12 Mart 2008 Çarşamba

2007 İLKBAHARINDA LONDRA, PARİS, EDİNBURGH GEZİSİ


Kasım 2006 civarıydı, Serkan yanıma geldi,
- EasyJet ile Londra ya gidiş dönüş 90 Euro gidelim mi?
dedi.
Biliyordu seyahat etme konusundaki zaafımı ve böyle bir teklifi değerlendireceğimi.
"- Serkan İzmit veya Ankara'ya gitmekden bahsetmiyorsun, Londra(!) biraz düşünmem lazım, üstelik bir pasaportum bile yok"
dedim.

“-Amaan ne olacak pasaport 200 milyon, bilet 90 euro orada da muz falan yeriz, küçük bir bütçeyle olur bu işler"
dedi (ki öyle olmuyormuş.)
Ve birkaç gün düşünme faslı yerini hevese ve gerçeğe dönüştürme isteğine bıraktı. Kısa süre de başladık pasaport, vize için gerekli belgeler, Londra'da konaklanabilecek çok yıldızı olmayan ama kalınabilirliği olan hoteller. Araştırma yaptıkça yeni fikirler ortaya çıktı, yeni yerler..
"- İngiltere'ye gitmişken İskoçya'ya gitmemek olmaz, UK vizesi ile gidilebiliyor nasılsa"
dedi biri,
"- Londra'dan Paris'e hızlı tren ile 2,5 saat de gidilebiliyor"
dedi diğeri (ki ayrıca shengen vizesi almak gerkiyormuş.)
Bu fikirler tabiki hiç yurtdışına çıkmamış iki karakterin ilgisini çekiyor ve araştırmalar gittikçe derinleşiyordu. Günlerce süren araştırmalar sonucu hotellerimizi seçmiş, uçak, tren, havaalanı transferlerine ilişkin rezervasyonları yaptırmış, gezilecek- görülecek yerler ile ilgili bilgileri araştırmış, yazıcıdan çıktı alarak tasnif etmiştik. Zaten her seyahat öncesi yapıyordum ben bunu, gittiğim bölgede nerelerin görülebileceğini önceden araştırmak önemli yerleri görememe riskini azaltıyordu. Böylece 1 haftalık tatil süresini 10 güne çıkararak hepsini sığdırabileceğimiz bir plan yapmıştık. En zor safhası olarak gördüğümüz vize alımlarını beklediğimizden rahat geçti.
- İngiltere vizesi ile Altunizade’de ki Setur ilgileniyor, büronun önünde kuyruğa giriliyor, sıra ile içeri alınıyor bekleyenler.
- Fransa Konsolosluğu Taksim meydanda. Sabah erken saatlerde gidip kapıda asılı kağıda isimler yazılıyor ve mesai saati başladığında isimleri sıra ile okuyarak kişileri içeri çağırıyorlar. (Vize)
Fransa Konsolosluğu görevlileri isimleri okumaya başlamadan
"- evlilik, iltica v.b. sebeplerle gidecek olanlar bu tarafa geçsin"
dedi.
"- Dönüşte inşallah, gidip orada bulacağım da " :)
Plan dahilinde ilk olarak Londra’ya uçulacak, ertesi sabah hızlı tren ile Paris’e geçilecek ve 3 gün sonra geri dönülecek, Londra’da yine bir gece konakladıktan sonra uçak ile Edinburgh’a gidilip 1 gece 2 gün kalınacak ve son 4 gün de Londra gezildikten sonra kürkçü dükkanına dönülecek.
**
Nihayet Sabiha Gökçen Uluslararası Havaalanı karşımızda göründü. 1 saat rötarlı da olsa uçağa binebilmiş olmak sinirimizi hafifletmeye yetiyordu. İlk defa uçağa bineceğim için heyecanlıydım, yükseklik fobim sebebiyle korkup korkmayacağımdan da emin değildim. Arkadaşlarım tavsiyeler bile vermişti: derin nefes al, uçak kalkarken koltukta geriye doğru yapışacaksın korkma v.b. hiç de beklediğim gibi olmadı gayet rahat bir uçuşun ardından Londra Glasgow havaalanına indik. Ve yağmurlu bir Londra günü ile seyahatimize başlamış olduk.

Gelecek Başlıklar:
- Londra Gezi Notları
- Paris Gezi Notları
- Edinburgh Gezi Notları
- Tavsiyeler, gerekli şeyler




İlgili Bir Diğer Yazı İçin