28 Şubat 2012 Salı

BOZCAADA- TEMMUZ 2011

Birkaç sene evvel kız arkadaşlarım ile gittiğim Bozcaada’ya Temmuz 2011’de 4 çift olarak gittik. Herkese uyması için önceden tarih belirlendi ve Tenedos Evleri’nde yer ayırtıldı. İki araç peşpeşe yola çıktık ve normal hızda seyrettiğimiz için yaklaşık 7 saatte Geyikli’den kalkan feribotlar aracılığı ile Bozcaada’ya ulaştık.
Önceliğimiz tabiki kahvaltı yapmaktı.
Aracımızı park edecek bir yer bulduktan sonra gelmeden önce alınan referanslar doğrultusunda Ada Cafe’ye gittik ve birkaç kahvaltı tabağı ile birlikte meşhur patlıcanlı böreklerinden istedik. Önceki gelişimde deniz kenarında bulunan Martı’da yapmış olduğum kahvaltı kesinlikle Ada’nın kahvaltısından daha güzeldi.




Mekanda sadece bizim bulunmamız, kahvaltının serpme şeklinde sunulması, deniz manzarısı benim açımdan Martı'yı daha tercih edilir kılıyor. Aynı zamanda Martı’nın deniz kenarına koymuş olduğu pufidik mindeler ve şezlonglarda ister gündüz ister akşam keyifle içecekler yudumlanabilir.



Tenedos Evleri’ni bahçe içerisinde bağımsız odalarının olması, sebzelerini kendileri yetiştiriyor olmaları ve merkeze yakın olması sebepleri ile seçtik. İyiki de seçmişiz. Çok güzel bir bahçesi, kahvaltının sunulduğu bir çardak, rengarenk dinlenme köşesi ile Bozcaada’da en sevdiğimiz ve rahat ettiğimiz yer oldu. Sahibinin aşcı olması ise mekanı daha lezzetli kıldı. Bahçede bulunan rengarenk dekoratif ürünler ise güzel eşinin el emeği.

Ayazma adanın en güzel plajı. Denizi berrak fakat adanın genelinde olduğu gibi soğuk. Plajda şezlong+şemsiye bulunuyor. Haftasonu hem park yeri hem de şezlong bulmak güçleştiğinden erken gitmek gerekiyor. Etrafta restoranlar mevcut. Biz ilk gün Vahit’in Yeri isimli mekanda oturduk, ikinci gün ise başka bir yeri tercih ettik. Güneşin altında kalmak istemiyorsanız denizden çıktıktan sonra yukarıda birşeyler içip oturabiliyorsunuz.
Denize girdiğimiz bir diğer plaj ise Akvaryum. Küçük bir koy. Şezlong+şemsiye ve herhangi bir tesis olmadığından akşam güneş batarken gidip kısa süreli takılmayı tercih ettik.
Mitos ise oldukça talep gören bir yer olacak ki kendimize yer bulamadığımız için burada denize giremedik. Tabi bunda küçük bir bölge olmasının da etkisi var.

Akşam güneş batarken bir Bozcaada klasiği olan Polante’ye gitmemek olmazdı. İlk gidişimizde sandalyelerimiz, tripod v.b. teçhizatımızı alarak gitmiş, hatta biraz abartıp birkaç saat erken orada olmuştuk. Bu sefer içecek ve çerezlerimizi alıp, önce bizi karşılayan rüzgar güllerinin fotoğraflarını çektik ardından kalabalıkta kendimize yer edindik. Rüzgar güllerinden bir parça düştüğü için birkaç senedir tehlikeli olabileceğinden Polante’ye gidiş kapalıymış. Neyseki yeniden açılmış. Güneş battıktan sonra niye alkışlandığını anlayamamış olsam da bu noktadan manzarayı seyreylemek ve fotoğraf çekmek çok keyifli.


Akşam yemeklerimizden birini kaldığımız mekanda aşcı olan mekan sahibinin leziz mezelerinden yiyerek geçirdik. Tahinli patlıcan ezmesi o kadar güzeldi ki hem birkaç porsiyon yedik hem de tarifini istedik. Aslında tüm yemeklerimizi burada yiyebilirmişiz ancak gelmişken merkezde bulunan yerleri değerlendirmemek olmaz diyerek sadece bir seferlik bu leziz mezelere vakıf olduk.
Bir akşam Sandal’da rakı, balık ile diğer akşam meydanda bulunan ev yemekleri yapan lokantada karnımızı doyurduk.
Gelincik şerbeti, sakızlı kurabiye ve domates reçeli adanın lezzetlerinden. Sakızlı kurabiye Çiçek fırında oldukça güzel yapılıyor. Biz hergün 1 kutu aldık. Ayrıca buranın dondurması da oldukça güzel. Gelincik şerbetini seveceğimi düşünmediğim için denemedim. Domates reçelini bir önceki gelişimde denemiş ve beğenmiş dönerken stok yapmıştım.
En popüler bar olan Polante’nin önü akşam saatlerinde oldukça kalabalık. Ancak belli saatte müzik yayını durdurulmak zorunda olduğundan eski tadının kalmadığı söylenenler arasında.



Ada’dan hediyelik eşya almadan dönmek olmaz. Meydanda sıralı tezgahlardan Bozcaada temalı magnet, kupa v.b. bulunabiliyor. Aynı zamanda teyzeler ev yapımı reçeller, çeşitli otlar, zeytinyağı satıyor. Şarap aksesuarları satan bir yer var ki mutlaka alacak bir şey bulursunuz. Salkım, kadeh şeklinde küpelerden, şarap temalı bebek önlüklerine, şarap ile ilgili çeşitli malzemelere kadar oldukça çeşitli alternatifler bulunuyor.






Şarap alışverişinizi yapmadan önce bazı yerler bağ gezisine götürüyormuş. Benim durumuma uygun olmadığından bu seferlik bu geziyi es geçtik. Geçen sefer kendi aracımızla bir şarapevini ziyaret etmiştik. Bu sefer sadece merkezdeki yerlerden birini seçerek 2 şişe şarap aldık.





Son gün adanın feribot iskelesinin sol tarafında kalan kısmında çeşitli kafeler olduğunu farkettik. Biraz geç kalmış olsak da feribotu beklerken burada da birşeyler içmeyi es geçmedik. Önceki akşam nargile kafe aklımıza geldiğinde sormuş olsaydık keşfetmekte geç kalmayacaktık. Feribotların yanaştığı bölüme yakın olan bu kısımda denize girmek yasak, ancak kafelerde oturanlar sıcaktan bunalınca yasak dinlemiyor.






Bir Bozcaada gezimizin daha böylece sonuna geldik. Sevgili eşim birdaha gitmem diyorsa bile ben yeniden gitmeyi isterim. :)