprF9AVcZuz-GkiY5tRoTsnOd4b-1A4118_Dn_OEcckmp40HfbKJuJZoL5Gt0-U-lbZK/s320/DSCF2175.JPG" /></a></div>Dubrovnik girişindeki köprüye bakan noktada fotoğraf çekmek üzere durduğumuzda yanımıza Türk'müsünüz diye bir amca geliyor. Ya Türkçe biliyor ya alnımızda yazıyor. Kalacak yer arıyorsanız benim evim var diye haritada gösteriyor, götürebilirim hemen diyor. Kalacak yer ayarladığımızı söyleyip teşekkür ediyoruz, ısrarlı bünyeden kaçarak uzaklaşıyoruz. <br />
Yol üzerinde market bulup kalacağımız yer için alışveriş yapıyoruz. Domates, peynir, çikolatalar, içecekler.. <br />
Milini'deki dairemize ulaşıyoruz. Bahçeli, geniş balkonlu, yeşillikler içerisinde 2 oda ve 2 banyosu olan şirin bir ev burası. Banyoları biraz küçük olsa bile iş görüyor. Eve yerleşip ayaküstü bakış attığımız Dubrovnik'e keşif turuna gidiyoruz. <br />
<strong>11 Eylül 2010- HIRVATİSTAN- DUBROVNİK</strong> <br />
Balkonda yaptığımız güzel kahvaltının ardından havayı güneşli görmenin mutluluğu ile yeniden yola çıkıyoruz. Dubrovnik- Milini arasında Dubrovnik'e tepeden bakabilmek ve fotoğraflamak için seyir terasları konmuş. Yukarıdan masmavi denizin ortasında surlarla çevrili şehre bakarak mest oluyoruz. <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh15WCGtk5ZmSr60Fnr7Hd9BvV3-Df76fvKTxiH3cAUgmSfJdjNl1hrLThR9cHJ0ZgUiC1_ZKVCCy8UuQTKTck-D8LbpNxRHz-4Ow_F83pGkkfN-G4mCQCQ26qreW9GLQnyAa4OEGvyCoKv/s1600/DSCF2235.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh15WCGtk5ZmSr60Fnr7Hd9BvV3-Df76fvKTxiH3cAUgmSfJdjNl1hrLThR9cHJ0ZgUiC1_ZKVCCy8UuQTKTck-D8LbpNxRHz-4Ow_F83pGkkfN-G4mCQCQ26qreW9GLQnyAa4OEGvyCoKv/s320/DSCF2235.JPG" /></a></div>Merkeze vardığımızda etrafında dolaşıp manzarayı seyreylemek için sur turu satın alıyoruz. Surların üzerinde tek yöne hareket edildiği için takınıklık ve sıkıntı olmuyor. Denizin rengi, güzelliği, surların ortasında evlerin pencerelerine asılmış çamaşırlarla farklı bir anlam kazanıyor. :) <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh2M3AZEsOOzjHfHOEAAe_lSNYavCu9AAezZ7H0Ih4IMaZJ-iOAx5flyL6mmNHGGHQmlVf2RYFTZIG7JhGbEy6zysxgmDPhNep7X9e6GchHuKIGPBxAH93cj7ge03H7UZbScNHeeWQhKNcF/s1600/DSCF2318.JPG" imageanchor="1" style="clear:left; float:left;margin-right:1em; margin-bottom:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh2M3AZEsOOzjHfHOEAAe_lSNYavCu9AAezZ7H0Ih4IMaZJ-iOAx5flyL6mmNHGGHQmlVf2RYFTZIG7JhGbEy6zysxgmDPhNep7X9e6GchHuKIGPBxAH93cj7ge03H7UZbScNHeeWQhKNcF/s320/DSCF2318.JPG" /></a></div><br />
Denize bakan tarafta kayalıkların üzerine konumlanmış kafelerde birşeyler içenler ve denize girenlere imrenerek bakıyoruz. Turumuz bittikten sonra biz de kendimizi denize atacağız. Surlar üzerinde dinlenme noktalarından birinde taze meyve suyu içmek için oturuyoruz. Eşim portakal suyu istiyor ben limonata. Tabi yine sırf limon suyu geliyor yanında şeker ile. Sıcaktan bunaldığımız için biraz serinliyor, dinleniyor ve devam ediyoruz. 2 saatlik gezinin ardından surlardan iniyoruz. Arkadaşlarımız ile buluşup hemen denize girme fikri ile uzkaşıyoruz. <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg1v_v7sqj1PGwY_ur1V1RDB9p-jvWlcW4uM3x8lbpeSPliQMX31USDVOREQD196qDptjnhgvXgmRkpXFHxZMEg7jyoidXNWMtjxVu1C18Hb-GJW2FclmQXW0w50Fx9wGX0vF9669gvCx6_/s1600/DSCF2399.JPG" imageanchor="1" style="clear:right; float:right; margin-left:1em; margin-bottom:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg1v_v7sqj1PGwY_ur1V1RDB9p-jvWlcW4uM3x8lbpeSPliQMX31USDVOREQD196qDptjnhgvXgmRkpXFHxZMEg7jyoidXNWMtjxVu1C18Hb-GJW2FclmQXW0w50Fx9wGX0vF9669gvCx6_/s320/DSCF2399.JPG" /></a></div><br />
<br />
Sur manzaralı Dubrovnik plajı çok kalabalık olduğu için Milini'de eve yakın plajlardan birine gitmeyi tercih ediyoruz. Plaja gidip arabayı park edip denize girene kadar yağmur yağmaya başlıyor. Biraz önce kızdıran hava bize nasıl bir oyun oynuyor? Yine de sıkılmıyoruz, yağmurda denize girmenin keyfi başka diyerek atıyoruz kendimizi sulara. Yüzme ile aram çok iyi olmadığından kısa süreli deniz sefası ile yetinmem zor olmuyor. :) <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgpM7uqOO_WHY5hO2BEysGXNnJzXpuCsPdfwoVuqcYzj62NnxsyQE4It_OWtM0LsahaxViimjCoGO8cV4PINhUkRLYhgV1SjsImcOv3x_nVDgklBZIgoRRSiOtxIQC5PZeyStufaSNyoqqW/s1600/Picture+839.jpg" imageanchor="1" style="clear:left; float:left;margin-right:1em; margin-bottom:1em"><img border="0" height="214" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgpM7uqOO_WHY5hO2BEysGXNnJzXpuCsPdfwoVuqcYzj62NnxsyQE4It_OWtM0LsahaxViimjCoGO8cV4PINhUkRLYhgV1SjsImcOv3x_nVDgklBZIgoRRSiOtxIQC5PZeyStufaSNyoqqW/s320/Picture+839.jpg" /></a></div><br />
Akşam yemek için bir gece önce Türkçe menüleri olduğunu gördüğümüz restorana gidiyoruz. Split'deki felaket balık maceramın ardından midem almayacağı için ben köfte söylüyorum, Mürsel et şiş, Emre ile Derya ise karışık deniz ürünleri tabağı.. Anlayacağınız Dubrovnik'te yapmak istediğim deniz ürünleri yüklemesini midem çabuk bozulduğu için yapamıyorum. Garson kız gidiyor sonrasında geri dönüyor. Türkçe menü istediğimiz için bizi uyarıyor et şiş domuz etinden oluyor diye. Sormak aklımıza gelmediğinden uyardığı için teşekkür edip menüden başka birşey ile değiştiriyoruz. <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgfMaUAok8UchSUxBmU_U8G5XYgfCCTWpsdd3K5_UqSC91UzX53JzXypO4C2XuxaL6Ses2mlU7N6TLZSMYdxxcQUdh2c56YaOXgEqmOIya4BDVobeCHEKdCQpYKMRMmBK7Qt1YaQtqRTgDU/s1600/Picture+847.jpg" imageanchor="1" style="clear:right; float:right; margin-left:1em; margin-bottom:1em"><img border="0" height="214" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgfMaUAok8UchSUxBmU_U8G5XYgfCCTWpsdd3K5_UqSC91UzX53JzXypO4C2XuxaL6Ses2mlU7N6TLZSMYdxxcQUdh2c56YaOXgEqmOIya4BDVobeCHEKdCQpYKMRMmBK7Qt1YaQtqRTgDU/s320/Picture+847.jpg" /></a></div><br />
<br />
Canlı müzik yapan mekanlar, kalabalık, bayram sebebiyle her yerde Türk vatandaşları.. :) <br />
Ara ara yağan yağmurda dolaştıktan sonra eve dönüyoruz. Beyler herzamanki gibi bilgisayar oyununa takılıyor biz dinleniyoruz.<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgTrjeumnHiP5TLFuaE9IMEW4wHUab_BcWnLwdW2P3ddn1HMaw7mAIHfpkmAM6xEb2OyDnOETVitKqLSQwekqj5I-sVHWjl38_BWe-xAnQb7oAqTmPYsoN4PGl5D2K8A7NS_3HY8C0NiNeN/s1600/DSCF2263.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgTrjeumnHiP5TLFuaE9IMEW4wHUab_BcWnLwdW2P3ddn1HMaw7mAIHfpkmAM6xEb2OyDnOETVitKqLSQwekqj5I-sVHWjl38_BWe-xAnQb7oAqTmPYsoN4PGl5D2K8A7NS_3HY8C0NiNeN/s320/DSCF2263.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjC3S0w0eucp61FTOABngJzPBA7DAepNAh35IFkxB4s1ulxXUn4S3xiKzrQpNC4L4ChoRichlQyx-qIizCBDQ69i9_8Ztl0OSp03CdnImh1Zd9m0zAG8chkQRNrr6gwuWUf9BNX_zghRcNY/s1600/DSCF2186.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjC3S0w0eucp61FTOABngJzPBA7DAepNAh35IFkxB4s1ulxXUn4S3xiKzrQpNC4L4ChoRichlQyx-qIizCBDQ69i9_8Ztl0OSp03CdnImh1Zd9m0zAG8chkQRNrr6gwuWUf9BNX_zghRcNY/s320/DSCF2186.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiSw6bafDl8iVOxmqFYspLHDjhjj7MVTRdwn1B6Hx4IKkZGcgmIRtiwNRE5MEgH0YsVwMr4ib75ZVd89jTq0PoTTZrwL3Fd4CtyRVlhw1clHrl4LOSqRLjw82rdWph0w08fvP18qIKUG66w/s1600/DSCF2234.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiSw6bafDl8iVOxmqFYspLHDjhjj7MVTRdwn1B6Hx4IKkZGcgmIRtiwNRE5MEgH0YsVwMr4ib75ZVd89jTq0PoTTZrwL3Fd4CtyRVlhw1clHrl4LOSqRLjw82rdWph0w08fvP18qIKUG66w/s320/DSCF2234.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj8pUjeJcs1ENWm0kaoMEX3VTFZLfKOqBW5ug5YL4mUCS7C6ilg668Iw96hUx6f1IyOryhf7EJ0lIkEPH3CBDvyE197mp0pqT3lifte8tbGcu1ZkTScwito3ZyfxpO1oTKkPxjfckqZP_zI/s1600/DSCF2247.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="320" width="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj8pUjeJcs1ENWm0kaoMEX3VTFZLfKOqBW5ug5YL4mUCS7C6ilg668Iw96hUx6f1IyOryhf7EJ0lIkEPH3CBDvyE197mp0pqT3lifte8tbGcu1ZkTScwito3ZyfxpO1oTKkPxjfckqZP_zI/s320/DSCF2247.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjBCxFI35awd6PjadqCZ2dmMyAkJa_v7iYakWuMY8Zxxs9GKeecd2hl0XiNAAwfgGqjUfIY5L-lq17uer3xsAYY_xL0YWvU_q2op-cCIg0r4UO0ZudzI_Fw5LPS7DtsOQsZeAezokJHm06R/s1600/DSCF2248.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="320" width="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjBCxFI35awd6PjadqCZ2dmMyAkJa_v7iYakWuMY8Zxxs9GKeecd2hl0XiNAAwfgGqjUfIY5L-lq17uer3xsAYY_xL0YWvU_q2op-cCIg0r4UO0ZudzI_Fw5LPS7DtsOQsZeAezokJHm06R/s320/DSCF2248.JPG" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgiYzCqZwdL-BkmVGgqwcQorlN4cLtTs3wDIc6vw7lIzwVxt-5A4i0TwJU_iasMSTr5m0qmNN9hlYeYAyGXu58FTktk50qXNOXI3I4dfAmdDZkG8W5JXubjNGrhfYQps56WvdRAwjr0sZRZ/s1600/Picture+813.jpg" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="214" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgiYzCqZwdL-BkmVGgqwcQorlN4cLtTs3wDIc6vw7lIzwVxt-5A4i0TwJU_iasMSTr5m0qmNN9hlYeYAyGXu58FTktk50qXNOXI3I4dfAmdDZkG8W5JXubjNGrhfYQps56WvdRAwjr0sZRZ/s320/Picture+813.jpg" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjAaLFuNnjTeiwobEGd9I0RnAL5rXfbrYNrEYNS3NY0zIfZDcQKcBFRC53mSdzA3a9b_4UM17VpgGNyZ9jx5SvrUyHaAFmC6YCzN8WuOYE4SJaR_LV1CEWyO4Zp0u2Mz28NQMvAEuMeV1DW/s1600/DSCF2258.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjAaLFuNnjTeiwobEGd9I0RnAL5rXfbrYNrEYNS3NY0zIfZDcQKcBFRC53mSdzA3a9b_4UM17VpgGNyZ9jx5SvrUyHaAFmC6YCzN8WuOYE4SJaR_LV1CEWyO4Zp0u2Mz28NQMvAEuMeV1DW/s320/DSCF2258.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgoa7FDYmCaHloiqiwzg8Fsf5u3FyYSHouV55PbcQkmAnQ6xyrnqXAj5wRicjrIFekovU6BhFjR2qEJ6ImdKETnFWg6avur8IQEq6GfJF3b6Zo80VzJYm45PH8ZeM0ilMhxvi4K9qAXMUdm/s1600/DSCF2278.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="320" width="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgoa7FDYmCaHloiqiwzg8Fsf5u3FyYSHouV55PbcQkmAnQ6xyrnqXAj5wRicjrIFekovU6BhFjR2qEJ6ImdKETnFWg6avur8IQEq6GfJF3b6Zo80VzJYm45PH8ZeM0ilMhxvi4K9qAXMUdm/s320/DSCF2278.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhPO1OueQQPWUzoEzEg9eMe_BYytFPFFaNfj01byZCYeyHWdrNzMCCCFqRfDw49gLzoqoauFnsxSxbn8sRHx46-cMtVNXN3QqCdLCCQED2eHlWr2cthAS0Pb_vm_ZsqEbWk9NMQJH24awL1/s1600/DSCF2348.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="320" width="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhPO1OueQQPWUzoEzEg9eMe_BYytFPFFaNfj01byZCYeyHWdrNzMCCCFqRfDw49gLzoqoauFnsxSxbn8sRHx46-cMtVNXN3QqCdLCCQED2eHlWr2cthAS0Pb_vm_ZsqEbWk9NMQJH24awL1/s320/DSCF2348.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjbmuUNHTgw237lZ03QbVCn9mxFSNTy1sI17ilyPMhzjTOaGi0zPqAxj0B3HYHV3KfzCvMUDgBkFviCEto6hNuZoXPkgAhaSi6B5I8wT7IsBrg8xiFkE8LpnBlrewyqN9F2ENz-vXFIAk5K/s1600/DSCF2368.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjbmuUNHTgw237lZ03QbVCn9mxFSNTy1sI17ilyPMhzjTOaGi0zPqAxj0B3HYHV3KfzCvMUDgBkFviCEto6hNuZoXPkgAhaSi6B5I8wT7IsBrg8xiFkE8LpnBlrewyqN9F2ENz-vXFIAk5K/s320/DSCF2368.JPG" /></a></div><strong>12 Eylül 2010- KARADAĞ- KOTOR- BUDVA</strong> <br />
Hava mis gibi ve biz turumuzun 3. ülkesi olan Kardağ'a doğru gidiyoruz. Karadağ'da ilk durağımız Kotor gezdiğimiz yerlerden çok farklı değil, kısa bir tur ile hakkından geliyoruz. Ardından plajı ile ünlü olan Budva.. <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgJNeeNhy2hyphenhyphenepWsRadClWUEzZ4dnIznWg_YeBhqOruOzYjzHA9yXy9Xe2mMVIXrAhVi4_5xhKVaiikqpqeNmI4-TNoswaQ79ishnn_DfsSvkGN37cixgbeNGHRpitkHI2CY2iUokb3GAFX/s1600/DSCF2468.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgJNeeNhy2hyphenhyphenepWsRadClWUEzZ4dnIznWg_YeBhqOruOzYjzHA9yXy9Xe2mMVIXrAhVi4_5xhKVaiikqpqeNmI4-TNoswaQ79ishnn_DfsSvkGN37cixgbeNGHRpitkHI2CY2iUokb3GAFX/s320/DSCF2468.JPG" /></a></div><br />
Budva'da plaja bayıldığımızı söyleyemeyeceğim, beğenenlerinde nesini beğendiğini pek anlamadım, bildiğimiz halk plajı ve Milini'deki deniz buradan güzel. Ben Karadağ'ı beğenmedim, gidip görmek lazım o ayrı. <br />
Karadağ dönüşü yemek için Dubrovnik'te sur dışındaki pizzacıya gidiyoruz. İçinde domuz ürünü olmayan karışık bir pizza istiyoruz ve önümüze mantarlı pizza geliyor. Burada şarküteri ürünleri bize göre değil anlaşılan :) <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiu0Sxcq9gpIlTpImXTH5xFkIBcoe0d3M3n7BUP_IpssF41M9a1Lc-dDnhhslF1Jj8V0czxNxFOz0vCQSgSgp8eH0yPeOnK54n2UHkbcsK73EecKb3KA9dBlinKrczP8ZX_kxlpNg34uQqn/s1600/DSCF2422.JPG" imageanchor="1" style="clear:left; float:left;margin-right:1em; margin-bottom:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiu0Sxcq9gpIlTpImXTH5xFkIBcoe0d3M3n7BUP_IpssF41M9a1Lc-dDnhhslF1Jj8V0czxNxFOz0vCQSgSgp8eH0yPeOnK54n2UHkbcsK73EecKb3KA9dBlinKrczP8ZX_kxlpNg34uQqn/s320/DSCF2422.JPG" /></a></div><br />
<br />
Meydanda papağanları sevdirerek para kazanan kıza yaklaşıyoruz. Normalde muhabbet kuşundan bile korkan ben koca papağanı elime alıyorum, öpücük bile atıyorum kendisine. Papağancık da beni öpmek istese ne yapardım bilmiyorum. Yurtdışında daha cesur olmamı seyahat aşkına bağlıyorum. Yükseklik korkusuna rağmen çıktığım kuleleri, surları, elime alıp sevdiğim papağanları başka bir şekilde açıklayamıyorum.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjRYaCistlYuZdqzJnezP7AoojUnCanXlTMNaM-KMbmoUNX7JwCjiTsxPJdB53mS5VjSPeG5Q-9QbBTEqfGWZA0ILO_vp4dgSLyZg4ftcLZVGnMUJ2jFtGz__n4kKdgBB3G1l5UqVJGUcQh/s1600/Picture+901.jpg" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="214" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjRYaCistlYuZdqzJnezP7AoojUnCanXlTMNaM-KMbmoUNX7JwCjiTsxPJdB53mS5VjSPeG5Q-9QbBTEqfGWZA0ILO_vp4dgSLyZg4ftcLZVGnMUJ2jFtGz__n4kKdgBB3G1l5UqVJGUcQh/s320/Picture+901.jpg" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEij7fnipkv20C6AQOSOcBzb04sUHOL3htAvGAE7it83jUk-SDYUUFCtF32dFjtQ6svOJxW_v56T1IQ-y45etENmcw4OCCGi22HyYVPh2QV_3OUADFggaAwJgYhhl9fds4Vuyb-66svaNDkI/s1600/Picture+886.jpg" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="320" width="214" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEij7fnipkv20C6AQOSOcBzb04sUHOL3htAvGAE7it83jUk-SDYUUFCtF32dFjtQ6svOJxW_v56T1IQ-y45etENmcw4OCCGi22HyYVPh2QV_3OUADFggaAwJgYhhl9fds4Vuyb-66svaNDkI/s320/Picture+886.jpg" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiirX6Hx95Vu6128tFQVhmdCz1Y9i2UNxG9XjIJUmB6MwHITukyFYXNcc3A2VLty2OWf93CDifRtmYiNvHhVLqUrMUIYPqNlbbHnCwgpJF9yrekjqzq0zh-6HQ5BPs1av_u3ta3x-TtqXGK/s1600/Picture+890.jpg" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="214" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiirX6Hx95Vu6128tFQVhmdCz1Y9i2UNxG9XjIJUmB6MwHITukyFYXNcc3A2VLty2OWf93CDifRtmYiNvHhVLqUrMUIYPqNlbbHnCwgpJF9yrekjqzq0zh-6HQ5BPs1av_u3ta3x-TtqXGK/s320/Picture+890.jpg" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjBY_LdD1EO5fOavi2Wm8rTQwYAWBIVN12vjMedIImj61Rq4sugQsJdXzL4wn6XvYmCAQqur6CHTSS2T43v6yrbKQ_4S2dmQTF66mRs4ba-0AUzl4hf21S7LILIPuI6l8I0Rh2w8jjMGsWO/s1600/Picture+894.jpg" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="214" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjBY_LdD1EO5fOavi2Wm8rTQwYAWBIVN12vjMedIImj61Rq4sugQsJdXzL4wn6XvYmCAQqur6CHTSS2T43v6yrbKQ_4S2dmQTF66mRs4ba-0AUzl4hf21S7LILIPuI6l8I0Rh2w8jjMGsWO/s320/Picture+894.jpg" /></a></div><br />
<br />
<br />
<strong>13 Eylül 2010- SARAYBOSNA- MOSTAR</strong> <br />
Turumuzda göreceğimiz son yer olan Mostar’a uğramak ve oradan dönüş için Sarajevo’ya geçmek üzere erkenden uyanıp yola çıktık. Yol boyunca birçok kez pasaport göstermemiz gerekti. <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhzSh9iNxANqRD2qqQ7l-Avw7rH6p-TE7HjBP78c4VSWcm5YhZKp83rM_bdtkKqgtQTi8v0yUqA_d5L-uQXp2XaO_dsEZBTXrG2yklaBosHNQTBDRGq64uRCjIqo8oT1BxX5-1XdPNZXtVI/s1600/Picture+974.jpg" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="320" width="214" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhzSh9iNxANqRD2qqQ7l-Avw7rH6p-TE7HjBP78c4VSWcm5YhZKp83rM_bdtkKqgtQTi8v0yUqA_d5L-uQXp2XaO_dsEZBTXrG2yklaBosHNQTBDRGq64uRCjIqo8oT1BxX5-1XdPNZXtVI/s320/Picture+974.jpg" /></a></div><br />
Miniatürk’de minyatürüne bakarken bu kadar yakın olacağımı tahmin etmemiştim. Böyle bir tur ise aklımın ucunda yoktu. Şimdi köprünün üzerinde yürüyor, savaş zamanında yıkılışını gösteren belgeseli izliyorum. Yeniden kullanıma açıldığı zaman yapılan töreni, kutlamaları.. <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjA0UwcO2BeTy-bmaumrbMehsG_lnnhwxqt-EdKFmyvpjYRZDncx7eRW0niNghYs_2dKE1SIXnHY10bOxEqJGREcSRO-g7CrmAkdEij_nrBx-1Ne-3bTd82ozmlcYxmW7wMejMPWGZ48ECH/s1600/Picture+920.jpg" imageanchor="1" style="clear:left; float:left;margin-right:1em; margin-bottom:1em"><img border="0" height="214" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjA0UwcO2BeTy-bmaumrbMehsG_lnnhwxqt-EdKFmyvpjYRZDncx7eRW0niNghYs_2dKE1SIXnHY10bOxEqJGREcSRO-g7CrmAkdEij_nrBx-1Ne-3bTd82ozmlcYxmW7wMejMPWGZ48ECH/s320/Picture+920.jpg" /></a></div><br />
Köprünün civarı hediyelik eşya satan dükkanlarla dolu kendime ve kardeşime tutma yeri Mostar köprüsü şeklinde olan kupa alıyorum ve birkaç magnet. <br />
Kahvaltımızı tadı damağımızda kalan burek ile yapalım diyoruz, burdaki Sarajevo’dan biraz farklı olsada kötü değil. Karnımız doyunca yürüyüş ile çevreyi gözlemliyoruz. Türk Evi, savaş zamanı yıkılıp yeniden yapılan cami, savaş mezarlıkları.. <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh11VXcBBmihcOpf1NFR_Rm0wvIjWQTJf9xKK1xFz1vlnfOQoxSx1y5NsF9tMr5bTDOH4fgN_sKdcxXa9zZ3wRUlkiE0AiblVgFPDroJ3nTjrstTNNl3N1Y0fv9QZKnY8jZJLhFn5Xyj5g5/s1600/DSCF2576.JPG" imageanchor="1" style="clear:right; float:right; margin-left:1em; margin-bottom:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh11VXcBBmihcOpf1NFR_Rm0wvIjWQTJf9xKK1xFz1vlnfOQoxSx1y5NsF9tMr5bTDOH4fgN_sKdcxXa9zZ3wRUlkiE0AiblVgFPDroJ3nTjrstTNNl3N1Y0fv9QZKnY8jZJLhFn5Xyj5g5/s320/DSCF2576.JPG" /></a></div>Köprünün hemen altında bulunan mekanda kahve içiyoruz. Suyun yanında olmak, böyle bir manzara dinginlik veriyor insana. <br />
Bilindiği üzere (eski bir gelenek) evlenmek isteyen gençler Mostar Köprüsün’den suya atlarmış. Biz kahvelerimizi içerken köprünün üzerinde atlamaya hazırlanan birini görüyoruz, bir o yana bir bu yana yürüyerek bizi heyecanlandırıyor ama sonra atlamaktan vazgeçiyor. Köprüden atlamanın yasak olduğu düşünülürse bir görevli gelip uyarmış olabilir. <br />
Keyifli gezimizin ardından, kalabalık ve dar sokaklarda son dakikalarımızı geçirip uçağa binip geri dönmek üzere Saraybosna’ya doğru yola çıkıyoruz. <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgfXCxBJ1y47QUkyhQC0ftlzvUaTwj__FlNDkpzYdIQ5GAuq-65H_xfHs84V3TXk6IlQZQ_5GWZ7qg-_H7EitvNxcviI5p1OmA_fGq415LuLmPA7kkbHPAl4clJr1Wme49SfC4LI3O0YSfe/s1600/DSCF2544.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgfXCxBJ1y47QUkyhQC0ftlzvUaTwj__FlNDkpzYdIQ5GAuq-65H_xfHs84V3TXk6IlQZQ_5GWZ7qg-_H7EitvNxcviI5p1OmA_fGq415LuLmPA7kkbHPAl4clJr1Wme49SfC4LI3O0YSfe/s320/DSCF2544.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiWDxr-GvZ-Q4YNSH7xIOIbhowmQmCIKeYOpLsDlu8y4Ay9fwGyfitf75Fm1B3nJ74I3yAs__O3TGjd7SIHnrttOso2OEZHeZU0qIcJZSGrx87cCGFXaR5t7-B4nFWeqaZ8uwEbgzwrPjF1/s1600/DSCF2583.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiWDxr-GvZ-Q4YNSH7xIOIbhowmQmCIKeYOpLsDlu8y4Ay9fwGyfitf75Fm1B3nJ74I3yAs__O3TGjd7SIHnrttOso2OEZHeZU0qIcJZSGrx87cCGFXaR5t7-B4nFWeqaZ8uwEbgzwrPjF1/s320/DSCF2583.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhYUML8mDOvlm-tuAVkbPHA71O4Qp5LvwXfLpLnyEwdJU02_nlvLt7v4iZUWvTAEl3WzsEAiGmPSk80MZbj1VfqpmgpvcFBFWM5b62QOUStuz4pd9FwSh9XCKflFxbpOYGYvBjuuwgikwSJ/s1600/DSCF2578.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhYUML8mDOvlm-tuAVkbPHA71O4Qp5LvwXfLpLnyEwdJU02_nlvLt7v4iZUWvTAEl3WzsEAiGmPSk80MZbj1VfqpmgpvcFBFWM5b62QOUStuz4pd9FwSh9XCKflFxbpOYGYvBjuuwgikwSJ/s320/DSCF2578.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjDKPRXAhYkLms1yAP5SgJEF5aw738XJQkDekTFGJ2yNMlpL6asQhyphenhyphena2dHxh3VGjHZozbl_f3wJSfPuPpVQyryE4GSdaf3TtwNNm1JFrSH0KRwJwZBAiplEE6UupuvvUmEQ29xM0va5Lfvn/s1600/DSCF2571.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="240" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjDKPRXAhYkLms1yAP5SgJEF5aw738XJQkDekTFGJ2yNMlpL6asQhyphenhyphena2dHxh3VGjHZozbl_f3wJSfPuPpVQyryE4GSdaf3TtwNNm1JFrSH0KRwJwZBAiplEE6UupuvvUmEQ29xM0va5Lfvn/s320/DSCF2571.JPG" /></a></div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhG4OK2bXpkwxEV3PI2jkPuJG7ZaANz5PRiLh4h161iJyBEWJ10_gJZ_q_j_DO_7the_ij5CV1QTbCU9V1zxOho8v6dCoABjoZ1MKwwyBXzSHv8NGI7QqRkPClZBuC4vQyKVqVCXYmNDghA/s1600/DSCF2561.JPG" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="320" width="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhG4OK2bXpkwxEV3PI2jkPuJG7ZaANz5PRiLh4h161iJyBEWJ10_gJZ_q_j_DO_7the_ij5CV1QTbCU9V1zxOho8v6dCoABjoZ1MKwwyBXzSHv8NGI7QqRkPClZBuC4vQyKVqVCXYmNDghA/s320/DSCF2561.JPG" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhfu1a7ikuE3g2XkTnFiKRrdXOdhcEdBPuo_qZU0FjuPgdx4XNGZV4kIka9rgyyEeDPKo4ddaTUf5WYGEVL1-O147esyh48cP7my4Fu9_oHh3jdXdylB6v0ruTOqT5jRtoRLMIArgi15IWd/s1600/Picture+989.jpg" imageanchor="1" style="margin-left:1em; margin-right:1em"><img border="0" height="214" width="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhfu1a7ikuE3g2XkTnFiKRrdXOdhcEdBPuo_qZU0FjuPgdx4XNGZV4kIka9rgyyEeDPKo4ddaTUf5WYGEVL1-O147esyh48cP7my4Fu9_oHh3jdXdylB6v0ruTOqT5jRtoRLMIArgi15IWd/s320/Picture+989.jpg" /></a></div>Emine Öztürk Taşdemirhttp://www.blogger.com/profile/11818870921787325331noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4463942530908932732.post-47869764521928370462011-08-16T05:57:00.000-07:002011-08-16T06:04:12.525-07:00PRAG- Aralık 2008<strong>Prag
<br />9 Aralık- Prag’a varış</strong>
<br />9-12 Aralık 2008 tarihleri arasında balayımızı Prag’da geçirmeye karar vermiştik. Senelerdir görmek istediğim bu şehri balayı adı alında gezecek olmak daha anlamlı gelmişti. Bayramın ikinci günü sabahı saat 6’da havaalanındaydık. Önceki seyahatlerimde bir tur şirketi ile anlaşmamış bireysel program yapmıştım. Bu sefer ulaşım ve konaklama daha uygun fiyata geldiği için tur ile gidip orada bağımsız takılmaya karar verdik.
<br />Uçaktan indiğimizde bizi soğuk ama güneşli bir hava karşıladı. Pasaport kontrolünden sonra şirketin yetkilisini bularak otobüslere yerleştik. Otele gitmeden önce kısa bir şehir turu attık ve bu tur esnasında anladık ki gruptan ayrı gezeceğiz. Zaten planımız ulaşım ve konaklamayı tur ile sağlamak sonra bağımsız hareket etmekti, tura katılan kişilerin mızmızlıklarını duyunca bundan iyice emin olduk.
<br />Otele eşyaları bıraktıktan sonra keşif turuna başladık. Metro otelimize yürüme mesafesindeydi, oraya ulaştığımızda makinalardan nasıl jeton alınacağını çözmek için biraz uğraşmamız gerekti. Malesef bozuk para olmadan makinalardan jeton alınmıyor. Sonrasında biraz evvel dolaştığımız meydanda bulduk kendimizi. Yaklaşan yeni yıl sebebiyle olsa gerek oldukça süslü bir meydan, yiyecek içecek standları, sahne gösterileri. Ertesi günlerde mide bulantısından birşey yiyemez olacağımı bilmeden açlıktan yediğim tavuklu sandviç ve iç geçirilerek bakılan sıcak şarapların ardından kısa akşam sefamızı sonlandırarak otele döndük.
<br /><strong>10 Aralık- Şehir gezisi</strong>
<br />Kahvaltı kültürü bizimki ile alakalı olmadığından süt+cornflakes veya biraz ekmek+peynir+çay şeklinde geçiştirilmiş kahvaltının ardından dışarı çıkıyoruz.
<br />Prag küçük yürüyerek heryeri defalarca gezilebilecek şirin bir bölge. Özellikle görülecek yerler arasında Charles Köprüsü, Saray ve çevresi, Barok mimarisini yansıtan St. Vitus Kathedral’i, astronomik saati, şehir müzesi, Kafka’nın evi, petrin tepesi, yahudi sinagogu, St.Nicholas kilisesi sayılabilir. Ayrıca yine yakın çevrede Karlovy Vary, Kutna Hora, Terezin Nazi Kampı gibi ilgi çekici mekanlarda bulunmakta.
<br />Charles köprüsü üzeri çeşitli heykellerle dolu olan ve nehrin iki yakasını birbirine bağlayan köprülerden biri. Üzerinde bulunan heykeller arasında Osmanlı’yı simgeleyen bir heykel olduğu gibi eski bir rahip olan John Nepomuk heykeli de bulunmaktadır. Söylenene göre John Nepomuk heykeline dokunan kişi Prag’a yeniden gelecektir. Köprü üzerinde bulunan çeşitli satıcılar, çalgıcılar, ressamlar ortama renkli bir hava katıyor. Özellikle akşam ışıklar yandığında ve köprü üzeri sakinleştiğinde kesinlikle fotoğraf çekilmeli. Aynı zamanda köprünün giriş kısmındaki ayaklarda yukarıya da çıkılarak manzarayı seyredebilirsiniz.
<br />Saray ve içinde bulunan St. Vitus katedrali mimari açıdan oldukça ilgi çekici. Sarayın geniş bahçesi içerisinde samandan yapılmış olan heykellerde fotoğraflara malzeme oluyor.
<br />Astronomik saat Prag’ın en ilgi çekici yerlerinden biri. Hergün saat 12’de saatin içerisinden çıkan havariler sebebiyle meydan oldukça kalabalık oluyor. Ayrıca bu saatin tepesine çıkarak meydana kuşbakışı bakmakta mümkün.
<br />Şehir müzesi tam gün zaman ayrılması gerekecek büyüklükte fakat bizim gibi zaman darlığından hızlı hareket ederek yarım güne sığdırabilirsiniz.
<br /><strong>11 Aralık- Kutna Hora</strong>
<br />Sabah erkenden kalkarak otelimize yakın olan tren istasyonuna metro sayesinde ulaştık. Amacımız Karlovy Vary’e gitmekti ama saatler konusunda kararsız kalınca daha kısa sürede gezebileceğimiz Kurna Hora’ya gitmeye karar verdik. Tren istasyonu bize karışık geldiğinden istikameti terminale çevirdik ve çeşitli acentelerden birini seçerek Kutna Hora otobüsünde yerimizi aldık. Otobüsten indiğimizde bizim gibi şimdi ne yöne gideceğiz şaşkınlığı yaşayan 2 hatunun nereden geliyorsunuz sorusuna karşılık İstanbul dediğimizde onların da Ankara’dan geldiğini ve Ankara’da yabancı dil öğretmenliği yaptıklarını öğrendik.. Ve tabi hemen peşpeşe kiliseyi aramaya koyulduk. Adres sorduğumuz hiç kimse ingilizce bilmiyor. Son girdiğimiz tuhafiye tarzı küçük dükkandaki kadın ile hatunlardan biri birşeyler konuşmaya çalışıyor ama aynı dili konuşmadıklarından biz birşey anlamıyoruz. Hatun bir şekilde anladığını ifade ediyor ve bizde onları takip ediyoruz. Nitekim bir kısım biz önde onlar arkada bir kısım onlar önde biz arkada kiliseye ulaşıyoruz.
<br />Kilise bahçesi mezarlarla dolu, oldukça bakımlı. İçeriye girerken görevli nereli olduğunuzu soruyor. Türk olduğumuzu söylediğinizde Türkçe birşeyler söyleyerek verilen tanıtım broşürünü alıyorsunuz. İçerisi kimi yerde dekoratif kullanılmış kimi girişi yasak olan bölgelerde üst üste yığılmış kemiklerle dolu. Oldukça gotik olan bu ortamda fazlasıyla fotoğraf çekiyoruz. Kilise de gözünü karga oyan Türk diye tanımlanmış bir kafatasıda mevcut.
<br />Kutna hora da göreceğimiz tek yer olan kilise de küçük olunca yeniden dönüş yoluna geçiyoruz ve bu sefer tren istasyonunu bularak bu şekilde dönmeyi tercih ediyoruz.
<br />Yurtdışında yemek anlamında pek şanslı olmadığımdan ve midem hemen bozulduğundan bir akşam Mc Donalds’ta yiyoruz, bir akşam makarna ve pizza (malesef deniz ürünleri pizzası seçerek bunu da rezil ediyoruz) kalan zamanlarda marketlerden temin ettiğimiz bisküviler ve dilim pizzalar ile yemek faslımızı geçiştiriyoruz. Kahvaltılar da ise cornflakes ekmek, peynir ve marmelat en iyi ihtimal.
<br /><strong>12 Aralık- Karlovy Vary</strong>
<br />Karlovy Vary’e yine terminalden bindiğimiz otobüs ile ulaşıyoruz. Karlar içerisinde görsel şölen sunuyor bize, kartpostal gibi fotoğraflar çekmemizi sağlıyor. Nehir etrafında karlar üzerinden kısa bir yürüyüşün ardından yolun diğer tarafına yöneliyoruz. Tepeye doğru çıkarken Rus biri tarafından yaptırılmış gösterişli bir kilise ile karşılaşıyoruz. İçeride fotoğraf çekilmenin yasak olduğu küçük bir kilise. Yürüdükçe tabelaları takip ediyoruz, donmuş bir göl, yemek bulmak için üzerinize gelen kuşlar, ve yardımsever bir amca. Bizi geyik işaretleri yaparak bir tepeye çıkmaya yönlendiriyor.
<br />İlk başta yolu takip ederek çıkmaya çalıştığımız tepeye yolu uzattığımızı düşünerek patikadan gitmeye karar veriyoruz ve sonradan farkediyoruz ki finiküler dururken ekipmansız tırmanan dağcılar gibi olduğumuzdan vaktimizin çoğu burada geçiyor. Düşe kalka tırmandığımız tepede Diana kulesine çıkıyoruz ve karlarla kaplı Karlovy Vary manzarasına bakıyoruz. Bu kadar eziyete değip değmediğini düşünmüyoruz. :) Dönüşte ise keşfettiğimiz finiküler ile bir meydana iniyoruz, hediyelik eşya satan mağazalar, tur ile gelen çoğu Türk turistler. Biz de etrafı selamlamasından yerlisi olduğunu düşündüğümüz bey amcaya dönüş yolumuzu soruyoruz ve bizi malesef yanlış yere gönderiyor. Sonradan farkediyoruz ki amca klasik Türk yardımseverliği ile bilmediği halde bize yardım etmek isteyen biri. Gittiğimiz bölgenin terminalle alakası olmadığını anlayınca panikle haritayı gösteriyoruz görevlilere ve tam ters noktada olduğumuzu öğreniyoruz. Acilen geri otobüse biniyor ve inmiş olduğumuz yere ulaşıyor, son anda otobüse yetişiyoruz. Bu sayede Karlovy Vary tatilimizin en maceralı gezisi oluyor.
<br />Görmek istediğim yerler arasında olan Terezin’e ve şatolara malesef vaktimiz kalmıyor.
<br /><strong>13 Aralık 2010- Dönüş günü</strong>
<br />Seyahatimizin son gününde vaktimizi yine yeniden Prag’ın dar sokaklarını ve küçük meydanını gezerek geçiriyoruz.
<br />Havanın soğukluğundan ötürü meydana bakan bir cafeye sıcak çikolata içmek üzere girdiğimizde havaların daha sıcak olduğu bir dönemde gelip meydandaki kafelerde yayılarak oturmak, ortamın tadını çıkarmak daha güzel olur diye düşünüyorum.
<br />Prag için birkaç gün yeterli ancak Terezin ve şatolar ziyaret edilecekse ya daha sıkılaştırılmış bir program yapmak lazım ya da ekstra birkaç gün.
<br />Akşam tur rehberimizle otelde buluşuyor ve İstanbul’a uçuyoruz.Emine Öztürk Taşdemirhttp://www.blogger.com/profile/11818870921787325331noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4463942530908932732.post-21082018238365370782008-06-15T07:18:00.000-07:002008-06-15T07:32:51.210-07:00EDİNBURGH ANEKTODLARI<div align="justify"><span style="font-size:130%;">Kasvetli havasına rağmen sevdiğim şehir.. </span><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgLJ7pLgbSzj3Rx9Nx5WV_tMb3JSpfRjbzV7MJfCgvSSEHfjZP9hbtSQ0Ns_aFOAjSkLefptOdtFQhUvtloXwr5FFxmmXf54L4PGghEw2gvawe85F25IC3U9MNXhMuZ_VUPH9t5AXeFRRUO/s1600-h/Picture+799.jpg"><span style="font-size:130%;"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5212113032432372226" style="FLOAT: left; MARGIN: 0px 10px 10px 0px; CURSOR: hand" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgLJ7pLgbSzj3Rx9Nx5WV_tMb3JSpfRjbzV7MJfCgvSSEHfjZP9hbtSQ0Ns_aFOAjSkLefptOdtFQhUvtloXwr5FFxmmXf54L4PGghEw2gvawe85F25IC3U9MNXhMuZ_VUPH9t5AXeFRRUO/s200/Picture+799.jpg" border="0" /></span></a><span style="font-size:130%;"><br />Uçaktan iniyoruz ve işte yine yağmur yağıyor. Şehir merkezine ulaşmamız ile oteli bulmamız arasındaki zaman çok değil fakat saat 11 den önce odalarımıza yerleşemeyeceğimiz için çantalarımızı bırakıp çıkıyoruz. Sabah saat 5 de yola çıkmamız sebebiyle üzerimi değiştirmek için uğraşmadığımdan pijamalarımla üzerimde montum Edinburgh sokaklarında dolaşıyoruz.<br />Otelimiz eski şehir bölgesinde ve kalenin hemen alt tarafında. Gezerken gördüğümüz mimari adamların yapılarına ne kadar önem verip koruduklarını gösteriyor. Otelimizin hemen yan tarafında maskeler, şaka ürünleri, kostüm v.b. ürünler satan bir dükkan var ama henüz açılmamış, Buraya öğleden sonra muhakkak uğramalıyız! İskoçya’da olup da viski satan dükkanların bu kadar çok olmasına şaşırmak imkansız. Normal şişelerde olduğu gibi ufak hediyelik şişelerde de satış yapıyorlar. Biraz ileri de gothic kıyafetler satan bir mağaza, satıcı çocuk Jack Sparrow kostümü giymiş, hemen tül eteklerin olduğu bölüme bakıyorum, eldivenlere, takılara, yüksek tabanlı ayakkabılara.. Kendimi çok kaptırmamak için bir tül etek ve kurukafalı bluz alarak çıkıyorum. Hemen yan dükkandan da iki kolye aldım mı olay tamam. :) Otele döndüğümüzde bir süre dinlenerek duş alıp çıkma konusunda anlaşıyoruz. Serkan’ın geziye çıkarken söylediği beklemeyi hiç sevmem umarım geç hazırlanmıyorsundur lafını her seferinde önce hazırlanıp kapısına dayanarak iade ediyorum. Kısıtlı olan zamanımızı boşa harcamamak adına önce yemek yiyecek yerler bakınıyoruz, Türk isimli cafeler çarpıyor gözümüze. Bir tanesine Türkçe konuşarak dalıyoruz. Ooo hoş geldiniz diyorlar hemen sıcakkanlı misafirperver Türk insanı olarak. Üşüdük çorba yapıyor musunuz diyoruz. Mercimek çorbaları geliyor önümüze. Ardından kısır ve dürümden oluşan bir tabak. Muhabbet ede ediyoruz orada ki yaşamı soruyoruz. Biz de kalsak yapabilir miydik diye belkide..<br /><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5212114359243665778" style="FLOAT: left; MARGIN: 0px 10px 10px 0px; CURSOR: hand" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjA-zQKRxDR3odzu5ORYcCA8U1bfispbKJQRVeHNdJYcGEGx1zFKEAQvmbDI_hyphenhyphencipIExfWPkwI5NcSphrN6u0WmIU2CcLyt6hQpECLqbpMJFyscMG-azaFJbfrkDbnc6y6ZwiaCd7OqAMt/s200/Picture+751.jpg" border="0" />Soğuk hava ve karanlık gökyüzü altında Edinburgh Kale’sini geziyoruz. Mumdan heykeller, dekoratif eşyalar, ışık ve sesli gölge oyunları arasında zindanları, müzeleri ve diğer bölümlerini geziyoruz. Herşey o kadar gerçekçi ve ince bir düşüncenin eseriki hayran olmamak mümkün değil.<br />Dokuma fabrikasındayız. İskoç etekleri, battaniyeler, kumaşlar satılıyor. Yol üzerinde hediyelik eşya dükkanları sıralı. Tabiî ki buraya gelip de özelliğini yansıtan bir ürün almadan dönmek olmaz. Hepsini tek tek gezdikten sonra kardeşimin siparişi üzerine ona gayda alıyorum. Aldığımız yerdeki adam Türkiye’den geldiğimizi öğrenince “sizin oralarda buna düdük diyorlar” diyor sevimlice. Yol üzerinde eski şehir ile yeni şehir arasında 1 kişi görüyoruz sadece yöresel kıyafetleri ile gayda çalarak para toplayan. Köylerinde yöresel kıyafetlerin hala olduğu ama şehirde böyle kişilerin kalmadığını öğreniyoruz.<br />Edinburgh’un özel yemeği var mı acaba? Akşam yemeği için yer ararken Chocolate soop’un önünden Serkan’ı çekiştire çekiştire geçiyorum. Önce yemek, sonra tatlı. Kolaya kaçıyoruz ve Pizza Hut’a giriyoruz, Türkiye’de olmayan birkaç tat denedikten sonra çok doyduğumuza ve çikolata çorbası içmeye yerimiz kalmadığına karar veriyor, ertesi sabah kahvaltıyı bu mekanda yapmak üzere anlaşıyoruz.<br />Bütün gün yorulduğumuz için seyahatimizde akşamcılığımız pek yok ama gittiğimiz heryerde bir akşamı bar/cafe faslına ayırıyoruz. Edinburg gecelerine akmak için gözümüze birkaç mekan kestiriyoruz. Frankenstein bunlardan biri. Üst katta bar biçiminde dizayn edilmiş balkonda oturup birer bira içiyoruz. O esnada önümüzde bir hareketlenme oluyor. Duvardan yatar halde Frankenstein çıkıyor, doğruluyor, etrafa bakıyor, birkaç dakika sonra içeri giriyor. Oradan çıkıp ileride başka bir puba giriyoruz. Birkaç farklı bira denetiyor barmen, bir tanesini sipariş ediyor ve içtikten sonra geceyi noktalıyoruz.<br /></span><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi65bAm-yrn7NtEraQl2FoXW2lqSTJ3wVjYkkiu-8yNXtqrEwmxFXDBuMZ3kS2Xvq4p5mEbpVeiKTTs2EKD9UdPn5kJ9f5G58CVyQp5hHKnjnIj-dGMVbXju6BnTFYCPzghza56fO2tqlxE/s1600-h/Picture+804.jpg"><span style="font-size:130%;"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5212115143532061938" style="FLOAT: left; MARGIN: 0px 10px 10px 0px; WIDTH: 154px; CURSOR: hand; HEIGHT: 156px" height="120" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi65bAm-yrn7NtEraQl2FoXW2lqSTJ3wVjYkkiu-8yNXtqrEwmxFXDBuMZ3kS2Xvq4p5mEbpVeiKTTs2EKD9UdPn5kJ9f5G58CVyQp5hHKnjnIj-dGMVbXju6BnTFYCPzghza56fO2tqlxE/s200/Picture+804.jpg" width="200" border="0" /></span></a><span style="font-size:130%;">Aklımız bir önceki gün içemediğimiz chocalate shoup da. Kahvaltı için soluğu aldığımız mekanda birer kase sıcak çikolata ve birer kruasan alarak güne tatlı tatlı başlıyoruz. Önceki gün bar kapısında karşılaştığımız ve bizi dakikalarca esir alan İskoç hatunun yer altı şehrini gezmemizi tavsiye ettiğini hatırlıyoruz. Yöresel kıyafetler giymiş kızlar yüzyıllar evvel veba salgını varken şehri kurtarmak için hastaları içeride bırakarak üzerlerine yeni duvarlar örülmesi sonucu yeni bir yaşama başlandığını anlatıyor. Ara ara kişileri havaya sokmak için efektler veriliyor, içeride elektrik olmadığı için kullandığımız fenerler söndürülüyor, sürükleyici bir anlatımla herkesin ilgisi konunun üzernde tutulmaya çalışılıyor. Dar lağım akan sokaklar, mumdan hasta insan heykelleri ile gerçekçi bir hikaye anlatılmaya çalışılıyor.<br />Yeraltından doğruca Kraliçe’nin İskoçya’ya geldiği zaman kaldığı saraya gidiyoruz. Girişte birkaç dilde yayın yapan kulaklıklar dağıtılıyor. Her odaya girişte o oda ile ilgili bilgiler aktarılıyor. Takılar, kullanılan eşyalar sergileniyor benzeri diğer müzelerde olduğu gibi. Bir kilise ve Edinburgh Müzesi’ni de gezdikten sonra Braveheart’ın çekildiği dağı gösteriyor birisi fakat uçağa yetişmemiz gerektiğinden uzaktan bakıyoruz ve 2 günlük hızlandırılmış Edinburgh turumuzu tamamlıyoruz.</span></div>Emine Öztürk Taşdemirhttp://www.blogger.com/profile/11818870921787325331noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-4463942530908932732.post-74286428348392750882008-06-12T11:52:00.000-07:002008-06-13T13:18:20.247-07:00PARİS ANEKTODLARI<div align="justify"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEifT9unJg44n9gU7Ht2jM6fDDhTS4QOREp0FPMekkCfuXZsBJtGmUrWEIhaSHICUQ92UkvSWx4TUqJ4_8QBViAuPtbRq1dFKEKcbVq0ONzhtJBBChorJqAnyEfckeCdwkBL-57jI2UMQ7NS/s1600-h/Picture+939.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5211071009378754594" style="FLOAT: left; MARGIN: 0px 10px 10px 0px; WIDTH: 183px; CURSOR: hand; HEIGHT: 135px" height="240" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEifT9unJg44n9gU7Ht2jM6fDDhTS4QOREp0FPMekkCfuXZsBJtGmUrWEIhaSHICUQ92UkvSWx4TUqJ4_8QBViAuPtbRq1dFKEKcbVq0ONzhtJBBChorJqAnyEfckeCdwkBL-57jI2UMQ7NS/s320/Picture+939.jpg" width="217" border="0" /></a> <span style="font-size:130%;">Dev tren garından dönüp dolaşıp kendimizi kurtarmamız Fransızların İngilizce’yi bilse bile konuşmak istememeleri sebebiyle zor oldu. En sonunda İngilizceyi gerçekten bilmeyen fakat yardım etmek isteyen şirin hatun kişi bizi elimizden tutup binmemiz gereken metronun bulunduğu perona kadar götürdü. Madeleine’deki otele ulaştığımızda oda anahtarlarını alırken görevlinin muzip gülüşünü odamı gördükten sonra anlamlandırmıştırm. Merdiven altında, penceresiz, yan tarafında asansör olduğu için kapısında sürekli hareket olan, tuvaleti bile olmayan, tuvalet ihtiyacı için üst kattaki ortak tuvaletin kullanılması gereken külkedisi odasıydı bu. Ama amacımız zaten uyuyacak biryer bulmaktı. Yani Serkan’ın ikiz yataklı, banyolu, tuvaletli, televizyonlu ve caddeye bakan odasını görene kadar kendimi bu şekilde avutmuştum. Serkan da bana odasından bahsetme konusunda biraz tereddüt etmiş, istemesede “istersen odaları değiştirebiliriz” diyerek nezaket göstermişti. Teşekkür ederek kaderime razı oldum. Çantalarımızı bırakıp, üzerimizi değiştirdikten sonra Paris’i de görmek üzere attık kendimizi soğuk Paris sokaklarına. Programımız kendiliğinden hatta daha iyi yönde gelişiyor, görmeyi ve yapmayı planladığımız şeyler peşisıra oluyordu.<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhYNVygPTxWyZEN8wE-86Rsy93TYwENCw6TUijnqLsdBgRhigfhXmHf2cwIpdfqiGsjjFHjDTbgRsgBbXEcLjlaLBOKD2s75cHo2BM2fTeSatA91mIHEMR_SzP8fgZ72JIR3wsKYkMnYjZR/s1600-h/2007_0114-0067.JPG"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5211071609218343986" style="FLOAT: left; MARGIN: 0px 10px 10px 0px; WIDTH: 129px; CURSOR: hand; HEIGHT: 197px" height="197" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhYNVygPTxWyZEN8wE-86Rsy93TYwENCw6TUijnqLsdBgRhigfhXmHf2cwIpdfqiGsjjFHjDTbgRsgBbXEcLjlaLBOKD2s75cHo2BM2fTeSatA91mIHEMR_SzP8fgZ72JIR3wsKYkMnYjZR/s320/2007_0114-0067.JPG" width="240" border="0" /></a>Yolumuz bizi doğruca Eiffel’e götürdü. Civarında yaptığımız yürüyüş esnasında gezi teknelerini bularak sean nehri gezimizi ilk akşamdan yapmış olduk. Tekneden gördüğümüz manzara ise bizi buz gibi havada, uzun kuyruklar bekleyerek Eiffel e çıkmaya yöneltti. Kah asansör, kah merdiven ile zirveye ulaştık. Işıl ışıl Paris ayaklarımızın altındaydı. Yükseklik fobimi unutup, donma noktasına ulaşana kadar keyfini çıkardım.<br />Eiffel dönüşünde Paris’e ulaşıp ilk metro kullandığımızda olduğu gibi suratımızdan memnuniyetsizlik okunuyordu. Metroları pis ve ürkütücüydü. Gare De Nord – Gare De Lion ise en kötü istasyonlardı. Filmlerde gördüğümüz cinsten serseri tipli zenciler tedirginliğimi artırıyordu. Öyle ki akşamları metro ile dönerken Londra’da olduğu gibi keyifli değil kalabalık (Serkan, ben ve Yusuf Yusuf =)) dönüyorduk. Serkanın koluna sıkı sıkı yapışıyordum ve hızlı hızlı yürüyorduk. Londra kendimizi yabancı hissetmediğimiz kadar yabancıydık Paris’de.<br />Ertesi sabah park ve bahçe gezerek başladık turumuza. Öğle vakti Louvre Müzesindeydik. Piramit şeklindeki kapısından içeri girdikten sonra çıkmamız 5 saatimizi aldı. Turkish Bath, Monalisa derken resim odalarını, heykel odalarını seri bir şekilde gezdik. Arada soluklanlamak için terasda oturup kırmızı şarap eşliğinde gezi notlarımızı yazdık. İçeride ki ihtişam insanda büyülenmiş etkisi yaratıyordu. Gösterişli avizeler, aynalar.. <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjFCzkWPzizo9H1XHkU5u1LrhL6sugrMGhSDW3uxLlixTC2GLH5WDU5Goi0IShzWQNSyuK541gCuYq8q_B5NyFoDI_KAuPtth7pzBNgUYS59LcMfhONrfcMHseYooteCvYinSFuAxAnYyFX/s1600-h/Picture+1203.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5211074173266556866" style="FLOAT: left; MARGIN: 0px 10px 10px 0px; WIDTH: 193px; CURSOR: hand; HEIGHT: 150px" height="150" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjFCzkWPzizo9H1XHkU5u1LrhL6sugrMGhSDW3uxLlixTC2GLH5WDU5Goi0IShzWQNSyuK541gCuYq8q_B5NyFoDI_KAuPtth7pzBNgUYS59LcMfhONrfcMHseYooteCvYinSFuAxAnYyFX/s200/Picture+1203.jpg" width="185" border="0" /></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjrl0gNNOxPsN7bA_1Nh2aZa718vJydTPI66mecsCUcVDjx4bx8q9XdMz9ClrZw29TbNcdaTbnldYLbkMagfMGfyK5OLKZ_YakWIdzA2W6qboycSxUKLpL-YjHZPvwcortrkDowIkoD4GZi/s1600-h/Picture+1110.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5211073179725869138" style="FLOAT: left; MARGIN: 0px 10px 10px 0px; WIDTH: 209px; CURSOR: hand; HEIGHT: 153px" height="150" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjrl0gNNOxPsN7bA_1Nh2aZa718vJydTPI66mecsCUcVDjx4bx8q9XdMz9ClrZw29TbNcdaTbnldYLbkMagfMGfyK5OLKZ_YakWIdzA2W6qboycSxUKLpL-YjHZPvwcortrkDowIkoD4GZi/s200/Picture+1110.jpg" width="155" border="0" /></a><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEitY-XwxyJ6VT6JF8U1mIpVPVW3zaQpVDi9vrGnrme232MqzxSKOgrQEznNyNoDPeKJeJBqJJU08dBzTwxjts8GTb7ZHphxUODeaTBZAjQNIqcpmx7GX3ny5nn0iaLmNjnNtDPPAzt7-d_m/s1600-h/Picture+1142.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5211073781416736034" style="FLOAT: left; MARGIN: 0px 10px 10px 0px; WIDTH: 192px; CURSOR: hand; HEIGHT: 154px" height="154" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEitY-XwxyJ6VT6JF8U1mIpVPVW3zaQpVDi9vrGnrme232MqzxSKOgrQEznNyNoDPeKJeJBqJJU08dBzTwxjts8GTb7ZHphxUODeaTBZAjQNIqcpmx7GX3ny5nn0iaLmNjnNtDPPAzt7-d_m/s200/Picture+1142.jpg" width="200" border="0" /></a><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgzHsL9rNfyFDOcG_hGN4eXVVuhO2SsIfYaYRRK9-8DC9lMnbpRi2nk0K7XEvHZ8wc9DaHE1yK_aRqT1uvIlalP_eWoMYJ8wO5wbOg86o2-d1QS1h1AOICH8Ue65TPoSC0bdGdP-RmfgZ5Q/s1600-h/Picture+1148.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5211075328442150578" style="FLOAT: left; MARGIN: 0px 10px 10px 0px; WIDTH: 212px; CURSOR: hand; HEIGHT: 155px" height="150" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgzHsL9rNfyFDOcG_hGN4eXVVuhO2SsIfYaYRRK9-8DC9lMnbpRi2nk0K7XEvHZ8wc9DaHE1yK_aRqT1uvIlalP_eWoMYJ8wO5wbOg86o2-d1QS1h1AOICH8Ue65TPoSC0bdGdP-RmfgZ5Q/s200/Picture+1148.jpg" width="235" border="0" /></a></span><br /><br /><br /><span style="font-size:130%;"></span><br /><span style="font-size:130%;"></span><br /><span style="font-size:130%;"></span><br /><span style="font-size:130%;"></span><br /><span style="font-size:130%;"></span><br /><span style="font-size:130%;"></span><br /><span style="font-size:130%;"></span><br /><span style="font-size:130%;"></span><br /><span style="font-size:130%;">Sonrasında yolumuz bizi Saint Chapel Kilisesine çıkardı. Şanslıydık içeride ayin vardı. Kendimize bir yer seçip izlemeye başladık. Koro, tütsüler, sakinleştirici bir ortam. Kilisenin ambiansını sevmişimdir hep.<br />Notre Dame Katedrali’ni gezdiğimizde henüz kulelerine çıkıldığını bilmiyorduk. İçerisini gezip oradan Latin sokaklarına geçmiş, oradan da Çiçek bahçelerinde alışveriş yaparak otelimize dönmüştük.<br />Veee büyük gün. Tatilimizin ilk gününden beri olduğu gibi bugünde sabahın köründe uyandık. Üstelik başka bir heyecanımız vardı Disneyland’a gidecektik. RER hattını kullanarak kapıya ulaşıyoruz. Kalabalık içerisinde en az kuyruk olan gişeyi gözümüze kestiriyor ve tabiî ki Türk mantığı ile ikimiz ayrı gişelerde kuyruğa giriyoruz. Gişede görevli soruyor stüdyolarıda gezecek misiniz? Bilmiyoruz ki..<br />İçeride oradan oraya koştururken zaman kazanmak için gitmeden öğrenmiş olduğumuz <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhF-BQelEyaERSyRIousPViPhq_dSC-2XL251UDGDMSYSQpytCk58Vm6RNXE6gUjs-6jjkgTqw_Y9xV35mnwcOWmtPI4HFGIg3zn7nVoL51idqh6fcs9IJ3bEHupb24qOiCpz9-yQtc0pI1/s1600-h/Picture+1396.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5211076958873200130" style="FLOAT: left; MARGIN: 0px 10px 10px 0px; WIDTH: 130px; CURSOR: hand; HEIGHT: 114px" height="150" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhF-BQelEyaERSyRIousPViPhq_dSC-2XL251UDGDMSYSQpytCk58Vm6RNXE6gUjs-6jjkgTqw_Y9xV35mnwcOWmtPI4HFGIg3zn7nVoL51idqh6fcs9IJ3bEHupb24qOiCpz9-yQtc0pI1/s200/Picture+1396.jpg" width="130" border="0" /></a>tiyolar sayesinde Fast Pass biletlerimizi de topluyoruz. Bir bindiğimize bir daha bir daha biniyoruz. Karanlık tünellerden geçerken flaşlar patlıyor, bindiğimiz her oyuncakda fotoğraflarımız çekiliyor ve çıkışında kapıda almak isteyenlere süslenip püslenip satılıyor. 3 bölümün hepsini geziyoruz saat 18.00 e kadar. Kapanış saatinden bihaber olduğumuz için 4. bölüme yetişemeyeceğimizi hesap edemiyoruz. Bizi son bölüme kapanıyor diye almak istemiyorlar ama bir fotoğraf çekeceğiz diye diye heryeri dolaşıyoruz. Atlıkarınca da fotoğraf çektiriyoruz. Disney karakterlerinin geçiş törenini kaçırdığımızı ise ancak İstanbul’a döndükten aylar sonra öğreniyorum. :( Çıkışa doğru yürürken alışveriş için dükkanları da geziyoruz. Ufak tefek hatıralar, hediyeler, Corpse Bride kupası alıyoruz. Bana kalsa girdiğim her dükkanı talan edeceğim fakat Serkan engelliyor, iyi ki tek gitmemişim. :)<br />Yorgunluğumuzun üzerine otelde bir duş alıp cici kıyafetlerimizi giyip akşam yemek için Champs-Élysées’e yürüyoruz. Gözümüze kestirdiğimiz şık bir restoranda keyif yapmayı hakettiğimize eminiz. Çorba+ana yemek+tatlı. Görevli hatuna domuz eti istemediğimi belirtiyorum ve siparişlerimiz geliyor. Küçük bir şişe kırmızı şarapla bu keyfi tamamlıyoruz. Restoran’a girer girmez Serkan sayesinde yaşadığımız komik olaya gülüyoruz gece boyunca. Görevli hatun üzerimizdekileri yanda bulunan ve dekorasyonun bir parçası olan kaşık şeklinde askılara asabileceğimizi söylüyor. Serkan ise kaşıklarla ne yapacağını bilemiyor ve soruyor Spoon?? :)<br />Paris’de son günümüze çantalarımızı otelin emanetine bırakarak hızla başlıyoruz. Gezimizin önceki günlerde eksik kalan kısımlarını Champs-Élysées’e ve Notre Dame Kulelerine çıkarak tamamlıyoruz. Notre Dame Kulelerine çıkarken çiseleyen yağmur kasvetli bir Paris görüntülememizi sağladı. Katedralin ünlü çanı "Emmanuel" i görüp daha önce çıktığımız tüm yükseltilerde heybetli bir şekilde karşımızda kalan Sacro Cuore’u görmek üzere hızla aşağıya indik. <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEij7dN9HprWwxiauWTAAOxPS867548BNtElm5oNj1Fch2l-f528TqcrjpBZxA9op1rAw4I1W-3lYbk5Lc3xvQ1qVssPprOY-k-xm268ZOW3RlWHSvvikUyg5vvAlcv8jU8I21C31KWLyDhW/s1600-h/Londra-Paris-Edinburgh-+179.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5211462937579528178" style="FLOAT: left; MARGIN: 0px 10px 10px 0px; CURSOR: hand" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEij7dN9HprWwxiauWTAAOxPS867548BNtElm5oNj1Fch2l-f528TqcrjpBZxA9op1rAw4I1W-3lYbk5Lc3xvQ1qVssPprOY-k-xm268ZOW3RlWHSvvikUyg5vvAlcv8jU8I21C31KWLyDhW/s200/Londra-Paris-Edinburgh-+179.jpg" border="0" /></a>Sacro Cuore’da içeride fotoğraf çekmek yasak. Yine de çekmedik mi? Çektik. Sokak ressamlarının çizimlerine bakarken çilekli tartların cazibesine kapıldık ve yemek yemeye fırsatımız olmayacağı için de kaçırmadık. Oradan alınabilecek anlamlı bir hatıra adına sanatsal anlam içeren : ) bir tişört aldıkdan sonra turumuzu tamamladık.<br />Paris gothic elbiseler ve aksesuarlar satan mağazalar açısından zengin olmakla beraber fiyatlar makul olmadığı için aklımız kalarak sadece bakmakla yetiniyoruz.<br />Trenin hızını aklımızın almadığını yanından geçtiğimiz arabaları görünce anlamlandırmaya başladık. Cafe bölümünde, hızla giden trende camdan dışarıyı seyrederek bir şeyler yiyip içerken Paris’de geçen güzel anlarımızı gözden geçirdik. </span></div>Emine Öztürk Taşdemirhttp://www.blogger.com/profile/11818870921787325331noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-4463942530908932732.post-71939947054731981802008-06-11T00:31:00.001-07:002008-06-11T00:34:41.984-07:00LONDRA ANEKTODLARI BÖLÜM 1<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjzkXjmUlW8JDTByhsGGbFkDOqH_jy5KKz_iVQWB8eibzRtI8wwt5_I_QSs0ErWcyvFAk5dr88E4yvhtUUi9lH0YZPBEx_lrxJw_ky6a-xYPrHY2fjjlpN0loSMyk3ZGpRFhCWN83AEXbfJ/s1600-h/527797.jpg"><span style="font-family:times new roman;font-size:130%;"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5210523427420408082" style="FLOAT: left; MARGIN: 0px 10px 10px 0px; CURSOR: hand" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjzkXjmUlW8JDTByhsGGbFkDOqH_jy5KKz_iVQWB8eibzRtI8wwt5_I_QSs0ErWcyvFAk5dr88E4yvhtUUi9lH0YZPBEx_lrxJw_ky6a-xYPrHY2fjjlpN0loSMyk3ZGpRFhCWN83AEXbfJ/s320/527797.jpg" border="0" /></span></a><span style="font-family:times new roman;font-size:130%;"><br /><br /></span><div><span style="font-family:times new roman;font-size:130%;">Otelimiz Turnham Green bölgesinde ki Chiswick Court Hotel idi. Gayet şirin görünümlü otelin odaları ufak olsa da isteğimiz gezmekten yorgun düşmüş bedenimizi dinlendirebileceğimiz bir yerdi.<br />Çantalarımızı bırakıp bir süre dinlendikten sonra vakit daha geç olmadan ilk keşif turumuzu yapmak üzere yola koyulduk. Ertesi sabah erkenden trenimiz vardı ve oraya nasıl gidileceğini öğrenmeliydik.<br />İlk durağımız Soho idi. İlk dikkat çeken ise biz palto ve atkılarımıza sarınmış gezerken Londra’lı hatunların mini mini entariler ve sandaletler ile geziyor olmasıydı. Soğuk ve yağmura alışkın yerel halk için sanırım makul bir hava sıcaklığı vardı. Kaybolmaya başlamadan evvel karnımızı dıyurmaya karar verdik ve ilk gün yer seçme kaygısından uzak meydanda ki Burger King’de aldık soluğu. Menü mü yiyelim, tek hamburger mi diye kendi aramızda söylenirken birden “bence bir menü bir burger alın” diye ses geldi karşımızdan. Türklerin heryerde olduğunun ilk kanıtıydı Buger King’de çalışan Sevcan.<br />Karnımız doyduktan sonra elimizde metro biletleri (sürekli kaybolup metroya binmemiz gerektiği için cebimize koymaya gerek kalmamıştı) yürü, kaybol, metro ile geri dön, tekrar yürü şekliyle keşfettiğimiz Covent Garden’ın Londra’da en sevdiğim yerlerden biri olacağını o an bilmiyordum. Yaptığımız kısa gece gezmesinin ardından ertesi sabah da erken kalkacağımız için otelimize geri döndük.<br /></span></div><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh43XfQMd0E9iYC2JqB77RsJenPesS2FAgkQgfjEbGaQkPpXjiwSG0df8PG_VZwKALnRDZSKUXdNcoISh09a0a4_JOTyzyFqfnuZir-cBiGYjcghLn6XqDJ1rQ-2gsVFN84ezEonjh5J7bt/s1600-h/527799.jpg"><span style="font-family:times new roman;font-size:130%;"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5210523599219099938" style="FLOAT: left; MARGIN: 0px 10px 10px 0px; CURSOR: hand" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh43XfQMd0E9iYC2JqB77RsJenPesS2FAgkQgfjEbGaQkPpXjiwSG0df8PG_VZwKALnRDZSKUXdNcoISh09a0a4_JOTyzyFqfnuZir-cBiGYjcghLn6XqDJ1rQ-2gsVFN84ezEonjh5J7bt/s320/527799.jpg" border="0" /></span></a><span style="font-family:times new roman;font-size:130%;"> </span><div><span style="font-family:times new roman;font-size:130%;">Sabah kızarmış ekmek kokuları arasında indik kahvaltı salonuna. Karnımız doyurup otelden ayrıldık. Yol üzerindeki kırtasiyeyi görünce birer notpad ve kalem almak geldi aklımıza, yaşadıklarımızı not almak onları unutmamamızı sağlacaktı. Ne demişler “söz uçar yazı kalır.”<br />Waterloo’da trenin kalkması için oldukça vakit vardı, böylece ufak bir tur atabildik. Köprülerde fotoğraf çektik, grafiti yapan çocukları ve yanlarında ki teyzeyi izledik, bol bol yürüdük. Gara ulaştığımızda önümüzdeki makinalarda kredi kartımızı sokarak biletlerimizi nasıl alacağımızı deniyorduk ki makina kartımızı yuttu. Panik halinde görevli bulduk ve görevli “yaramaz makina” şeklinde dalga geçerek kartımızı kurtardı ve diğer makinadan biletlerimizi aldık. 2,5 saatlik tren yolculuğumuzda kah uyuduk, kah sohbet ettik, kah etrafta konuşulanlara kulak misafiri olduk. Yolculuğun sonunda ise dev bir tren garı ve çeşit çeşit insan tipi ile karşılaştık. Nihayet Paris’e de adım atmıştık.</span></div>Emine Öztürk Taşdemirhttp://www.blogger.com/profile/11818870921787325331noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-4463942530908932732.post-66224854391379179642008-03-12T02:44:00.000-07:002012-01-09T12:26:30.691-08:002007 İLKBAHARINDA LONDRA, PARİS, EDİNBURGH GEZİSİ<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_mgJTVo6KXkHAx-JIYmDWewj8J-PBVFjsVFCSPgAmPmbSs3YsaDMWHzp71gv7ESRYdzhrCEUVgINAFxDDhhisJTRsn3DC2EIR0z2DL3Y_mAhOe8bsZCBAcL9crVKmfL2t6vcmaCF41QLO/s1600-h/EasyJet-HR-1.jpg"><img id="BLOGGER_PHOTO_ID_5210489385509619970" style="FLOAT: left; MARGIN: 0px 10px 10px 0px; CURSOR: hand" alt="" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj_mgJTVo6KXkHAx-JIYmDWewj8J-PBVFjsVFCSPgAmPmbSs3YsaDMWHzp71gv7ESRYdzhrCEUVgINAFxDDhhisJTRsn3DC2EIR0z2DL3Y_mAhOe8bsZCBAcL9crVKmfL2t6vcmaCF41QLO/s320/EasyJet-HR-1.jpg" border="0" /></a><br /><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;"><span style="font-size:130%;">Kasım 2006 civarıydı, Serkan yanıma geldi,<br />- <a href="http://www.easyjet.com/tr/rezervasyon/index.asp">EasyJet</a> ile Londra ya gidiş dönüş 90 Euro gidelim mi?<br />dedi.<br />Biliyordu seyahat etme konusundaki zaafımı ve böyle bir teklifi değerlendireceğimi.<br />"- Serkan İzmit veya Ankara'ya gitmekden bahsetmiyorsun, Londra(!) biraz düşünmem lazım, üstelik bir pasaportum bile yok"<br />dedim. </span></span></div><br /><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;"><span style="font-size:130%;">“-Amaan ne olacak pasaport 200 milyon, bilet 90 euro orada da muz falan yeriz, küçük bir bütçeyle olur bu işler"<br />dedi (ki öyle olmuyormuş.)<br />Ve birkaç gün düşünme faslı yerini hevese ve gerçeğe dönüştürme isteğine bıraktı. Kısa süre de başladık pasaport, vize için gerekli belgeler, Londra'da konaklanabilecek çok yıldızı olmayan ama kalınabilirliği olan hoteller. Araştırma yaptıkça yeni fikirler ortaya çıktı, yeni yerler..<br />"- İngiltere'ye gitmişken İskoçya'ya gitmemek olmaz, UK vizesi ile gidilebiliyor nasılsa"<br />dedi biri,<br />"- Londra'dan Paris'e hızlı tren ile 2,5 saat de gidilebiliyor"<br />dedi diğeri (ki ayrıca shengen vizesi almak gerkiyormuş.)<br />Bu fikirler tabiki hiç yurtdışına çıkmamış iki karakterin ilgisini çekiyor ve araştırmalar gittikçe derinleşiyordu. Günlerce süren araştırmalar sonucu hotellerimizi seçmiş, uçak, tren, havaalanı transferlerine ilişkin rezervasyonları yaptırmış, gezilecek- görülecek yerler ile ilgili bilgileri araştırmış, yazıcıdan çıktı alarak tasnif etmiştik. Zaten her seyahat öncesi yapıyordum ben bunu, gittiğim bölgede nerelerin görülebileceğini önceden araştırmak önemli yerleri görememe riskini azaltıyordu. Böylece 1 haftalık tatil süresini 10 güne çıkararak hepsini sığdırabileceğimiz bir plan yapmıştık. En zor safhası olarak gördüğümüz vize alımlarını beklediğimizden rahat geçti. </span></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;"><span style="font-size:130%;">- İngiltere vizesi ile Altunizade’de ki <a href="https://www.visainfoservices.com/Pages/Content.aspx?tag=Welcome_Page&language=9">Setur</a> ilgileniyor, büronun önünde kuyruğa giriliyor, sıra ile içeri alınıyor bekleyenler.<br />- Fransa Konsolosluğu Taksim meydanda. Sabah erken saatlerde gidip kapıda asılı kağıda isimler yazılıyor ve mesai saati başladığında isimleri sıra ile okuyarak kişileri içeri çağırıyorlar. <a href="http://fransa.vizesi.com/fransa-vizesi.php">(Vize)</a></span></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;"><span style="font-size:130%;">Fransa Konsolosluğu görevlileri isimleri okumaya başlamadan<br />"- evlilik, iltica v.b. sebeplerle gidecek olanlar bu tarafa geçsin"<br />dedi. </span></span></div><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;"><span style="font-size:130%;">"- Dönüşte inşallah, gidip orada bulacağım da " :)<br />Plan dahilinde ilk olarak Londra’ya uçulacak, ertesi sabah hızlı tren ile Paris’e geçilecek ve 3 gün sonra geri dönülecek, Londra’da yine bir gece konakladıktan sonra uçak ile Edinburgh’a gidilip 1 gece 2 gün kalınacak ve son 4 gün de Londra gezildikten sonra kürkçü dükkanına dönülecek.<br />**<br />Nihayet Sabiha Gökçen Uluslararası Havaalanı karşımızda göründü. 1 saat rötarlı da olsa uçağa binebilmiş olmak sinirimizi hafifletmeye yetiyordu. İlk defa uçağa bineceğim için heyecanlıydım, yükseklik fobim sebebiyle korkup korkmayacağımdan da emin değildim. Arkadaşlarım tavsiyeler bile vermişti: derin nefes al, uçak kalkarken koltukta geriye doğru yapışacaksın korkma v.b. hiç de beklediğim gibi olmadı gayet rahat bir uçuşun ardından Londra Glasgow havaalanına indik. Ve yağmurlu bir Londra günü ile seyahatimize başlamış olduk.<br /><br />Gelecek Başlıklar:<br />- Londra Gezi Notları<br />- Paris Gezi Notları<br />- Edinburgh Gezi Notları<br />- Tavsiyeler, gerekli şeyler<br /></div></span></span><br /><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;"><span style="font-size:130%;"></span></span></div><br /><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;"><span style="font-size:130%;"></span></span></div><br /><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;"><span style="font-size:130%;"></span></span></div><br /><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;"><span style="font-size:130%;">İlgili Bir Diğer Yazı İçin </span></span></div><br /><div align="justify"><span style="font-family:times new roman;"><span style="font-size:130%;">Bkz: </span><a href="http://simplelifeofanordinaryboy.blogspot.com/"><span style="font-size:130%;">http://simplelifeofanordinaryboy.blogspot.com/</span></a></span></div>Emine Öztürk Taşdemirhttp://www.blogger.com/profile/11818870921787325331noreply@blogger.com1